Schulz, AA muhabirine, iki ülke ortasındaki ticaret hacminin geçmiş yılları rekorlarla kapattığını ve rekor beklentilerinin devam ettiğini söyledi.
Türk-Alman ticari münasebetlerinin çok çeşitli alanlarda ve hayli kapsamlı olduğuna işaret eden Schulz, esaslı geçmişi olan iki ülke ilgisinin birebir vakitte son derece istikrarlı ilerlediğini aktardı.
TÜRKİYE ÜÇÜNCÜ SIRADA
Schulz, Almanya’nın ihracat yaptığı en büyük ve en kıymetli ülkelerden birinin Türkiye olduğunu kaydederek, şöyle konuştu:
“Almanya birebir vakitte Türkiye’nin ihracat yaptığı en değerli, en büyük ülke ve Türkiye’nin ithalat yaptığı ülkeler ortasında da Rusya ve Çin Halk Cumhuriyetinden sonra üçüncü sırada yer alıyor. Buna karşın biz bağlarımızın bu alanda daha da ağırlaşmasını, daha da gelişmesini istiyoruz. Hem ticaret alanında hem yatırımlar alanında. Güç kesimi hakikaten ikili bağlantılarımızda çok değerli bir yer teşkil ediyor. Türkiye’de 8 bini aşkın Alman şirketi yatırım yapmış ve hala faaliyet gösteriyor. Bu şirketler içinde güç bölümünde çalışan çok sayıda şirket var.”
“BAKAN BAYRAKTAR’IN YATIRIM DAVETİ OLUMLU KARŞILANDI”
Schulz, Almanya İktisat ve İklim Muhafaza Bakanı Robert Habeck’in geçen yıl ekimde beraberinde güç bölümünün temsilcileri ile Türkiye’yi ziyaret ettiğini anımsattı.
Enerji ve Natürel Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın da Ankara’da gerçekleştirilen 5. Türk-Alman Güç Forumu’nda Alman yatırımcıları Türkiye’ye davet etmesinin Alman heyetinde memnuniyetle karşılandığını söz eden Schulz, şöyle devam etti:
“Birkaç yıldır Türk-Alman güç forumu ülkelerimizde gerçekleştiriliyor. Foruma güç dalından kamu ve özel bölüm temsilcileri katılarak işbirliği imkanları üzerinde görüşmeler yapıyor. Bu forumun son derece yapan ve verimli bir forum olarak çalıştığını vurgulayabilirim. Türkiye’nin yenilenebilir güç ve yeşil güç dönüşümünde kıymetli gayeleri var. Türkiye’de yenilenebilir güç kaynakları ve tedarik zinciri alanlarında kıymetli yatırım imkanları da var. Bunun dışında iklim değişikliği ile uğraş, endüstrinin karbonsuzlaşması, yeşil güç dönüşümü hususlarında çok ağır işbirliği alanları ve imkanları mevcut.”
“TÜRKİYE, POZİSYON VE POTANSİYEL AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ”
Büyükelçi Schulz, Türkiye’de bulunan Alman şirketlerin buradaki operasyonlarından çok mutlu olduklarını bildiklerini belirterek , “Çok olumlu tecrübeler edindiklerini biliyoruz. Ama yeni yatırımcıları çekmek farklı bir bahis. Kimi şirketlerin Türkiye’de yatırım yapmaktan çekindiklerini de biliyoruz. Yatırım şartlarının cazip olması gerekiyor. Bu şartların ortasında yasal teminatlar, planlama güvenliği yani uzun vadeli plan yapabilmeleri ve finansman konusunda kolaylıklar olmalı. Bunlar bekledikleri olumlu çerçeve şartları.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin yeni üretim merkezi ve tedarik zinciri oluşturma noktasında Avrupa’ya yakın olmasının büyük bir avantaj olduğunu lisana getiren Schulz, şirketlerin Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı sonrası sağlam piyasa arayışına girdiklerini, Türkiye’nin de coğrafik pozisyonu ve potansiyeli açısından kıymetli bir ülke olduğunu vurguladı.
Schulz, şöyle devam etti:
“Ben mutlaka Türkiye’nin bu hususta değerli bir pozisyonda olduğunu düşünüyorum. Hem Kovid-19 salgını açısından hem de savaş açısından şirketler daha sağlam piyasalara yönelmek zorunda hissettiler kendilerini. Piyasalar açısından ellerindeki imkanları çeşitlendirmeye yanlışsız yöneldiler. Olağan ki Türkiye de bu açıdan kıymetli bir pozisyonda zira coğrafik olarak yakın, kültürel olarak yakın ve tıpkı vakitte iki ülke birbirini âlâ tanıyor. Yani birbirine yabancı değil. Zaten Türkiye’de örneğin güneş panelleri üretimi alanında çok değerli şirketler var. Kapsamlı bir üretim yapılıyor. Almanya Kovid-19 salgını öncesinde de ve Ukrayna’daki savaş öncesinde de zati yenilenebilir güç konusunda çok ağır bir çalışma içindeydi. Artık bu daha da ağırlaşacak. Türkiye’nin bu noktada kesinlikle kıymetli bir rolü olacaktır.”
Schulz, güç piyasalarında stratejik olarak kıymeti artan bir mevzu olan hidrojenin geliştirilmesi tarafında Türkiye ve Almanya’nın değerli adımlar attığını tabir etti.
Yakın devirde hidrojen ile ilgili iki ülkenin mutabakat zaptı imzaladığını, kimi şirketlerin Türkiye’de hidrojene ait ortak bir yatırım gerçekleştirdiğini anımsatan Schulz, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Yeşil hidrojen nitekim stratejik açıdan gelecek vadeden çok kıymetli bir mevzu. Almanya’da endüstride kullanılan bir kaynak. Ancak gelecek için çok değerli gelişmeler vadeden bir kaynak. Şuurlu olarak endüstride kullanılırsa çok yararı ve avantajı olacak bir kaynak. Almanya olağan ki hidrojen üretebilir. Lakin muhtaçlığını karşılayacak kadar üretemez zira gelecekte hidrojene ölçü olarak çok büyük bir gereksinim olacak. Türkiye’de de büyük ölçüde hidrojen üretiminin şartlarının olduğunu düşünüyoruz. Biz bu alanda Türkiye ile işbirliği içinde olmaktan büyük memnuniyet duyarız zira yenilenebilir güç konusunda daha evvel de söylediğimiz üzere işbirliğimizde olumlu gelişmeler var.”
Schulz, kelam konusu mutabakat zaptının kimi ögelerinin şimdiden uygulandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Örneğin bir vazife gücü oluşturuldu, uzmanlar bir ortaya gelip şimdiden bu alanda neler yapılabileceğini görüşüyorlar. Birebir vakitte ortak yatırımlar konusunda neler yapılabilecekleri konusu irdeleniyor. Hatta bildiğim kadarıyla Türkiye’de bir ortak yatırım gerçekleşti bile. Hidrojen nitekim geleceğe yönelik stratejik bir ehemmiyete sahip. Türkiye ile Almanya hidrojenin geliştirilmesi noktasında uygun iki partner. Öte yandan ülkelerimiz bir mutabakata imza atıp iklim değişikliğiyle uğraş konusunda ortak hareket etme kararı verdiler ve sistemli olarak üst seviye görüşmelerin gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı.”
News
Ekonomi
Ekonomi
Ekonomi
Ekonomi
Ekonomi
Ekonomi
EKONOMI
EKONOMI
EKONOMI
EKONOMI