’’Diz ağrılarını göz gerisi etmeyin’’

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Diz ağrılarına dikkat çeken Doç. Dr. Ahmet İnanır, diz ağrısının göz arkası edilmemesi gerektiğini vurguladı. Dr. İnanır, mevzu hakkında açıklamalarda bulundu.

Dizde yahut diz kapağında meydana gelen ağrı yaşa, genetik yatkınlığa, cinsiyete, ömür stiline göre değişkenlik gösteren ve çok yaygın görülen bir şikayettir. Birtakım hastalıklar, alışkanlıklar ve meslekler de diz ağrısına neden olabilir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Ahmet İnanır, mevzu hakkında önemli bilgiler verdi.

Diz ekleminin içindeki yüzeyler kıkırdak doku ile döşeli olduğunu belirten Dr. Ahmet İnanır, ’’Ayrı bir koruyucu(süspansiyon aracı) yastıkçık olarak dize binen yükün tüm eklem yüzeyine dağılmasını sağlayan, darbeleri emen, eklemin sabit kalmasını sağlayan amortisör görevi gören çok önemli bir yapı olarak menisküsler yerleşmiş durumdadır. Bu temel yapılarda meydana gelen bozulmalar diz ağrısına temel oluşturmaktadır. Dizin sağlam durmasını sağlayan bağlardan biri olan çapraz bağların yırtıkları da diz sorunlarında ön plana çıkmaktadır. Halk ortasında dizin kıkırdağının bozulmasına da dizin eklem yüzeyini genişletici kemik çıkıntılar oluşturmasına da kireçlenme denilmektedir’’ dedi.

Diz ağrısı nedenleri

Diz ağrılarının nedenlerine değinen Dr. İnanır, ’’Diz ağrısının nedenleri ortasında travmatik yaralanma, mekanik kaynaklı sorunlar, mesleksel zorlanmalar, artritik durumlar olarak tasnif edilebilir. Osteoartrit (kireçlenme), menisküs yırtılması yahut bozulması, çapraz bağ yırtıkları, diz kapağı kayması, patellar tendinit(koşucu dizi), kondromalazi patella, bursit, romatoid artrit, septik artrit, Gut, Psödogut ve tümör nedeniyle diz ağrısı yaşanabilmektedir. Ayrıyeten kilolu olmak dizde hem kıkırdak dejenerasyonuna neden olan hem de menisküs yırtılma riskini arttıran en önemli etkenlerden biridir’’ halinde konuştu.

Belirtileri ve en sık kimlerde görülür?

Dr. İnanır, kelamlarına şöyle devam etti: ’’Diz ağrısının yeri ve şiddeti, buna sebep olan sorunun nedenine bağlı olarak değişebilir. Diz ağrısına eşlik eden belirti ve semptomlar ortasında şişme, sertlik, kızarıklık, yanma hissi, dengesizlik, zayıflık, çatırtı, çıtırtı sesi, kilitlenme, boşalma hissi, dizi gerçek tutamama yahut bükememe, dizin dışa gerçek bombeleşmesi görülebilir. En sık kadınlarda görülüyor olsa da erkekleri de sıklıkla etkilemektedir. İleri yaşlarda diz ile ilgili sıklıkla kıkırdak bozulmaları ve halk ortasında kireçlenme diye isimlendirilen durum görülüyor. Gençlerde ve bilhassa atletlerde en sık karşılaşılan problemlerin başında menisküs ve çapraz bağ yaralanmaları geliyor. Çocuklarda bilhassa büyümenin süratli olduğu 6-12 yaş ortasında görülen uzama ağrısı gelişimin olağan bir sonucu olarak değerlendiriliyor’’.

Teşhis nasıl konulduğunu açıklayan Dr. İnanır, ‘’Tanı muayene temel olmak üzere röntgen, bilgisayarlı tomografi, ultrason, manyetik rezonans görüntüleme, artroskopi ve diz sıvısı incelemesi ile konulabilir’’ tabirlerini kullandı.

Diz ağrısı tedavisi nasıl yapılır?

Tedavinin nasıl yapıldığına değinen Dr. İnanır, ’’Tedavi başarısı, diz ağrısına sebep olan hastalığın kaynağını yanlışsız tespit etmeye ve saptanan bu hastalığı en hakikat yöntem ile ortadan kaldırma teşebbüsüne bağlıdır. Fizik tedavi ve diz idmanları, hyaluronik asit, glukozamin, kollajen, PRP, CGF-CD34 (kemik iliği ve periferik kandan), karın yağından kök hücre uygulamaları ön planda düşünülmesi gereken yöntemlerdir. Proloterapi, Osteopatik Manuel Terapi, Nöralterapi, Kupa Terapi, Hirudoterapi, Apiterapi, Kuru İğne Tedavisi, Kinezyolojik bantlama tedavisi de tedavi planına dahil edilmelidir. Geri dönüşsüz süreçler olan ameliyat prosedürlerini ise koservatif yöntemler ile sonuç alınamayan durumlarda düşünmek gerekir. Bilhassa menisküs lezyonları için genel olarak bir küme bilim adamı menisküs ameliyat edilmez ise kireçlenmeye yol açar derken bir kısım bilim adamları ise menisküs ameliyat ile alınır ise kireçlenme gelişir görüşündedirler. Bizim görüşümüz de menisküsün korunması ve tedavi edilmesi yönündedir’’ diye konuştu.

Dr. İnanır, kelamlarını şöyle tamamladı: ’’Ağrının kesilmesi hastalığın iyileşmesi manasına gelmemektedir. Birçok yöntemle ağrı kesilebilir fakat amaç ağrıyı kesmek değil altta yatan nedeni tedavi etmek olmalıdır. Altta yatan hastalık tedavi edildiğinde ağrı aslında ortadan kalkacaktır.İlaç, ameliyat ya da fizik tedaviden önce ömür şekli ve mesleksel yine düzenleme yapılmalıdır. Çok yüklenmenin ekleme verdiği hasarı önlemek gayesiyle kilo verilmesi hayati önem taşımaktadır. Antrenman bir ilaç olarak kabul edilmeli ve katiyen ihmal edilmemelidir’’.