DOLAR

32,5253$% 0.26

EURO

34,8625% 0.21

GRAM ALTIN

2.442,61%0,19

ÇEYREK ALTIN

4.048,00%0,02

TAM ALTIN

16.168,00%0,01

BİST100

9.915,62%2,05

BİTCOİN

฿%

LİTECOİN

Ł%

ETHEREUM

Ξ%

RİPPLE

%

a
  • Haberyum
  • Gündem
  • Avrupa Amerika ve Güney Kafkasya’da İstikrarsızlık Peşinde

Avrupa Amerika ve Güney Kafkasya’da İstikrarsızlık Peşinde

https://haberyum.com/wp-content/uploads/2023/08/masal-bahçe.png https://haberyum.com/wp-content/uploads/2023/10/134X550.jpg

AB, ABD ve Ermenistan’ın 5 Nisan tarihinde Brüksel’de yaptıkları üçlü toplantı Güney Kafkasya’yı istikrarsızlaştırma yönelik atılmış adım olarak değerlendirmek mümkündür.  Bu adım Batı’nın istikrarsızlaştırmaya yoluyla bölgede nüfuz sağlamak klasik politikasının bir yansıması olduğu aşikardır. Batının dünyanın farklı bölgelerinde denediği bu politika ilgili bölgelerde kaosa neden olmaktan başka bir yararı olmadığı tecrübelerle sabit olmuştur. Buna rağmen kendi menfaatini öne çıkaran Batı, maalesef bu uygulamalara devam edegelmektedir.  Tüm bu gelişmeler Batı’nın asıl niyetini “ulvi değerler”  altında ihraç ederek dünyayı bir çatışma ortamına sürüklediğinin açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

AB ve ABD’nin Ermenistan ile üçlü diyalog şeklinde bir süreci başlatması hem siyasi hem de ekonomik açıdan makul bir izahı bulunmamaktadır. Siyasi açıdan bu süreç ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in ifade ettiği “Ermenistan’ın dünyada bölgeye bağlı, komşularıyla barış içinde, güçlü, bağımsız bir ulus olarak yerini almasını istiyoruz.” söylemiyle örtüşmemektedir. Aksine Azerbaycan’ı dışlayan bu inisiyatif, barışa hizmet etmekten ziyade Güney Kafkasya’nın bir jeopolitik çekişme alanına dönüşmesine zemin hazırlayacaktır. Bilindiği üzere üçüncü ülkelerin, süreç bağlamında atacakları adımlarda bölgenin parametrelerini dikkate almaları ve taraflara eşit mesafede yaklaşmaları gerekmektedir. Ancak bugüne kadar Batı, Azerbaycan ve Ermenistan ilişkilerinde tarafsızlığını yitirerek Ermenistan’ın tarafını tutmuştur. Bu da bölgedeki karmaşık sorunların çözümü için temel alınması gereken tarafsızlık yaklaşımını zedelediği gibi Ermenistan’ın hukuk dışı hareket etmesine ve bölgede terör üretmesine neden olmuştur. Belki istikrarsızlıktan beslenen Batı’nın amacı da buydu.

Diğer taraftan tarihsel süreç içinde bakıldığında Bölgede sulh ve istikrarı bozan taraf hep Ermenistan olmuştur. Rusya’nın toplum mühendisliği sonucu 1828 yılında imzalanan Türkmençay anlaşması sonucu göç yoluyla Kafkasya’da toplu şekilde yaşamaya başlayan Ermeniler, bölgenin meskun insanlarına uyguladıkları katliam ve zorbalıklarla onları göçe zorlayıp, Azerbaycan’ın kadim topraklarını Ermenileştirilerek bölgenin demografik ve idari yapısını değiştirmişlerdi. Bununla da yetinmeyen Ermeniler arkalarına Rusya desteğini de alarak Büyük Ermenistan Devleti kurmak üzere harekete geçmiş ve bu boş iddiaya dayanarak dünyanın gözü önünde Bölgede her türlü vahşiliği çekinmeden yapmışlardır. Dolayısıyla Bölgenin barış ve istikrarının temini Ermenilerin şımartılmasıyla değil aksine onlar hak ve hukuk ekseninde hareket etmelerinin sağlanmasıyla mümkün olacaktır.

Diğer taraftan Batı’nın Ermenistan’la girdiği bu süreç Azerbaycan dışında bölgedeki diğer devletleri de rahatsız etmektedir. Üçüncü ülkelerin Ermenistan üzerinden Güney Kafkasya nüfuz sağlamaya çalışmaları Rusya, Gürcistan ve İran açısından da ciddi sorunları beraberinde getirecektir. Bölgenin dinamikleri incelendiğinde Batı’nın Ermenistan ile Gürcistan arasında yeni bir diyalog kurdurarak Rusya’yı bölgede soyutlamaya planın başarılı olmasını pek mümkün gibi görünmemektedir. Aksine bu plan bölgede ciddi yeni bir çatışma ortamını oluşturacaktır. Ermenistan’ın Ukraynalaştırma çabaları olarak da adlandırılabileceğimiz bu plan başta Ermenistan olmak üzere tüm bölge devletleri için yeni sorunlara kaynak oluşturacaktır. Kaldı ki, bu soruna Rusya’nın sessiz kalacağı düşünmek çok fazla iyimserlik olacaktır. Sonunda da en büyük zararı Ermenistan görecektir. O nedenle Ermenistan’ın çıkarı Batı ile sonu beli olmayan hülyalara girişmek yerine bölgenin gerçekleri dikkate alarak sınırının en fazla olduğu iki ülke olan Türkiye ve Azerbaycan’la iyi komşuluk ilişkileri geliştirmektir.

Eğer ABD ve AB, Güney Kafkasya’da barış ve istikrar sağlamak istiyorsa yapması gereken en önemli şey, Azerbaycan’ın, II. Karabağ Savaşı sonrasında işgal altındaki topraklarını kurtarması ve Karabağ’da 19-20 Eylül 2023 tarihlerinde düzenlediği anti-terör operasyonuyla tüm ülke topraklarında egemenliğini yeniden tesis etmesi neticesinde, kalıcı barış ve istikrar için bölgede oluşan tarihi bu fırsatı kabulü ve değerlendirmesi yönünde Ermenistan’a baskı yapmalarıdır. Başta Fransa olmak üzere bölge dışı ülkelerin Ermenistan’a silah desteğini sağlayarak savaş senaryolarını yazmaları Bölge istikrarı kadar bizzat Ermenistan’ın güvenliğini de tehlikeye atacaktır.

Ekonomik açıdan bakılırsa AB, Ermenistan’a 4 yıl vadeli kredi şeklinde 270 milyon euro, ABD ise Erivan’a 65 milyon dolar yardım yapmayı taahhüt etmesi de Ermenistan’ın ekonomik kalkınmasına yardımcı olmayacaktır. Her şeyden önce Ermenistan bu krediyi silah ve mühimmat için kullanmayacağı konusunda bir netlik bulunmamaktadır. Kaldı ki, Avrupa Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, bu yardımın Ermenistan ekonomisini ve toplumunu daha dirençli ve şoklara dayanıklı hale getireceği özellikle Ermenistan’daki işletmelere büyümeleri, yenilik yapmaları ve yeni pazarlara erişimleri için destek olacağı ifadesi ekonomik gerçeklerle örtüşmemektedir. Ülkede yatırım yapılması ya da var olan yatırımları verimli hale gelmesi için her şeyden önce ülkede yatırım ikliminin var olması gerekir. Hali hazırda yatırım için uygun alt yapının bulunmadığı, genç nüfusun önemli bir kısmının Avrupa’ya göç ettiği, denizle bağlantısı olmayan ve sermaye birikiminin çok zayıf olduğu Ermenistan’ın diğer taraftan Türkiye ve Azerbaycan’la sınırı kapalı kapalı olması ülkeye ekonomik anlamda yatırım yapılmasını nerdeyse imkansız hale getirmiştir.  Bu haliyle Ermenistan’da olumlun yatırım ikliminden bahsetmek mümkün değildir.

Peki, o Zaman ABD ve AB’nin Ermenistanlar başladığı bu sürecin amacı nedir? Bunu Von der Leyen, “Avrupa ve Ermenistan uzun ve ortak bir tarihi paylaşıyor. Artık yeni bir bölüm yazmanın zamanı geldi.” sözlerinden anlamak mümkündür. Afrika’da dışlanan, Afganistan’dan kovulan, Ukrayna’da sıkışan Batı alemi yeni bir maceranın peşindedir.  Bu macerada kullanılmaya en uygun devlet ise hiçbir bağımsız politikaya sahip olmayan Ermenistan’dır. Bu maceranın temel baş aktörü ise kuşkusuz bölgesel vizyondan mahrum Macron’dur. Bu politikadan zarar görecekler ise  tüm Güney Kafkasya ülkeleri olacaktır. Yapılması gereken şey, Türk Devletler Teşkilatının vizyonu derinleştirilerek bölgesel istikrar için güvenlik alanında güçlü bir işbirliği kurmaktır. Belki de Türk Devletler Teşkilatı bünyesinde bölgesel istikrar için Barış Gücünün teşkili için uygun zaman gelmiştir.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

MÜSİAD Azerbaycan’ın, Ahıska Türkleri ve Şehit Aileleri için düzenlediği iftar programı