DOLAR

32,5253$% 0.26

EURO

34,8625% 0.21

GRAM ALTIN

2.442,61%0,19

ÇEYREK ALTIN

4.048,00%0,02

TAM ALTIN

16.168,00%0,01

BİST100

9.915,62%2,05

BİTCOİN

฿%

LİTECOİN

Ł%

ETHEREUM

Ξ%

RİPPLE

%

a

Çalışanların göreve sürekli hazır olması bekleniyor

https://haberyum.com/wp-content/uploads/2023/08/masal-bahçe.png https://haberyum.com/wp-content/uploads/2023/10/134X550.jpg

Dijitalleşmenin hayatlarımızdaki hızlı gelişimi ve tüm iletişim biçimlerimizi yönlendirmesi ile birlikte, iş hayatında olumlu etkileri dışında olumsuz yansımaları da görülüyor. Mesai saatleri dışında da kolay ulaşılabilir olmanın çalışanlar üzerinde sürekli erişilebilir olma baskısı oluşturduğunu belirten Öğr. Gör. Nazlı Yüceol, “Çalışanların göreve sürekli hazır olması bekleniyor” dedi.

Teknolojinin ve iletişim araçlarının gelişmesi ile birlikte, çalışanların iletişim kurma ve iş yapma biçimleri değişime uğradı. Akıllı telefon, bilgisayar vb. gibi dijital araçların iş hayatındaki yoğun kullanımına bağlı olarak erişimin kolaylaşması, yöneticilerin çalışma saatleri dışında da çalışana ulaşmak istemesine neden oluyor. Birçok işletme ve kurum için, yüksek hızlı toplumun ortaya çıkması ve Covid-19 pandemisi gibi dış çevrede meydana gelen değişimlerin iş yaşamında “göreve sürekli hazır olmak” gibi bir normu da beraberinde getirdiğini belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Nazlı Yüceol, uzun çalışma saatleri ve mesai sonrasında ulaşılabilir olma durumunun; çalışanın fiziksel ve zihinsel sağlığını tehlikeye sokabileceğini, uyku bozukluğu, kaygı durumu, tükenmişlik sendromu ve yetememe duygusunun ortaya çıkmasına neden olabileceğini ifade etti.

İş ve kişisel yaşam arasındaki çatışma hayat kalitesini düşürüyor

Çalışanların sürekli göreve hazır olması beklentisi, dijital araç kullanımına bağlı olarak mesai saatleri dışında da çalışana ulaşılabiliyor olması, iş ve özel yaşam arasındaki sınırları bulanıklaştırdı. Bu noktada, “Ulaşılamama Hakkı” ve “Bulanıklaşan Çalışma Saatleri” gibi kavramlar üzerinde hem uygulamacıların hem de akademisyenlerin çalışmalar yürüttüğünü belirten Öğr. Gör. Nazlı Yüceol, “Ulaşılamama hakkı, özellikle Covid-19 pandemisiyle birlikte gündeme tekrar geldi. Pandemiye bağlı olarak daha yoğun kullanılan evden-uzaktan çalışmanın yaygınlaşması, çalışanların iş ve kişisel yaşamları arasındaki sınırları bulanıklaştırdı. Çalışanın iş yaşamını, kişisel yaşam alanına taşıdığında mutsuz olmaya başladığı, ikisi arasındaki çatışmayla yaşam kalitesinin düştüğü görülüyor ” dedi.

“Ulaşılamama hakkı, çalışana mesai dışında iletişimi kesebilme hakkı tanıyor”

Fransa 2016 yılında Ulaşılamama Hakkı Yasasına sahip olurken, 2021 EUROFOUND raporuna göre; Belçika, Fransa, İtalya ve İspanya’nın Ulaşılamama Hakkı mevzuatı bulunuyor. Ulaşılamama hakkı ile dinlenme sürelerinin etkin kullanılabilmesi ve iş görenlerin fiilen çalışmayarak sağlığının korunması, iş yaşamıyla kişisel yaşam arasındaki çatışmanın önlenmesi amaçlanıyor. Her an göreve hazır olma, dijitale bağımlılık, yüksek hızlı toplum ve çalışan refahı gibi durumların oluşturduğu olumsuzlukların önüne geçmek için ulaşılamama hakkının son derece önemli olduğunu ifade eden YÜCEOL, “Türkiye’de ulaşılamama hakkı yasal olarak bulunmamakta. Türkiye’de işçinin Dinlenme Hakkı Anayasa’nın 50. Maddesiyle düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, ‘Dinlenmek Çalışanların Hakkıdır’ ancak Ulaşılamama Hakkı ile Dinlenme Hakkı birbirinden farklı durumları ifade ediyor. Dinlenme Hakkının sınırları, Ulaşılamama Hakkına göre net bir biçimde belirlenmiş değil. Bu durum, çalışanların mesai dışında da ulaşılabilir olmasına neden olabiliyor. Ulaşılamama Hakkı, çalışana herhangi bir yaptırımla karşılaşma kaygısı bulunmaksızın mesai dışında iletişimi kesebilme hakkı tanıyor. Bu durum da, çalışan ve işveren açısından farkındalığın oluşturulması, çalışan refahını artırmak adına fayda sağlayacaktır. Tam da bu noktadan hareketle Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından desteklenen bir proje kapsamında Prof. Dr. Esin Can ve Arş. Gör. Dr. Ayşe Merve Urfa ile birlikte araştırmacı olarak bulunduğum ekiple, ‘Ulaşılamama Hakkı Algısı’ üzerinde bir ölçek geliştirme çalışması yürütmekteyiz. Geleceğin iş dünyası için daha kısa mesai saatleri, haftalık 4 günlük çalışma günü düzenlemelerinin tartışıldığı, esnek çalışma ve uzaktan çalışma gibi çalışma sistemlerinin daha yoğun kullanıldığı iş dünyası için ‘Ulaşılmama Hakkı’ üzerine daha fazla çalışma yapılması gereken son derece önemli bir konudur ” dedi.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Türk bilim insanı gençlere ilham olacak