DOLAR

32,8560$% -0.61

EURO

36,0150% 0.08

GRAM ALTIN

2.551,53%0,06

ÇEYREK ALTIN

4.184,00%-1,32

TAM ALTIN

16.760,00%-1,32

BİST100

11.156,20%0,15

BİTCOİN

฿%

LİTECOİN

Ł%

ETHEREUM

Ξ%

RİPPLE

%

a
İsmail Tastan

İsmail Tastan

25 Temmuz 2024 Perşembe

ABD’nin Gazze İhaneti !

ABD’nin Gazze İhaneti !
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ABD’nin Gazze’deki katliama sessiz kalması ve Netanyahu’ya destek vermesi kabul edilemez. En acısı ise, bu katliama Müslüman ülkelerin sessiz kalmasıdır.

ABD Kongresi’nin Gazze Kasabı Netanyahu’yu konuşma yapmak üzere davet etmesi derin bir demokratik zaaftır.

Azılı bir katilin söyleyecekleri, eylemleri kadar sabıkalı, zihniyeti gibi sakıncalıdır. Amerika eğer insan hakları, özgürlükler ve hukuk anlamında samimi olsaydı, Netanyahu’yu dinlemeye değil hesap sormaya çağırmalıydı.

Katliamlar karşısında sessizliğe bürünenlerin bu zulme çanak tuttuklarını kabullenmeleri gerekmektedir. Duyulması gereken Gazze’nin feryadıdır, kulak verilmesi gereken Filistin’in acısıdır. Soykırımcı bir caninin hezeyanları vicdanlar nezdinde ve hukuk önünde yok hükmündedir!

Dünya genelinde yaşanan bu trajedi karşısında, insanların sessiz kalması, insanlığın vicdanında derin yaralar açmalıdır.

Filistin halkının yaşadığı acılar, tüm dünyanın gözü önünde cereyan ederken, sessizlik ve duyarsızlık, zalimlerin ekmeğine yağ sürmektedir. Bugün, Gazze’de yaşananlar, yarın başka coğrafyalarda tekrar edebilir.

Adaletin, insan haklarının ve özgürlüklerin evrensel olduğu iddiasıyla hareket eden devletlerin, bu temel değerleri korumak için adım atmaları gerekmezmi.

Zulme sessiz kalmak, zulme ortak olmaktır. Gazze’deki çocukların, kadınların, masum insanların çektiği acılar, hepimizin vicdanında yankılanmalıdır.

Netanyahu’nun, ABD Kongresi’ndeki konuşmasında sivil insanların öldürülmediğini savunuyor.

Bu tür girişimler, sadece Gazze’deki zulmü meşrulaştırmakla kalmaz, aynı zamanda uluslararası toplumun vicdanını da zedelemektedir. Bu duruma karşı durmak, insanlık onurunun gereğidir. Sessiz kalmak, zulmün ve zalimlerin yanında saf tutmaktır.

2024 yılı itibarıyla, Gazze’deki sivil ölümler 10,000’i aşmış durumda.

Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, Gazze’deki durumu kınamakla yetiniyor, somut adımlar atmıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze için uluslararası toplumu harekete geçirmeye yönelik birçok girişimde bulundu, ancak beklenen destek gelmedi.

Netanyahu’nun Amerikan Kongresi’nde konuşma yapması, insan hakları savunucuları tarafından sert bir şekilde eleştirilmelidir.

İslam İşbirliği Teşkilatı ve diğer Müslüman ülkeler, Gazze konusunda etkili bir duruş sergilemekten uzak kalması kabul edilemez.

Netanyahu’nun, Amerikan Kongresi’nde sözde meşruiyet araması, aslında bir insanlık suçunun perde arkasını gözler önüne sermektedir.

Devamını Oku

15 Temmuz Demokrasi Destanı

0

BEĞENDİM

ABONE OL

O karanlık geceyi hatırlamayanımız yoktur, 15 Temmuz 2016. Gözlerimizde korku, yüreklerimizde endişe. Gökyüzü sanki yıldızlarını yitirmiş, Boğaziçi Köprüsü’nde karanlığın gölgesi düşmüştü. Ama o gece, karanlığı aydınlatan bir milletin direniş destanı yazılacaktı.

O gece;

Minarelerden yükselen sela sesleriyle gökyüzünde yankılanan dua, gecenin karanlığını aydınlatan bir umut ışığıydı. Sela sesleri, milletimizin direnişinin ve kararlılığının simgesi olarak gökyüzünde yükseldi.

Saatler geceyi gösterdiğinde, sessizliği yırtan tank sesleri duyuldu. Boğaziçi Köprüsü’nde askerler barikat kurmuş, gökyüzünde helikopterler dolaşıyordu.

Ama bu millet, sessiz kalmazdı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla meydanlar doldu.

İnsanlar, tankların önüne yattı, silahlara karşı göğsünü siper etti.

Bir milletin cesareti, tankların gücünden daha büyüktü. O gece, Türkiye’nin dört bir yanından milyonlarca insan, demokrasiyi korumak için sokağa döküldü.

Ellerde bayraklar, dillerde dualar, yüreklerde vatan sevgisiyle, hainlerin planlarını boşa çıkardılar. 251 şehit verdik, binlerce yaralı. Ama o gece, demokrasinin zaferiyle sabaha ulaştık.

O gece;

İhanetin karanlığı, milletin aydınlığıyla yenildi.

15 Temmuz, Türk milletinin demokrasiye olan bağlılığını, vatan sevgisini tüm dünyaya gösterdiği bir gece oldu.

O gece;

Yaşananlar, demokrasinin ne kadar kıymetli olduğunu, onu korumak için ne büyük fedakarlıklar yapılabileceğini bir kez daha gösterdi. Bu zafer, milletin zaferiydi.

15 Temmuz, sadece bir direniş değil, aynı zamanda bir birlik ve beraberlik destanıydı.

O gece;

Milletimizin gösterdiği kahramanlık, gelecek nesillere ilham kaynağı olacak. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize uzun ömürler diliyorum. Bu vatan, onların sayesinde ilelebet payidar kalacaktır.

Unutmadık, Unutmayacağız:

15 Temmuz’u unutmadık, unutmayacağız.

O gece;

Yazılan destanı, her zaman hatırlayacak, demokrasimize sahip çıkacağız. Bir milletin direnişi, karanlık geceden aydınlık sabaha doğdu. O destan, bizimdir; sonsuza dek yaşayacaktır.

15 Temmuz: Demokrasi Destanı

Demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkmak için daima uyanık olmalı, birlik ve beraberliğimizi korumalıyız.

O karanlık geceden aydınlık bir sabaha çıkan milletimize selam olsun.

Devamını Oku

Bozbey’den İlk 100 Gün!

Bozbey’den İlk 100 Gün!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in İlk 100 Günü: İyimserlik ve Kararlılık

Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, söz verdiği gibi her ay basınla bir araya gelerek aylık değerlendirme toplantılarını sürdürüyor. Temmuz ayı toplantısında yine yerimizi aldık ve Bozbey’in açıklamalarını dinledik.

Göreve geldikten sonra yönetim organizasyonu ve durum değerlendirmesine mesaisinin büyük kısmını ayıran Bozbey, Bursa gündemindeki önemli konulara değindi.

Özellikle kentin en önemli yatırım beklentileri olan ulaşım ve kentsel dönüşüm noktasında yaşanan sıkıntıları dile getirdi.

Başkan Bozbey’i, geride kalan süreç kısa bile olsa, Büyükşehir Belediye Başkanlığı sürecinde çok daha ılımlı, çok daha kararlı bir yapıda görüyoruz.

Nilüfer’de 20 yıl başkanlık yaptı tabi, ancak Nilüfer devasa yatırımlardan sorumlu bir belediye değil, sonuçta ilçe belediyesiydi.

Şimdi ise Bozbey’in sırtında koca bir Bursa’nın sorumluluğu var.

Katıldığımız üç toplantısında da gerek geçmiş dönemin sıkıntılarını gerekse önümüzdeki süreçle ilgili düşüncelerini aktardı.

Çok sert bir dil kullanmaktan uzak, ancak eleştirilerini de çekinmeden net bir tavırla dillendirip yönelten bir tutum içerisinde.

Eksikleri söylüyor ama bunları mazeret kodlamasıyla sunmuyor. “Yapılmamış” diyor ve hemen arkasından “Biz yapacağız” diye ilave ediyor.

Çatışmacı bir dil yerine uzlaşmacı bir dil kullandığını söyleyebiliriz.

Bu toplantıda da olumsuzlukları peş peşe sıraladı, ancak bu kez bakanlıklara yönelik eleştirilerini aktardı. Bunlardan birisi Üniversite-Görükle Bursaray hattı ile ilgiliydi.

Temeli atılan projenin kaynağının ayrılmadığını, hayal ürünü bir proje olduğunu aktaran Bozbey, yine Cumalıkızık’ta Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından daha önce Büyükşehir’e devredilmesi beklenen 46 adet hazineye ait taşınmazın bu plandan vazgeçilerek Yıldırım Belediyesine devredildiğini ifade etti.

Çok da isabetli olduğunu düşündüğüm Gemlik Körfezinde deniz seferlerinin başlayacağını aktaran Bozbey, kamuoyunda beklenti oluşan kent lokantalarının da yakında hizmet vermeye başlayacağını söyledi.

Ve yine benim de takdir ettiğim Nilüfer Belediye Başkanlığı döneminde hayata geçirdiği bir uygulamayı, Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda da devam ettirmesi gerçekten takdire şayan.

Başkan Bozbey’in “Başkan Bozbey Burada” adlı projesi, makamını belirli aralıklarla farklı ilçelere taşımasını ve vatandaşların sorunlarını yerinde dinlemesini sağlıyor.

Hata bugün de ilkini gerçekleştireceği “Başkan Bozbey Burada”  Kestel ilçesinde olacak.

Bu proje, hem sorunları çözmek açısından çok başarılı hem de vatandaşların kendi ilçelerinde ve mahallelerinde Başkan Bozbey’e ulaşabilmesi açısından büyük memnuniyet yaratıyor.

Bozbey’in bu dönem en dikkat çekici yaklaşımlarından birisi hiçbir konuda köşeli davranmıyor olması.

Göreve geldikten sonra cadde otoparklarının ücretsiz olmasını sağlayan Bozbey, bu toplantıda sıkıntılarla ilgili sorulan bir soruya, takipte olduklarını ve gerekirse uygulamayı değiştirebilecekleri sinyalini verdi.

Otoparkların ücretsizleştirilmesinin ardından kent merkezinde otopark bulmakta vatandaşların sıkıntı çekmesi, esnafın kendi araçlarını park ediyor olması, araç kiralama şirketlerinin belli bölgeleri daimi kapatması gibi sorunlar kamuoyunda tepki topluyor zira.

Bozbey’in dikkati çeken açıklamalarından biri de hiç kuşkusuz son sağanak yağmurda Odunluk Bursaray İstasyonu’nu su basmasıyla ilgiliydi.

Projede teknik hatalar olduğunu ve bunun raporlandığını anlatan Bozbey, “Orada yaşanan aksaklık birçok Bursalının ulaşımını engelledi.

Teknik konudan dolayı istasyonun o hale gelmesi bize maddi manevi maliyetler oluşturdu. Bunu kabul etmek söz konusu değildir.

Teknik raporlar önümüze geliyor. İMO’da hazırlamış raporla birlikte gerekenler yapılacaktır” sözleri ile sorumluların bunun hesabını vereceklerini aktardı.

Bozbey geçen ay çok tartışılan konulardan birisi olan BESAŞ ekmek zammına da açıklık getirdi. Bozbey, “Tabi ki BESAŞ olarak vatandaşlarımızın ekmeğini sofralarına maliyetine götürmesi için çaba harcıyoruz.

Geldiğimiz süreçte yüzde yüzü aşan maliyet artışı olduğunu yaşayarak görüyoruz. BESAŞ’taki artışı yüzde 67’de bırakarak aslında yüzde 33 daha ucuz fiyatla vatandaşlarımıza sunduğumuzun altını çiziyorum.

BESAŞ ekmek 400 gramdır, diğer illerdeki ekmek 200 gramdır” ifadelerini kullandı.

Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in üzerinde durduğu bir konu daha var ki bu gerçekten Bursa için çok önemli.

Bozbey, Bursa’nın İstanbul’dan sonra en büyük ekonomilerinden birisi olmasına rağmen, devletten aldığı payda 12’nci sırada yer aldığını söyledi.

Bunun kabul edilebilir olmadığını söyleyelim.

Burada Bursa Milletvekillerinin Ankara’da gereği kadar çalışmadığı, lobi yapmadığı ve proje takip etmedikleri de ortaya çıkıyor.

Devamını Oku

İznik’in Maviyemiş Cennetinde Buluşalım!

İznik’in Maviyemiş Cennetinde Buluşalım!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İznik, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, doğal güzellikleri ve tarihi dokusuyla büyüleyici bir şehir. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun izlerini taşıyan İznik, bugün hem tarihi zenginlikleri hem de doğasıyla ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.

Tarihin kokusuyla, doğanın büyüsüyle insanı içine çeken o güzel ilçe.

Ve şimdi;

İznik bir kez daha maviyemişin büyüsünü yaşamak üzere. 14 Temmuz’da dördüncüsü düzenlenecek olan Maviyemiş Festivali, Candarlı Mahallesi’nde hayat bulacak.

Candarlı Mahallesi…

Son yıllarda maviyemiş üretimiyle adını duyurmuş bu cennet köşe, artık maviyemişin merkezi olarak anılmayı hak ediyor.

İznik Belediyesi de bu haklı gururun tanıtımı için her yıl düzenlediği festivali bu yıl dördüncü kez gerçekleştiriyor.

Düşünsenize, maviyemişlerin o tatlı kokusu eşliğinde bir festival.

Hem doğayla hem de yerel kültürle iç içe bir gün.

iznik maviyemis2024 1 1

Başkan Usta’dan Davet: “Doğanın Kucağında Bir Şölen”

İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta’nın bu festival için söyledikleri oldukça ilham verici.

“İznik’imizin eşsiz doğasının sunduğu nimetlerden olan maviyemişin tanıtımını yapmak, pazarlamasını sağlamak ve bilinirliğini artırmak için bu yıl dördüncüsünü düzenliyoruz.

Katılımcı sayımız her yıl katlanarak büyüyor ve bu yıl da binlerce misafir bekliyoruz. Doğanın kucağında, en doğal festival olan Maviyemiş Festivalimize herkesi davet ediyoruz” diyor.

MAVİYEMİŞ DAVETİYE 2024 1

Ne güzel, değil mi?

Bir Festivale Değil, Bir Deneyime Davet

Festival dediğimizde akla sadece eğlence gelmemeli.

Bu festival, maviyemişin hikayesini dinlemek, onu yetiştiren insanların emeklerine tanık olmak ve doğanın bize sunduğu bu mucizeyi anlamak için bir fırsat.

En iyi maviyemiş üreticisinin seçileceği bu etkinlikte, belki de maviyemişin en doğal ve en lezzetli halini tadacaksınız.

İznik’e bağlı Candarlı Mahallesi Çakmaklı Çayır Mevkii’nde, 14 Temmuz Pazar günü saat 11.00’da başlayacak olan bu festival, sadece bir gün değil, bir deneyim vaat ediyor.

Maviyemiş ürünlerinin tadımından, üretici stantlarına, müzik dinletilerinden çocuklar için özel etkinliklere kadar her şey düşünülmüş.

iznik maviyemis2024 4

İznik’in Maviyemiş Cennetinde Buluşalım

Bu festival, doğayla iç içe olmak isteyenler için, gastronomi tutkunları için, maviyemişin lezzetini keşfetmek isteyenler için harika bir fırsat.

İznik’in misafirperverliğini ve maviyemişin büyüleyici tadını bir arada yaşamak için 14 Temmuz’da Candarlı Mahallesi’nde buluşalım.

Doğanın kalbinde, maviyemişin büyüsüne kapılmak isteyen herkes bu eşsiz festivali mutlaka gidip görmeli.

Hem doğanın hem de maviyemişin kucağında unutulmaz bir gün geçirmek için hazır olun!

Devamını Oku

Bursa’nın Gizli Hazinesi!

Bursa’nın Gizli Hazinesi!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Otuz yılı aşkın süre yaşadığım İstanbul’dan radikal bir kararla yaklaşık 14 yıl önce Bursa’ya yerleştim.


Bursa, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle göz kamaştıran bir şehir.
Yerleşir yerleşmez tarihe olan merakımı gidermek için Bursa’yı keşfetmeye başladım.
İlk durağım Ulu Cami, ardından Yeşil Türbe, Yeşil Cami, Emir Sultan ve Yıldırım Beyazıt Külliyesi oldu. Birçok tarihi mekan, cami, ve türbeyi gezdim.


Ancak Osmangazi ilçesindeki 2. Murad Caddesi’nde bulunan Muradiye külliyesi, benim ilgimi pek çekmemişti; yanından geçer giderdim.
Bu noktada, benim de eksikliğim var elbette.


Ancak yeterince tanıtılmadığının da eksikliği göz ardı edilemez.
Ta ki, Lütfü Taşçı Hoca’nın paylaşımlarını görene dek.
Bursa’da zaman geçtikçe oldukça kıymetli arkadaşlıklar, dostluklar edindim, Lütfü Hoca da bu değerli dostlardan biri oldu.


Paylaşımlarında sıkça 2. Murad Camisi ve Külliyesi’ne yer veriyordu. Paylaşımları beni çok etkilemişti.
Ve bir gün Muradiye Külliyesi’ne gitmeye karar verdim.

Öncelikle Lütfü Hoca sayesinde bu eşsiz ve değerli mekanı tanıma fırsatına sahip olduğum için ona büyük bir teşekkür borçluyum.

Lütfü Hoca’nın gösterdiği özveri ve harcadığı zaman, ziyaretçileri mekanın tarihî zenginlikleriyle buluşturma çabası gerçekten olağanüstü.

Hiçbir zaman yorulmadan ve bıkmadan, herkese bu mekanın tarihini ve önemini anlatıyor.

Onun sayesinde, 2. Murad Külliyesi’ni daha derinlemesine keşfetme ve bu güzel mekanı sevmeyi öğrenme şansım oldu.

Bursa, tarih kokan sokakları ve her köşesinde saklı kalan hazineleriyle büyüleyici bir şehir.

Şimdi;

Hazırsanız,

Bu hazinelerden biri de 2. Murad Külliyesi. Gelin, bu büyülü yapıyı şairane bir dille birlikte keşfedelim.

2. Murad Külliyesi ve Camii, Bursa’nın tarihi dokusunu ve Osmanlı dönemi mimarisinin zarafetini yansıtan önemli bir yapıdır.

Külliyenin bir parçası olan türbe, 2. Murad’ın naaşının bulunduğu yerdir. 2. Murad, kendi isteği üzerine sade bir türbede defnedilmiştir. Türbenin çevresi, Osmanlı mezar taşları ve mezarlık kültürünün güzel örneklerini barındırıyor.

Giriş Kapısı ve İlk İzlenimler
Bursa’nın tarihi dokusuna açılan bir kapı gibidir 2. Murad Külliyesi. İlk adım attığınız anda, zamanın durduğunu hisseder, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarsınız.
Taş duvarlar, geçmişin izlerini taşıyan birer sessiz tanık gibidir.
Her bir taş, yüzlerce yılın hikayesini fısıldar kulağınıza.

Mimari ve Estetik
Külliyenin ihtişamı, Osmanlı mimarisinin zarif ve ince detaylarıyla kendini gösterir.
Yüksek kubbeler, süslü minareler ve geniş avlular, insanı adeta bir rüyanın içinde hissettirir.


Her bir köşe, bir sanat eseri gibi işlenmiş, her detay özenle düşünülmüş.
Kubbenin altındaki zarif işlemeler ve süslemeler, gökyüzüne açılan birer pencere gibidir.

Lütfü Hoca’nın bu mekana olan tutkusu ve anlattığı detaylar, buranın büyüsünü anlamamı sağladı. Onun bilgisi ve tutkusuyla bu mekanın güzelliklerini keşfetmek daha da anlam kazandı.

İçerideki Huzur
Külliyenin içerisine adım attığınızda, huzurun derinliklerinde kaybolursunuz.
Sessizlik, sizi sakinleştirir ve düşüncelerinizin berraklaşmasını sağlar.


İç mekanların sade ama bir o kadar da etkileyici dekorasyonu, insanı büyüler.
Duvardaki hat sanatı, Kur’an-ı Kerim’den alıntılarla ruhunuza dokunur.

Lütfü Hoca, her detayı büyük bir özenle anlatarak, bu mekanın ruhunu bize hissettirdi. Onun sayesinde, her köşenin ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlamak mümkün.

Bahçeler ve Çevresi
Külliyenin bahçeleri, doğanın huzurunu ve güzelliğini gözler önüne serer.
Renk renk çiçekler, yeşilin binbir tonu ve kuş cıvıltıları, burayı bir cennet bahçesine çevirir.


Bahçede yürüyüş yaparken, geçmişin izleriyle dolu bir masalın içinde dolaşıyor gibi hissedersiniz.

Bahçede yürürken, Lütfü Hoca’nın anlattığı hikayeler ve detaylar, burayı daha da anlamlı kıldı. Onun rehberliği olmasa, belki de bu güzelliklerin farkına varamazdım.

Ziyaretçi Deneyimi
2. Murad Külliyesi, sadece bir yapı değil, aynı zamanda bir ruh halidir.
Ziyaretçiler, buradan ayrılırken ruhen dinlenmiş ve yenilenmiş hissederler.
Her köşesi, birer huzur köşesi gibi, ziyaretçilerine kucak açar.


Bu büyülü mekanda geçirilen her an, unutulmaz bir hatıra olarak kalır.

Aslında daha çok anlatacaklarım var ama anlatmakla bitmez en iyisi Şimdi, bu büyülü yolculuğa siz de çıkın ve 2. Murad Külliyesi’nin büyüsünü keşfedin.

Bu çabaları ve fedakarlıkları için Lütfü Taşçı Hoca’ya tekrar içtenlikle teşekkür ederim.

Devamını Oku