Bursa Nilüfer Çayı’nın Ekosistemi ve Sanayi Atıklarının Etkisi

Nilüfer Çayı ve Bursa’nın Ekolojik Dengeyi Koruma Mücadelesi
Bursa’nın gözde doğal güzelliklerinden biri olan Nilüfer Çayı, sadece bölge için değil, tüm ekosistem ve halk sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı İsmail Hakkı Kavurmacı, özellikle yaz aylarında su seviyesinin dramatik biçimde düştüğü bu kaynakta, ne yazık ki sanayileşmenin olumsuz etkilerinin belirgin şekilde görüldüğünü vurgulamaktadır. Debi kayıplarına rağmen akan suyun, artık doğal değil, sanayi tesislerinin kontrolsüz atıkları ve kirli deşarjlarıyla beslenmekte olduğunu ifade ediyor.
Nilüfer Çayı’ndaki Atıkların Doğal Dengeyi Bozması
Başkan Kavurmacı, Nilüfer Çayı’na bırakılan atıkların sadece arıtılmış sularla sınırlı kalmadığını, bazı sanayi kuruluşlarının hiçbir arıtma işlemi uygulamadan doğrudan çaya atık deşarj ettiğine dikkat çekiyor. Bu durumun ekosistem üzerinde ciddi tehditler oluşturduğunu ve halk sağlığını riske attığını belirtiyor. Aynı zamanda, bu kirliliğin tarımsal sulama amacıyla kullanılan suyun kalitesini de olumsuz etkilediğine işaret ediyor.
Tarımsal Üretim ve Sağlık Riskleri
Nilüfer Çayı’ndan alınan suyun, Bursa’nın kuzey kesimlerindeki tarla ve meyve bahçelerinde sulama için kullanıldığını anlatan Kavurmacı, bu suyun artık doğal bir kaynak olmaktan çok, sanayi atıklarının taşıyıcısı haline geldiğini vurguluyor. Bu durumun, üretilen tarımsal ürünlerin kalitesini ve toplum sağlığını ciddi anlamda tehdit ettiğine dikkat çekiyor.
Marmara Denizi’ne Kadar Uzanan Kirlilik ve Müsilaj
Başkan Kavurmacı, Nilüfer Çayı’ndan Marmara Denizi’ne taşınan kirli suların, deniz ekosistemine verdiği zararın göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Özellikle son yıllarda artış gösteren müsilaj oluşumunun temel nedenlerinden birinin de bu kirli akışlar olduğunu vurgulayarak, deniz yaşamını korumak adına önleyici tedbirlerin alınması gerektiğinin altını çiziyor.
Çözüm Arayışları ve Alternatif Projeler
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın önerdiği, Nilüfer Çayı’nın üzerinin kapatılması şeklindeki çözüm önerisine karşı çıkan Kavurmacı, bunun ciddi riskler taşıdığını ifade ediyor. Çayın doğal taşkın yatağı olduğunu ve aşırı yağışlar sırasında taşkına karşı alınacak önlemlerin, çayın üzerinin kapatılmasıyla imkânsız hale gelebileceğine dikkat çekiyor. Bu durumda, taşkınların kontrolsüz şekilde yaşanabileceği ve büyük felaketlerin kaçınılmaz olabileceği endişesini dile getiriyor.
Bursa Platformu’ndan Yenilikçi Çözüm Önerisi
Başkan Kavurmacı, Bursa Platformu Derneği’nin önerisiyle, çayın yanına mühendislik hesaplarıyla projelendirilmiş, üzeri kapalı bir atık su kanalının inşa edilmesini savunuyor. Bu kanalın sonunda kurulacak modern arıtma tesisleriyle, atık suların temizlenip derin deşarj yöntemiyle denize bırakılmasının, hem çevresel riskleri en aza indireceğini hem de Nilüfer Çayı’nın eski temiz ve kaynak suyu kalitesine ulaşacağını belirtiyor. Bu proje, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ortak çalışmasıyla kolaylıkla hayata geçirilebileceğine inanıyor.
Sanayici ve Çevre Dostu Üretim Destekleri
Çevre koruma çalışmalarında sanayicilere de önemli görevler düştüğünü vurgulayan Kavurmacı, sanayicilerin çevre mevzuatına uyum konusunda desteklenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Sanayisiz kalkınmanın mümkün olmadığını, ancak sürdürülebilir ve çevreyle uyumlu üretim anlayışlarının benimsenmesi gerektiğini belirtiyor. Bu bağlamda, sanayicilere yönelik teşvik ve eğitimlerin artırılması, geleceğin sürdürülebilir kalkınması için elzemdir.
Şehir ve Doğa Arasında Sevgi ve Vefa Bağları
Kavurmacı, Bursa’nın kendisini sevgiyle bağlı olduğu bir kent olarak tanımlıyor ve şehrin her bireyinin bu sevgiyle sahiplenmesi gerektiğine inanıyor. Nilüfer Çayı’nın, şehrin ruhunu ve kimliğini yansıtan bir aynası olduğunu belirten başkan, temiz ve sağlıklı bir çayın, Bursa’nın onurlu ve gururlu bir geleceğinin teminatı olacağını sözlerine ekliyor.