Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: Nahoş tabirleri kabul etmek mümkün değil!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kanal7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 Müellifi Mehmet Acet, bu hafta Başşehir Kulisi’nde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u ağırladı. 

Bakan Tunç’un açıklamalarından satır başları: 

6 Şubat sarsıntılarında öncelikle ağır hasarlı binalarla ilgili kanıtların toplanması gerekiyordu. Vefat eden vatandaşlarımızın otopsi, DNA ve kimlik tespitleri vardı. Bölgeye birinci etapta bin hakim ve savcı görevlendirdik. Bölgeye 984 eksper gönderildi. Enkazlar kaldırılmadan kanıtların toplanması gerekiyordu. Tüm binalardan kanıtlar toplandı. Bölgede de 538 isimli tıp çalışanı çalışmaları tamamladılar. Ayrıyeten bizim CEKUT çalışanımız var. 

Bölgede adliye konutlarının üretimleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Yeni mahkemelerin kurulması gerekiyordu. Gaziantep’te 3 tane yeni idari dava mahkemesi kurulmasını sağladık. 75 idari hakim atamasını da gerçekleştirdik. Bölgedeki hakim ve savcı sayımızı artırmış olduk. 58 yeni mahkeme kurduk. Yargı süreçlerinin aksamadan devam etmesini, oradaki inşa sürecinin aksamaması manasında değerli önlemler aldık. 

Bölgede yıkım kararlarına karşı açılan davalar oldu. Bu manada süreci hızlandırmak gerekiyordu. 750 günde tamamlanması gereken süreyi 175 güne indirdik. Ekspere verilecek süreci düzenledik. Binalarda yapılacak keşiflerin uzamaması ismine da çalışmalar yaptık. 

Binayla ilgili ağır hasarlı ve yıkım kararı verilmiş, vatandaş benim binam hasarsız diyor ve yıkılmasını istemiyor. Bu üslup bahislerde 54 bin 154 dava açıldı. 24 bini 354 davada karar verildi. 5 bine yakın binanın tespitinin yanlış yapıldığı da tespit edildi. Birinci günlerde süratli bir çalışma gerekiyordu. Hasar tespiti yapılmış ancak hasarlı değil ya da tam aykırısı. 

Diğer yandan ceza soruşturmaları var. Kusuru olanlarla ilgili başlatılan davalar var. Bugüne kadar 6 Şubat sarsıntılarında 2 bin 825 kişi hakkında isimli süreç başlatıldı. Şu anda 267 tutuklu var. 984 kişi hakkında isimli denetim önlemi var. Bunların ortasında müteahhitler var, yapı sorumluları var. 

Kusur durumunu tespit edenler akademisyenler sayfalarca uzman raporu hazırlıyorlar. Her ilin farklı bir üniversite ile mutabakatı var. Önümüzdeki süreçte raporlar tamamlandığında ceza davalarına geçilmiş olacak. Sarsıntı bölgesinde bilhassa yargı süreçlerinin kentlerimizin inşa faaliyetlerini aksatmamak için yargı görevlilerimiz fedakarca çalışıyorlar. 

Deprem sırasında o konteynerlarda misyon yapan hakim ve savcılara teşekkür ediyorum. CEKUT’a da bir sefer daha teşekkür ediyoruz. Sarsıntıda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir defa daha Allah’tan rahmet diliyorum. 

BEKİR BOZDAĞ’A ANAYASA KİTAPÇIĞININ FIRLATILMASI
 

Bu imgeler TBMM’ye yakışmayan manzaralar. Mahkemece verilen bir kesin karar okunuyor. Meclis’te divan tarafından okunur zira katılaşmış bir mahkeme kararıdır. Hal böyleyken Meclis Liderimize yönelik bu türlü bir tavır hakikat değil. Bekir Bozdağ’a yönelik o yakışıksız sözleri kabul etmek de mümkün değil. Sayın Bozdağ üzere 15 Temmuz gecesinde Meclis kürsüsünde “Ne yaparsanız yapın, biz buradayız” diyen birisine o berbat kelamları söyleyen şahısları o nahoş sözlerle bırakmak lazım. 

CAN ATALAY KARARI
 

Yargıtay’da görülürken bu dava Can Atalay, Hatay’dan milletvekili seçildi. Şimdi karar katılaşmadığı için milletvekili seçildi. Seçildikten sonra davası Yargıtay’da devam ettiği için Meclis’te yemin etmesi mümkün olmadı. Kesin kararı Meclis’e Yargıtay gönderdi.

AYM’nin burada verdiği karar 14. hususun yorumlanmasından kaynaklanıyor. Yargıtay’da şöyle diyor, kanunla belirlenmiş mi bakalım diyor. Terörle uğraş kanununda da terör hataları tanımlanmış. 

Seçimden evvel işlenmiş olan bir terör cürmüyle ilgili yargılaması devam eden bir kişi, aday gösterildiğinde dokunulmazlık kazansın mı kazanmasın mı? AYM, bu kanun bizim için kâfi değil diyor. 

Bu ihtilafları çözmek gerekir. Meclis adım atmazsa bu tıp tartışmalar bugün Can Atalay ile gerçekleşir yarın öteki bir isimle gerçekleşir. 

AYM’ye yapılan ferdi müracaat sorunu Anayasa değişikliği ile çözülebilir. 

YARGI BAĞIMSIZLIĞINA GELEN ELEŞTİRİLER
 

27 Mayıs’ta Türk yargısının nerede durduğunu hatırlayalım. O gün mahkeme darbe mağdurlarını yargıladı, siyasetçileri zindanlara tıktı. 12 Eylül’de de mahkeme darbecilerin yanında durdu. 28 Şubat’ta tekrar darbecilerin karşısında el pençe divan duran mahkeme vardı. 15 Temmuz’da Yargı mensupları mahkemelere koştular. Soruşturma başlattılar, süratli bir halde gözaltıları yaptılar. Darbecilerden hesap sordular. Darbe mağdurlarının hakkını savundular. Aslında hazmedilemeyen de budur. 

KAYNAK: HABER7