DünyaGündem

Yeşil Bir Dünya İçin Birlik Olalım!

“Gösteriş ve statü için olan her şey israfa, israf da küresel tehdide yol açar.”

“Tüketim harcamalarının manipülasyonu, planlı eskitme, tüketicilik karbon emisyonunu artıran başlıca nedenlerdendir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın (COP29) ülkemizde düzenlenmesi büyük bir olay ve özel bir önem taşımaktadır. Bu vesileyle halkımızı tebrik ediyorum.”
Bu sözleri “MÜSİAD Azerbaycan” Yönetim Kurulu Başkanı Reşad Cabirli dile getirdi.

Cabirli, Bakü’de düzenlenen bu son derece önemli konferansta ülkemiz ve gezegenimiz için önemli kararlar alınacağına inanıyor:
“Karbon emisyonu nedir? İklim neden değişiyor? Her şey çok basittir. Karbon emisyonu, atmosfere karbon dioksit (CO2) ve diğer sera gazlarının salınması demektir. Bu gazlar insan faaliyetleri sonucunda atmosfere salınır, ısı tutan bir tabaka oluşturur ve bunun sonucunda gezegenin sıcaklığı artar, iklim değişikliğine sebep olur.
1995 yılından bu yana bu konuda tartışmalar ve mücadeleler sürse de, artık durumun kritik bir noktaya geldiğinin, önemli kararların alınması ve uygulanmasının gerekliliğinin farkındayız.

Küresel iklim değişikliği ile mücadeleye adanan dünyanın en büyük etkinliği olarak kabul edilen COP29’un hedefleri şunlardır:
1. İklim Finansmanı bütçesinin 1 trilyon dolara çıkarılması
2. Yeni ulusal hedeflerin belirlenmesi (2035 yılı)
3. Kayıp ve zarar fonuna desteğin artırılması
4. Adaptasyon fonu ve küresel adaptasyon hedefleri, yıllık 300 milyar doları aşan finansman açığının kapatılması
5. Karbon ticareti ve uluslararası düzeyde düzenlenen karbon pazarının oluşturulması

İklim değişikliği ile mücadele için bunların yanı sıra toplumun israfçı tüketiminin önlenmesi ve yeşil bir dünya için dayanışmanın eylemde de kendini göstermesi son derece önemlidir. Dünyanın en değerli varlığı olan insan, günümüzde ihtiyacından çok daha fazla tüketmeye devam ediyor.

1870 yılında başlayan ikinci sanayi devrimi, kitlesel üretimin temelini attı. 1969’da üçüncü, 2013’te başlayan dördüncü sanayi devrimleri kitlesel üretimi hızlandırdı. Sonuç olarak aşırı israfçı tüketime yol açtı ve böylece malların arzı, tüketim talebini aştı. Ne yapılmalıydı? Talebi artırmak. Bu nedenle üreticiler, tüketim harcamalarını manipüle etmek için planlı eskitme ve reklam kullanmaya başladılar. Sonuçta israfçı tüketim toplumuna, tüketiciliğe yol açtı.

1929’da dünyada yaşanan ekonomik bunalım, klasik yönetimde insan faktörüne önem verilmemesi, değişen toplum değerleri sonucunda klasik yönetim 1930’da zirveye ulaştı ve neo-klasik yönetimin başlangıcı oldu. Neo-klasik yönetimde insan kaynakları ön plana çıktı, toplumda insanın talepleri de manipüle edilmeye başlandı. Sonuç olarak aşırı üretim başladı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise tüketicilik hızla gelişti. Günümüzde de devam eden sistemli yönetim, reklam, planlanmış eskitme, nöro-marketing vb. tüketiciliği teşvik ediyor.

Bugün ikiz (yeşil, dijital) dönüşümün, üçüz (yeşil, dijital, sosyal) dönüşümün önemini daha iyi anlamaya başlıyoruz. Evet, iklim değişikliğine neden olan karbon emisyonunun azaltılması, karbonun tutulması yönünde ciddi adımlar atılmalıdır. Aynı zamanda tüketiciliğin, manipülasyonla yaratılan kitlesel tüketim talebinin önüne geçilmelidir ki karbon ayak izi azalsın. Gösteriş ve statü için olan her şey israfa, israf da küresel tehdide yol açar. Düşünüyorum ki bu gidişle karbon ticareti pazarında ülkeler bazında uygulanacak karbon emisyonu talepleri vatandaşların tüketim taleplerine, limitlerine de dönüşecektir. “Dert yol gösterir” demiş düşünür. Belki bu dert sayesinde doğru yolu daha net göreceğiz. Eğer derdin dert olduğunun farkına varırsak tabii ki… Bizler sen ve ben gafletimizi aşıp “biz” bilinciyle hareket etmeli, yeşil bir dünya için dayanışma göstermeli, ekolojik çevremizi korumalıyız!”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu