Tarımda gelişmiş olan ülkelerin hepsinin nükleer santrali var

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Leningrad NGS Çevre Muhafaza Departmanı Ünite Müdürü Aleksandra Tkaçeva, “Yıllar boyunca yapılan çalışmalar sonucu elde edilen kontrol sonuçlarına göre nükleer güç santrallerinin tarım arazileri üzerinde rastgele bir tesirinin olmadığı kanısına varılmıştır” dedi.

Korona virüs salgını, dünya ekonomisini büyük bir krizle karşı karşıya bıraktı. Bu dönemde sağlık, tarım ve güç üzere bölümlerin ‘stratejik değeri’ arttı. Salgınla birlikte beşerler hem iklim değişikliği tehdidinin büyüklüğünün hem de çevrenin korunmasının öneminin farkına vardı. Devletler de artan güç muhtaçlıklarını karşılamak için yeşil teknolojilere yük verdi.

Uzmanlar, hem doğayı koruyan hem de istihdam oluşturan bir ekonomik kalkınmanın, yani ‘yeşil bir ekonomik iyileşme’nin mümkün olduğunu söylüyor. Gelecekte nasıl bir dünyada yaşanılacağını ormansızlaşmanın azaltılması, arazilerin verimli ve dengeli kullanımı, sürdürülebilir tarım uygulamaları, güç verimliliği ve güç üretiminde düşük karbonlu güç kaynaklarının tercih edilmesi üzere adımların belirleyeceği gözüküyor.

Her türlü hava şartında, günün her saatinde düşük karbonlu güç üreten, en az arazi kullanarak en yüksek güç verimliliği sunan nükleer santraller, bulunduğu bölgede ekonomiyi ve istihdamı canlandırıyor. Tüm bunların yanında nükleer santrallerin bulunduğu ülkelerin büyük bölümü ziraî eser zenginlikleri ile de dikkat çekiyor.

Tarımda gelişmiş olan ülkelerin hepsinde nükleer santral var

Güç üretimi için öbür kaynaklardan daha az arazi kullanan nükleer santraller, bulundukları bölgedeki tarım arazilerinin verimli kullanımını destekliyor. Farklı elektrik üretim tesislerinin bir yılda 1000 megavatlık bir nükleer güç santraliyle tıpkı ölçüde elektrik üretmek için gereksinim duyacağı arazi alanının karşılaştırılması yapıldığında, rüzgar santrallerinin 360 kat, güneş gücü tesislerinin ise 75 kat daha fazla yere muhtaçlık duyduğu ortaya çıkıyor. Nükleer santrallerin yakınında ‘tarım eserleri yetiştirmenin tehlikeli olduğu’ iddiası ise yalnızca bir yanılgıdan ibaret gözüküyor. Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşa edildiği, muz ve narenciye yetiştiriciliği ile öne çıkan Mersin’de nükleer karşıları tarafından da bu iddia sıklıkla öne sürülüyor. Dünyaya bakıldığında ise ABD’den Fransa’ya, Brezilya’dan Çin’e, Kanada’dan Belçika’ya kadar tarım ihracatında başkan pozisyonunda olan ülkelerde nükleer santral bulunuyor. Bu ülkelerde yetişen eserlerin çeşitliliği ve kalitesi nükleer santrallerin tarım faaliyetleri için bir tehlike oluşturmadığını kanıtladığı üzere, bu eleştirilerin kent efsanesinden ibaret olduğunu da gözler önüne seriyor.

Üzüm ve muz üreticisi ülkelerde de durum aynı

Dünyada tarım eserleri ihracatında ilk sırada yer alan Amerika Birleşik Devletleri’nde 95 nükleer reaktör bulunuyor. 56 reaktörüyle güç muhtaçlığının yüzde 70’ten fazlasını nükleerden elde eden Fransa’da tarım ülkeleri ortasında önemli bir yere sahip. Cruas-Meysse ve Tricastin nükleer santrallerinin bulunduğu bölgede, Fransa’nın üzüm üretiminin yarıya yakını gerçekleştiriliyor.

Dünyanın önde gelen muz üreticileri Hindistan, Çin ve Brezilya’da tarım alanları nükleer santralin yakınında bulunuyor.

Güçte ve tarımda güçlü işbirliği

Rusya ise 38 nükleer reaktörle gücünün yaklaşık yüzde 20’sini nükleerden elde ediyor. Yeni güç üniteleri Mersin’de inşa edilen Akkuyu NGS’de de kullanılacak VVER-1200 reaktör teknolojisi ile donatılan Novovoronej 2 ve Leningrad 2 nükleer santralleri, birebir zamanda Akkuyu’ya referans santralleri olarak gösteriliyor. Bu santrallerin bulunduğu bölgeler ise gelişmiş tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile öne çıkıyor. Novovoronej NGS’nin etrafındaki alanda 50 yılı aşkın müddettir organik tarım, et ve süt hayvancılığı ve kümes hayvanları yetiştiriciliği yapılıyor.

Sıkı kontrol, daha pak bir doğa

Nükleer santrallerin yakınlarında tarım yapma fırsatını oluşturan en önemli etkenlerden biri, başka tarım arazilerinde olmayan sıkı kontroller. Üretim ve ekolojik kontroller kapsamında nükleer santrallerin bulunduğu bölgelerde atık ve yüzey sular, hava, taban ve toprak, yeraltı suları ve alt birikintiler araştırılıyor. Buna ek olarak gürültü, titreşim, elektromanyetik radyasyon üzere fizikî etkiler de devamlı olarak denetleniyor.

Kontroller Federal Meteoroloji ve Çevre İzleme Servisi ile Federal Biyomedikal Ajansı üzere devlet kurumlarının yanı sıra, NGS çevre muhafaza departmanları tarafından da yapılıyor. O departmanlardan biri de Leningrad NGS Çevre Müdafaa Departmanı Ünite Müdürü Aleksandra Tkaçeva, santral etrafındaki çevresel durumu daima olarak gözlediklerinin altını çiziyor. Tkaçeva, “Gözlem alanındaki ve sıhhi muhafaza bölgesindeki toprak ve bitki örtüleri de kontrole dahildir. Yıllar boyunca yapılan çalışmalar sonucu elde edilen kontrol sonuçlarına göre nükleer güç santrallerinin tarım arazileri üzerinde rastgele bir tesirinin olmadığı kanısına varılmıştır” tabirlerini kullandı.

Patatesten çileğe sayısız eser yetişiyor

Leningrad NGS’nin bulunduğu Sosnovy Bor, zerzevat üretiminin yanı sıra balık yetiştiriciliği ile epeyce ünlü. Bu bölgede 140 bağımsız çiftlik işletmesi, 64 bahçe alanı, 5 köy çiftliği ve çok sayıda yazlık bulunuyor. Novovoronej kentinde bulunan Novovoronej NGS de çevresindeki tarım arazilerinde yetişen eserlerin çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. Yöre halkı, santralin etrafında bulunan 20 kilometre çapındaki alanda patates, havuç, lahana, buğday üzere klasik tarım eserleri yetiştiriyor. NGS’nin yakınında bulunan bahçelerde ayrıyeten çilek, ahududu, kuş üzümü, elma, kayısı, aronia ve vişne üzere meyveler üretiliyor. Tüm bu eserlerin ekolojik ve radyasyon kalite denetimi nükleer santralin çevre muhafaza takımları tarafından tertipli olarak gerçekleştirilirken, santralin 55 yılı aşan faaliyeti boyunca üretimi yapılan lokal ziraî eserlerde insan kaynaklı radyonüklid kıymetlerinde rastgele bir artış tespit edilmediği belirtiliyor.

Balıkçılık faaliyetleri ile dikkat çeken santral

Nükleer santrallerin ziraî üretimi olumsuz etkilemediğinin bir örneği de Moskova’ya 200 kilometre uzaklıkta bulunan Kalinin Nükleer Güç Santrali. Kalinin NGS’nin uydu kasabası olan Udomlya’da balık çiftlikleri başarılı bir şekilde çalışıyor. Santralin bulunduğu bölgede hayvancılık faaliyetlerini, 3 ziraî üretim kooperatifi, köylülere ilişkin 11 çiftlik ve kişilere ilişkin bağımsız çiftlik işletmeleri geliştiriyor. Bu bölgede balıkçılık da gelişmiş faaliyetler ortasında. Bölgedeki balık çiftlikleri 2006 yılında kuruldu. Çiftlikler beluga, yıldız mersin balığı, Rus mersin balığı üzere mersin balığıgillerin yetiştiriciliği ve havyar üretiminde uzmanlaşmış durumda. Kalinin NGS’nin bulunduğu havzalarda yetiştiriliyor. Santralin üretim sürecinde kullanılan Udomlya ve Pesyo göllerinin kıyısında bulunan işletmeler, yıllık 300 tondan fazla balık üretimi yapıyor. Bölgede mersin balığı yetiştiriciliği hacmini artırmaya yönelik bir proje de hayata geçiriliyor. İşletmenin genişletilmesi emeliyle balık eserlerinin işlenmesine yönelik bir proje de yakında hayata geçirilecek. Proje kapsamında balık yarı mamulleri, sıcak ve soğuk tütsüleme çizgileri ve konserve sınırları ile mersin ve somon balığından havyar üretimi için ekipman heyetimi başladı.

220 kuş çeşidi, 911 bitki çeşidi var

Kalinin NGS’nin Çevre Müdafaa Departman Müdürü Andrey Danilkin de santral yakınındaki bölgenin ekolojik özelliklerini şu sözlerle anlattı: “Tesis yakınındaki 30 kilometrelik bölgede 49 adet doğal muhafaza alanının, 16 adet tabiat parkının ve 33 adet tabiat alanının bulunması Kalinin Nükleer Güç Santrali’nin çevresinde yer alan ekolojik sistemin ne kadar olumlu bir durumda olduğunu kanıtlamaktadır. Bölgede 220’den fazla kuş tipi ve 911 bitki çeşidi mevcut.”