DOLAR

32,4258$% 0.33

EURO

35,1563% 0.69

GRAM ALTIN

2.387,03%0,22

ÇEYREK ALTIN

3.910,00%-1,61

TAM ALTIN

15.567,00%-1,62

BİST100

10.138,97%-1,37

BİTCOİN

฿%

LİTECOİN

Ł%

ETHEREUM

Ξ%

RİPPLE

%

a

Güneşleneyim derken kanser olmayın

https://haberyum.com/wp-content/uploads/2023/08/masal-bahçe.png https://haberyum.com/wp-content/uploads/2023/10/134X550.jpg

Dermatoloji Kompetanı Oğuz Küçükçakır, güneşli günleri doyasıya yaşamanın D vitamini açısından yararı olduğu kadar, krem kullanılmadığı takdirde UV-A ve UV-B ışınlarının ise kansere sebep olabileceğini söyledi.

Cildimize zarar veren güneş ışınlarının en önemlilerinin UV-A ve UV-B olduğunu söz eden Şahsi Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Kompetanı Oğuz Küçükçakır, her iki ışının da deri kanserine sebep olduğunun ispatlandığına dikkat çekti. Küçükçakır, “UV-A ışını ozon tabakası tarafından emilmediği için direkt derimizin derinliklerine işleyerek hem bağışıklık sistemimizin baskılanmasına ve bu sebeple uçuk, zona üzere marazların yanı sıra, kısa ve uzun vadede deri yaşlanmasına ve en nihayetinde deri kanserine sebep olmaktadır. Ayrıyeten UV-A ışınları alışılagelmiş pencere camından da geçebilmektedir. Bunun bilincinde hareket etmek gerekmektedir. UV-B ışınları ise kısmen ozon tabakası tarafından emilir ve deri yüzeyine ulaşarak bronzlaşma ve güneş yanıklarına olur. Başkaca beğenilen katarakt ve deri kanserine sebep olduğu ispatlanmıştır. İşte tüm bu sebeplerden dolayı UV-A ve UV-B ışınlarının her ikisinden de cildimizi maksimum seviyede korumak gerekiyor. Bunun için güneş ışınlarının en dik olduğu 10.00 ile 14.00 arasında güneşten kaçınmaktır. Özellikler 11.00 ile 13.00 arası güneş ışınlarının en zararlı olduğu saat dilimidir. Kuru, bol ve açık renkte kıyafetler giyilmesi gerekir. Bilhassa sıkı tayt şekli ve ıslak kıyafetler güneş ışınlarının geçirgenliğini arttırmaktadır. Yüzde 99 nispetinde UV-A ve UV-B filtreli güneş gözlükleri kullanılmalıdır. Dış ortamda UV ışınlarından tam korunmak fakat hem direkt hem de gölgelik meydanlarda bile cildimize tesir edebilen yansıyan ışınlardan korunmakla mümkündür. Fizikî önlemleri bu şekilde almak ilk yapılması gereken önlemler olmakla birlikte tamamlayıcısı ise güneş esirgeyici krem kullanılmalıdır” dedi.

Güneş kollayıcı kremin ideali ve tatbikteki püf noktalarından bahseden Küçükçakır, “Güneş gözetici kremler, güneşe karşı önemli bariyerlerimizdir. Güneş himaye faktörü (SPF) 2-12 olan eserler minimal, SPF 12-30 olan eserler orta aşamada, SPF 30’un üstündeki eserler ise yüksek müdafaa sağlamaktadır. Güneş koruyucular doğal deri rengine tutarlı seçilmeli, açık tene sahip kişiler daha yüksek faktörlü güneş kremleri tercih etmelidir. Lakin koyu tene sahip olunsa da yani her deri tipinde de muhakkak güneş esirgeyici kremler kullanılmalıdır. Güneşten esirgeyici seçerken hem UV-A hem UV-B’ye karşı himaye sağlayan geniş spektrumlu eserler seçilmelidir. Ortalama güneş alan nahiyelerde kış aylarında SPF 15 tasarrufu ehliyetli olsa da, yaz aylarında bu kıymet gayrikâfi kalır. SPF 15’in altında güneş esirgeyici kullanılmamalı, yaz aylarında en az 30 faktörlü güneş kremleri kullanılmalıdır. Güneş kremleri güneşe çıkmadan 30 dakika önce vücuda sürülmeli ve güzelce kuruması beklenmelidir. Böylelikle terleme ile kayıplar nispeten azalır. Suya girip çıktıktan sonra, ölçüsüz terleme ve havlu ile kurulandıktan sonra güneş kremi yine uygulanmalıdır. Şayet suya girilecek ve haddinden fazla terlenecekse suya dayanıklı bir güneş hami eser seçilmesi gerekir” diye konuştu.

Güneş kremi D vitamini sentezini etkileyip etkilemediği konusuna da değinen Küçükçakır, “Güneşten esirgeyici tasarrufunun D vitamini sentezine engel olacağı korkusu, vatandaşların korunmadan kaçınmalarına sebep olmuştur. Oysaki, yalnızca yüz ve el sırtlarının güneşe günde 10 ile 20 dakikalık maruziyeti, sistemli güneş hami kullanılsa dahi en yüksek vitamin D üretimini sağlar. Bronzlaşma, D vitamini üretimini azaltır. Artan yaşla birlikte deriden D vitamini sentezi ileri aşamada azalır. Bütün bu sebeplerden dolayı, D vitamini eksik olduğu takdirde, sentezi için kansere yol açabildiği kesin olarak bilinen güneş ışınları yanına, dışarıdan D vitamini desteği alarak bu eksiğin giderilmesi daha mantıklı görünmektedir” formunda konuştu.

Çocukluk çağında, bir ya da daha fazla su kabarcıklı güneş yanığının, kişinin deri kanseri geliştirme ihtimalini iki kattan fazla arttırdığını belirten Küçükçakır, “Kişiler tüm hayatları boyunca alacakları yekun UV’nin yüzde 50’sine hayatlarının ilk 20 yılında maruz kalmaktadır. Bu sebeple münhasıran çocukların güneşten korunması, ileri yaşlarda gelişebilecek deri kanserlerinin önlenmesi açısından çok önemlidir. 6 aydan küçük bebeklerin uzun vadeli direkt güneş maruziyetinden korunması, 6 aydan sonra ise yüksek müdafaa faktörlü eserlerle korunmaları gerekmektedir” dedi.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Genetik tanılı tüp bebek tedavisi ile gebelikte muvaffakiyet talihi artıyor