Siyasi arenada yapılan her açıklamanın ardında bir motivasyon, bir hedef yatmaktadır. AK Parti Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Ali Sait Adiloğlu’nun Nilüfer Belediyesi ile ilgili açıklamaları, tam da bu bağlamda ele alınmalıdır.
Ancak ortaya atılan iddiaların dayanaklarının eksikliği, bu tür açıklamaların halkın gerçek sorunlarına çözüm getirmekten çok siyasi bir polemik yaratma amacında olup olmadığını sorgulatıyor.
Bu tartışma;
Halkın çıkarlarına hizmet eden bir belediyecilik anlayışından uzaklaşarak sadece siyasi bir çatışmaya dönüşme riski taşıyor.
Dahası asıl konuları gündemden gizlemenin de bir anlamda yolunu açıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e yönelik ithamları somut dayanaklardan yoksun olduğunda, bu tür açıklamalar yalnızca siyasi polemik yaratmakla kalıyor, başka bir anlam ifade etmiyor.
Burada esas sormamız gereken soru şu: Bu tür çıkışlar kimin işine yarıyor?
Belediyecilik faaliyetleri vatandaşın çıkarlarına ne kadar hizmet ediyor?
Bu sorular, bir bakıma hem siyasi aktörlerin niyetini hem de bu polemiklerin arkasında yatan asıl motivasyonu anlamamız için kritik.
Bütçe, bir kentin gelişimi için en önemli araçlardan biri.
Bütçenin nasıl kullanıldığı, hangi kaynakların kimler tarafından sağlandığı ve bu kaynakların nerede değerlendirileceği konusunda şeffaf olmak büyük önem taşıyor.
Şeffaflık, belediyeciliğin temel ilkelerinden biri olmalıdır.
Nilüfer gibi hızla büyüyen, yatırımcıların gözdesi haline gelen bir bölgede, büyük mali kaynakların ne şekilde harcanacağından önce, bu kaynakların nereden geleceği daha fazla sorgulanmalıdır.
500 milyon liranın kaynağı, gelecekte yapılacak hizmetlerin niteliği kadar önemlidir ve bu noktada şeffaflık, sadece bir zorunluluk değil, bir sorumluluktur.
Bugün Ali Sait Adiloğlu’nun muhalif bir tavır sergileyerek başlattığı tartışma, siyasette görünür olma çabası olarak değerlendiriliyor.
Keza, konu geçiştirilmeye müsait başka bir konuyla bağlandığında amacından saparak bir perdelemeye de neden oluyor.
Ve;
Bu tür hamleler, halkın gerçek sorunlarını gölgede bırakma riski taşıyor.
Bu nedenle siyasetçilerin her adımda, “Dersini iyi çalışmış” bir şekilde toplantılara katılmaları, yalnızca siyasi rakiplerine değil, vatandaşlara da hesap verme zorunluluğu taşıdıklarını unutmamaları gerekiyor.
Eğer şeffaflık ilkesine sadık kalınmazsa, yapılan bu tür bağışların ardındaki motivasyonlar ve gelecekte yaratabileceği etkiler konusunda şüpheler oluşması kaçınılmazdır.
Velhasıl, bu tartışmalar sadece siyasi gündemi meşgul etmekle kalmamalı, aynı zamanda halkın çıkarlarına hizmet edecek somut adımlar atılmalıdır.
Şimdi soralım; Adiloğlu üzerinden 2 milyar liralık bütçeye sorgulamadan oy veren AK Parti ve muhalefete: İlçe meclisi komisyonundan oy birliği, ilçe belediye meclisinden oy birliği, Büyükşehir Plan Bütçe’den oy birliği ve meclisten oy birliği ile geçti bütçe.
Sorgulamanızı engelleyen bir durum mu var?
Konu Nilüfer olunca neden sessizliğe bürünüyorsunuz?
Halkın ve kamunun hukukunu koruma göreviniz yok mu?
Kaynağı belli olmayan büyük bir gelir belediyeye kaynak olurken, gereken müdahaleyi yapmaktan neden imtina ediyorsunuz?
Bursa kamuoyu cevap bekliyor hem CHP’den hem de AK Parti-MHP ittifakından!