
Bugün ilk sefer resmi bir isimli aşamaya geçmenin önemini vurgulayan Callamard, “Suudi Arabistan’daki yargılama bir adalet güldürüsüydü, gizlice yapıldı, gerçek failler yargılanmadı, bu nedenle meşruiyeti yok. Ama burada tamamı olmasa da tetikçi ve faillerin birden fazla suçlanıyor, kurbanlar ile şahitler konuşuyor, bu da davaya meşruiyet veriyor.
Bu dava hem Türkiye için hem de doğrunun söylenmesi için önemli. Eminim ki daha fazla haber ortaya çıkacak. Bu dava adaletin noktasını bulması, kurbanlar ve Cemal Kaşıkçı için çok önemli” tabirlerini kullandı.
Callamard, davanın gıyabi yargılama halinde olması sebebiyle sınırlamaları olduğunu hatırlatarak, “Ancak şu anda elimizdeki en yeterlisi bu. Başkaca, yabancı ülkelerin temsilci göndermemesine üzüldüm, umarım kasım ayında yapılacak davaya UNESCO, İngiltere ve Kanada başta olmak üzere milletlerarası topluluk temsilci gönderecektir.
Buradan onlara davette bulunuyorum. Böylelikle Suudi Arabistan’a gazetecileri öldürmenin yanına kalmayacağı bildirisini verebiliriz. Bu bir devlet yargılaması, bu nedenle memleketler arası ülkelerin varlığı önemli” değerlendirmelerinde bulundu.
TÜRKİYE’DEKİ DAVA SÜRECİ DAHA ŞEFFAF VE ADİL
Türkiye’nin üstüne düşeni yaptığını vurgulayan Callamard, Türkiye’deki davanın Suudi Arabistan’daki dava sürecinden çok daha şeffaf ve adil olduğunu belirtti.
Cinayetten beri ilk sefer bir isimli sistemin Cemal Kaşıkçı için işini yaptığını lisana getiren Callamard, gelgelelim Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın da duruşmada isminin geçmesi gerektiğini aktardı.
Callamard, Selman’ın bir biçimde bu işin içinde olduğunu vurgulayarak, “Selman’ın bu işin içinde olduğuna dair delil olduğu argümanına sahip tek ülke ABD, fakat orada da inceleme Beyaz Saray tarafından veto edildi. ABD seçimleri geliyor, tahminen bu tavır orada da değişebilir” dedi.