a
Gulfer Tek

Gulfer Tek

01 Eylül 2023 Cuma

Hangimiz Daha Güzeliz!

Hangimiz Daha Güzeliz!
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Nerde o eski güzellikler ya da eski duru masum güzellikler, doğallığımız nereye gidiyor?

Başımızı çevirdiğimiz her yerde bir güzellik dayatmasıdır gidiyor. Herkes güzel olma, daha güzel olma hırsı içinde debelenip duruyor. Televizyonlar çığırından çıkmış durumda. Gazeteler aynı. Arkadaş muhabbetleri keza. Herkes neresine ne takacağını, neresini deldireceğini, neresini nasıl dövdüreceğini, nasıl gerdirip şişireceğini şaşırmış vaziyette, düşünüyor, soruyor, araştırıyor. Sağa sola koşturuyor.

Bizler lise yıllarımızda , liseli yıllarımız şunun şurasında on-on beş yıllık bir geçmiş, kaş almak için acaba erken mi diye durup düşünürdük… Oysa şimdilerde, ilk gençlik yıllarındaki kızlar estetik operasyonlar için randevu kuyruklarındalar… Daha elemi bu kızları aileleri destekliyor.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte sosyal medyanın kullanılması oldukça arttı.  Sosyal medya, insanı iyi ya da kötü etkiliyor. Sosyal medya sayesinde her şey yapaylaşmaya başlamış durumda buna güzellik algıları da dahil. Açıkçası herkes birbirine benzemeye başladı. İnsanlar doğallıktan oldukça uzaklaştı. Fotoğraf filtrelerini bile kendiyle özleştirip o hale gelmek için estetik ameliyat olan insanlar mevcut. Doğallık nerdeyse azaldı. İnsanoğlu küçükken sevdiği Barbie bebeklere bile benzemeye çalışıyor.

Doğallık artık güzellik algılarına çekici gelmiyor.

Çekici gelse bile yapay güzellik daha çok ilgi çekiyor. Bu sadece güzellik için değil, sosyal medyada geçirilen vakit sayesinde kitap okumak bile insanın ilgisini çekmiyor. Belirli kelime kalıpları arasında insan sıkışıp kalıyor. Kelime hazinemiz sosyal medya dili olmuş durumda. Peki ne zamana kadar böyle sürecek.

Yapay zekâ gelişirken yapay insanlıkta mı gelişecek. Doğal olmayı özlemiş duruma gelecek miyiz? Duygularımız yapaylaşırsa neler olacak?

Karne hediyesi; meme ameliyatı,dudak dolgusu,kalça silikonu…

Mesela ülkemizin pek çok yerinde de liseli kızlar başarılı karne getirdiklerinde aileleri hediye olarak meme ameliyatı yaptırıyormuş,yada diğer estetikleri, Aileler kızlarının geleceğinden,eğitiminden ruh sağlığının ne kadar iyi olduğundan çok yapaylığa harcama yapıyorlar.Peki sizce neden değerli okuyucularım…

Müsaadenizle, kendi ailemi anmak istiyorum burada… Biz o yıllarda, bizi okulumuza kavuşturacak yol parasını dahi ailemizden utana sıkıla istiyorduk. Nereden nereye… Aileler de değişiyor iste… Çocuklar, zaten epey değişken…

Herkeste bir yapaylık  sendromudur gidiyor. Burnumu biraz küçülteyim, yüzümü gerdireyim, memelerim çok düşük kaldırtayım… Göbek kısmı yükselmiş biraz, yağları da aldırtayım… Dudaklar mı ince, şişirteyim… Popomu azıcık yukarı kaldırtayım…

Bir “güzel hile” ile mutluluk

Ben güzellik düşmanı değilim, güzel görünmeyi hepimiz istermiyiz isterizzzz…güzel görünme çabasına karşıda değilim. Ama güzellik budalası olunmasına, yürekten karşıyım.

Ben, gerçek güzelliğin anne ve babadan çocuğa geçtiğine inananlardanım. Güzellik denilen zamane hastalığına DNA’larınız sayesinde yakalanmamışsanız, yarışa birkaç adım geriden başlamişsınız demektir… Ve üzgünüm, temeliniz sağlam değilse, kurulacak binaya o kadar güvenmeyiniz… Köprülü burnunuzu değiştirin, ağzınızı kenarlarından birkaç santim büyütün;

Ama eni sonu, aynanın karşısına geçtiğinizde gördüğünüzün tamamı, bizzat kendinize yabancı bir yüz ya da vücut değil mi? Kendi kendinize yaptığınız bu “güzel hile” ile nereye kadar mutlu olabilirsiniz? Güzelleşme çabasının bir sonu var mı?

Güzel görünmek için vücuduna bunca saldıran, onu kendi özünden koparıp başka vücutların bir kopyası haline getiren mantığın asıl sorununun güzellik kaygısı olduğuna inanmadığımdan, bu tek tip güzellik çabalarına karşıyım… Asıl arızalı olanın da vücutlar değil, o vücutları esirleri haline getiren kafalar olduğunu düşünüyorum. Sağlam bir bedeni hastalıklı hale getirmekten medet uman bir kafanın problemli olduğu kanısındayım. Nasıl olmasın ki, ince beli olsun diye, kaburga kemiklerini azaltanımı yok ,kalçam büyük olsun diye silikon enjekte edenimi yok hepside var.

Peki, tüm bu çabaların hedef kitlesi olan erkeklerin sıska bir vücut, nereye baktığı belli olmayan bir çift göz, şişirilmekten hissizleşmiş ve tatsızlaşmış meme ve dudaklardan haz aldıklarına inanmak, biraz mantık dışı  gelmiyormu değerli okuyucularım…

“Güzellik işi”, dünyanın en güçlü birkaç sektöründen biri ve tıpkı fuhuş gibi, ağırlıklı olarak kadın bedeni üzerinden kâr ediyor. Bundan dolayı, güzellik aşkıyla tutuşan tüm kadınlara, kendilerine empoze edilen sanal ve yapay o ışıltılı hayata arkalarını dönmelerini ve estetisyenlere değil, ruhlarına özlerine yatırım yapmalarını önerebilirim. Çünkü kendini mutlu hissetmek, kendini beğenmek, kendinden memnun olmak, estetik salonlarla olmaz.

Kendimizi mutlu hissetmenin ve kendimizden memnun olmanın daha az acılı ve daha ucuz yolları var… Değil mi sevgili değerli okuyucularım; Kendimizi olduğumuz gibi sevebilmek, kendimize saygı duymak ve zaman zaman küçük, zararsız yöntemlerle kendimizi yenileyip değiştirebilmek… Fazla dağılmadan, biraz çekidüzen vermek,aynaya baktığımızda içimizdeki benle gördüğümüz bene yabancı kalmamamız özlemi ve temennisiyle sağlıkla kalın …

UZ.Klinik Psikolog

Gülfer Tek(05369833286)

Devamını Oku

Evliliklerdeki cinsel uyum

Evliliklerdeki cinsel uyum
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Evliliklerdeki cinsel uyumun derecesine gelin birde sizinle birlikte göz atalım.

“V.bey (34 yaş) ve R hanım (32 yaşında) her ikiside akademisyen ve beş yıldır
birbirini tanımaktadırlar. Bu çift, cinselliklerini çocuk doğurmadan önce terapide
normale döndürme şansı elde etmek için terapiye gelmişlerdir. R hanım daha önceki
ilişkilerinde cinsel yaşamında sık sık ağrı çekmiştir ve cinselliği çok az haz dolu
yaşamıştır. V bey son ilişkide Sadomazo- teknikleri kullanmaıştır ve kız arkadaşı
başlangıçta birlikte yapmıştır. Bu süreçten sonra cinsellik ona itici olmaya başlamıştır.
Kendisinden ayrılmıştır.

V bey evliliği öncesi üç uzun süreli karşı cins ilişkisi
yaşamıştır. V bey ilişkiyi korumaya yönelik kadınları değil, mesleki kariyerinine destek
olacak kadınları istemiştir. Son ilişkisinden sonra yeni bir kadın partner edinememe
konusunda kaygı ve korkuya kapılmıştır. Nihayetin V bey eş bulma sitesine üye
olmuş ve R hanımıda bu siteden tanımıştır.

R hanım cinsel ilişkide kendini bir odun
parçası gibi hissettiğini söylemiştir. Dokunmada çok az duyumsamalar yaşadığını ve
eşiyle yakınlaşmasında da bunun gelişmediğini ifade etmektedir. Bunun dışında
eşiyle ilişkisi güven ve sevgi dolu olduğunu ifade etmektedir. Eşinin dış görünüşüde
kendisine oldukca hoş gelmektedir.

Adet kanaması döngüsü sürecine göre idrar
torbasının dolu olduğu ve yastıkla sürtündüğü zamanlar haz alma duygusunu
artırmayı denemektedir. Kendisini uyarma süreçlerinde de kendini orgazm
edemediğini söylemiştir.

V bey bu süreçte üzüldüğünü söylemektedir. Çünkü eşini
sevdiğini, onunla iyi anlaştığını ve ilişkide kendini güvende hissettiğini söylemektedir.
R hanım aşağı yukarı iki ayda bir V beyi elle orgazm etmesi sıkıntılı bir hal almaya
başlamıştır. Bu durumlarda aldığı haz sonrası, eşine karşı kendini kötü hissetmeye
başlamaktadır.

Daha yakın sorularda eleştirilme kaygısı ve başarısız görülme kaygısı
ve daha özel isteklerinin veya alışılmadık cinsel uygulamalarının olduğuna yönelik
suçlanmaların dile getirilmesi onun en büyük korkusunu ifade etmektedir. “

Çift terapisine baktığımızda;
1.a)Eşinizin hangi sürekli davranışı sizi rahatsız ediyor?
b)Evlenmeden önce evlilikle ilgili fikriniz neydi?
c)Evliliğinizin hedefi nedir?
d)İnançlarınızı anlatabilirmisiniz?
C)2. Yüksek zarardan kaçınma, düşük kendini yönetme
özelliklerinin azalmış evlilik uyumu ve azalmış cinsel doyumla ilişkisi
bulunmuştur. Azalmış cinsel doyumun azalmış evlilik uyumu ile
ilişkili olduğu görülmüştür.

Kişilik özellikleri ile cinsel doyum arasındaki ilişkide evlilik
uyumunun aracı etkisi görülmezken, kişilik özellikleri ile evlilik uyumu
arasındaki ilişkide cinsel doyumun aracı etkisi bulunmuştur. Kendini
yönetme karakter özelliği, evlilik uyumunu cinsel doyum üzerinden
yordamaktadır.İliskide cinsel sapkınlıkların olması cinsel birliktelikte uzun sureli ve
devamlı cinsel isteği körelttiği gözlenmiştir.


C)3. Kişi yaşamında önemli bir yeri olan savunma mekanizmaları aynı zamanda
bağlanma stillerini etkileyebilmektedir. Bağlanma yaygın olarak kaygı azalmasının bir

aracı olarak görülür ve bireyin rahatlık ve güvence arayabileceği bir üs olarak
algılanır. Dolayısıyla içsel savunmada ilgili mekanizma ve bağlanma tarzı arasındaki
ilişki de açık bir şekilde artar.

Bu doğrultuda kişiler, güvensizlik duygularını
hafifletmeye yönelik mekanizmalar geliştirir. Bireylerin karşılaştıkları olaylara esnek
olmayan biliş yapısıyla tepki vermesi, onların psikolojik yönden olumsuz
etkilenmelerine yol açabilmektedir.

Bu vakada, yetişkinlerdeki savunma
mekanizmalarının bağlanma stilleri ve bilişsel esnekliği nasıl ve ne yönde etkilediği
değerlendirilmiştir.R hanım sürekli davranış biçimi olarak incinme stratejisini ortaya
koyuyor;V beyde eleştirilme ve başarısızlık kaygısıyla savunma strateisini ortaya
koyuyor.


Sağlıkla kalın…

Devamını Oku