Her gün etrafımızdaki insanların yüzlerinde farklı ifadeler görüyoruz. Kimisi gülüyor, kimisi dalgın, kimisi ise somurtuyor. Ancak yüzlerindeki bu ifadelerin ardında yatan hikâyeleri gerçekten anlayabiliyor muyuz?
Psikolojik sorunlar, fiziksel bir yara gibi görünmez. Bir kişinin kolunun alçıda olduğunu görürseniz, ona yardım etmek istersiniz. Ancak aynı kişi kaygıyla boğuşuyorsa ya da depresyonun karanlığında kaybolmuşsa, bu durumu fark etmek çoğu zaman mümkün olmaz.
Peki, görünmeyeni nasıl göreceğiz?
Toplum olarak en büyük eksikliklerimizden biri, psikolojik sorunlara yaklaşımımız. “Aman canım, herkesin derdi var,” diyerek geçiştiriyoruz. Depresyon, kaygı bozukluğu, panik atak gibi sorunlar, çoğu zaman “zayıflık” ya da “abartı” olarak görülüyor.
Oysa ki, bu sorunlar da tıpkı grip gibi tedavi edilmesi gereken sağlık problemleridir.
Bu damgalama, insanların yardım arayışını engelliyor. Oysa psikolojik destek almak, bir uzmana danışmak cesaret gerektiren bir adımdır. Destek istemek, zayıflık değil gücün bir göstergesidir.
Pandemiyle birlikte hayatlarımız köklü değişikliklere uğradı. İzolasyon, belirsizlik ve sosyal bağların zayıflaması, birçok kişinin psikolojik sorunlarını tetikledi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre, depresyon ve kaygı bozukluklarında ciddi bir artış yaşandı.
Bu sorunlar sadece bireyleri değil, aileleri, işyerlerini ve toplumun genel yapısını da etkiliyor. Psikolojik sağlık, bir domino taşı gibi; bir bireyin düşmesi, çevresindeki diğer taşları da etkiliyor.
Peki ne yapabiliriz?
- Empati kurun. İnsanların duygularını küçümsemek yerine, onların hislerini anlamaya çalışın. “Seni anlıyorum” demek bile çok şey ifade edebilir.
- Destekleyin. Bir kişinin psikolojik destek alması gerektiğini düşünüyorsanız, onu teşvik edin.
- Kendinize iyi bakın. Unutmayın, başkalarına destek olabilmek için önce kendinizi güçlendirmeniz gerekir. Sağlıklı bir zihin için uyku, düzenli beslenme ve fiziksel aktivite önemlidir.
Psikolojik sağlık, bir toplumun aynasıdır. Eğer bireyler sağlıklıysa, toplum da sağlıklı olur. Bu yüzden, görünmeyeni görmek için gözlerimizi ve kalplerimizi açalım.
Çünkü en büyük yardım, bazen yalnızca bir “seni anlıyorum” cümlesinde saklıdır.