Üniversite tercihleri yapacak adaylar dikkat: Tıp Fakültesi garanti meslek değil

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Genelde meslek garantisi en yüksek bölümün tıp fakültesi olduğunu fakat bunun gerçeği pek de yansıtmadığını, dolayısıyla da programdaki eğitim sistemini buna nazaran düzenlediklerini belirten Prof. Dr. Uğur Gönüllü, “Öğrenciler bu bölümden mezun olduklarında çabucak iş garantisi olduğunu düşünüyor. Bu mevzuda da büsbütün haklı olduklarını söyleyemem” dedi.

Merakla beklenen 2020 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) tercih süreci 6 Ağustos itibariyle başladı. 14 Ağustos tarihinde sona erecek olan YKS tercih sonuçları, en geç 31 Ağustos tarihine kadar erişime açılmış olacak.

Tercih sürecindeki öğrencilere önerilerde bulunan Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Gönüllü, “Öğrenciler bu bölümden mezun olduklarında çabucak iş garantisi olduğunu düşünüyor. Bu hususta da büsbütün haklı olduklarını söyleyemem. Zira şöyle; Sağlık Bakanlığı verilerine nazaran 2023 yılında ülkemizin pratisyen tabip muhtaçlığı kalmayacak. Uzman muhtaçlığı devam edecek fakat pratisyen doktorlar için o baht pek kalmayacak. Dolayısıyla pratisyen kalırlarsa hepsinin iş bulma bahtı sanıldığı kadar yüksek değil. Fakat tabi ki uzmanlık alanına girenler işlerine devam edecekler. Pekala o zaman ne yapmamız gerekiyor? Bizim pratisyen olan doktorlar için de değişik bir yelpaze hazırlamamız gerekiyor. Değişik farklı branşlar bulmamız gerekiyor. Hekimlik ya da hekimlikle birlikte kazandıkları başka donanımları uygulayabilsinler diye. O nedenle biz eğitim sistemimizi esasen ona nazaran planladık. Bütün öğrencilerimize yalnızca mesleği, “hekimliği” öğretmiyoruz. Onun yanında farklı bilim kısımlarında da sertifika seviyesinde eğitimler vermeyi planlıyoruz. Bizim Fakülte olarak bu sene 2. yılımız. Geçen yıl ilk öğrencilerimizi almıştık. Bu yıl tekrar 1. sınıf öğrencilerimizi alacağız. En yüksek sınıfımız 2. sınıf. Dolayısıyla bizim bu türlü bir planımız var ve mevcut programla öğrencilerimiz mezun olduklarında zati doktor olacaklar. Bu bilinen bir gerçek. Fakat bunun yanı sıra mesela Hukuk alanı ile ilgili bir ekip donanımlar kazanacaklar. Ya da yazılım mühendisliği alanı ile ilgili bir grup donanımlar kazanacaklar. Sigortacılık, sağlık yönetimi üzere farklı branşlardan kazanımları olacak. Pekala bu durum onların ne işine yarayacak? Şayet ihtisas yapamayacak olurlarsa, en azından sağlık bölümünün başka alanlarında iş bulabilecekler, biliyorsunuz artık tıp hukuku diye bir alan gelişti, burada sağlıkta yapılan yanılgılar ile hukuk bir ortaya getiriliyor. Oralarda danışman olacaklar. Ya da bir sigorta dalında, sağlık sigortaları ile ilgili danışman olacaklar. Ya da kimya bölümünde, ilaç kesiminde tıp ile ilgili uzman olarak yer alacaklar. Gibisi birçok şeyi artırabiliriz. Burası bir yerleşke üniversitesi olduğu için bu stil farklı donanımları çok kolay kazanabilirler. Bunları seçmeli dersler ile kendi mesleksel derslerine çok fazla yük bindirmeden bu donanımları da öğrencilerimize kazandıracağız. Bu mezun olduklarında sahiden çok önemli bir avantaj olacak” biçiminde konuştu.

“Tıpta şuan her ne kadar korona virüs sebebi ile yüz yüze eğitim olmasa da usta çırak ilişkisi çok önemlidir”

Tıp Fakültesi öğrencilerinin mezun olduktan sonra Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ile uzmanlık eğitimine başladıklarını hatırlatan Prof. Dr. Uğur Gönüllü, “TUS bütün mezunları içine alabilecek büyüklükte bir sınav değil. Zira takımlar sonlu. Fakat biz her sene aşağı üst 16 -17 bin tane tabip mezun veriyoruz. Dolayısıyla uzmanlık için 16 -17 bin tane takım bulmamız mümkün değil. O yüzden biz öğrencilerimizi beli Türkiye’de değil de dünyanın rastgele bir köşesinde hekimlik yapmaya özendiriyoruz. Bunu nasıl yapıyoruz? Bizim eğitim dilimiz İngilizce. İngilizce olduğu için de rahatlıkla iletişim kurabiliyorlar. Zira şuanda yeryüzünde en geçerli olan dil ne yazık ki Türkçe değil İngilizce. O yüzden de bu durum onlara çok büyük bir avantaj sağlıyor. İkincisi yeniden biz eğitim programımızı hazırlarken öğrencilerimizi, hem Türkiye’de yapılan TUS sınavına hazırlıyoruz hem de yurt dışında hekimliklerinin geçerliliğini onaylayacak sınavlara hazırlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla her iki açıdan da bahtları olacak öğrencilerimizin. Bunlar avantaj olacak. Öğrenci sayımız da çok fazla değil bu da çok önemli bir avantaj. Zira Tıpta şuan her ne kadar korona virüs sebebi ile yüz yüze eğitim olmasa da usta çırak ilişkisi çok önemlidir. Yani siz nasıl iğne yapılacağını kitaplardan okuyabilirsiniz, internetten görüntülerini izleyebilirsiniz lakin yapmadığınız sürece öğrenemezsiniz. Halbuki bunu birinin size yaptırması gerekiyor. Yani usta çırak ilişkisi işin içerisine giriyor. Dolayısıyla öğrenci sayınız ne kadar az olur ise onlarla o kadar çok ilgilenebilirsiniz. Biliyorsunuz bizim ülkemizde bilhassa tıp fakültelerinde öğrenci sayıları çok yüksek. Bu sebeple herkesle birebir ilgilenebilmek birebir eğitim verebilmek çok güç. Bu hususta da biz çok önemli bir avantaja sahibiz, öğrenci sayımız 60 – 70 ile hudutlu olduğu için” diye konuştu.

Hekimlik mesleğinin çok özverili bir meslek olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gönüllü, bu mesleği tercih edecek öğrencilerin nitekim severek isteyerek seçmesi gerektiğini söyledi. Ayrıyeten hekimlik mesleğinin gecesi gündüzü olmayan bir meslek olduğuna da değinen Gönüllü, tıp fakültesi öğrencilerinin başka fakülte öğrencilerine nazaran çok daha ağır çalışmak ve bir bedel ödemek zorunda olduklarını aktardı. Bununla birlikte bir insanı acısından kurtarmanın yahut ölüm ile savaşına takviye olmanın çok hoş bir his olduğunu bu şekilde bir mükafat alacaklarını da hatırlatan Gönüllü, tıp fakültesi okumak isteyen öğrencilerin kesinlikle bunları göz önünde bulundurarak tercih yapması gerektiğini belirtti.