
Sevgili okur,
Bugünkü yazıma, çok yerinde ve doğru bir tespit olarak gördüğüm Şamil Tayar’dan bir alıntıyla başlamak, sonrasında kendi yorumumu aktarmak istiyorum.
Yeni vergi sistemi hayli can sıkıcı düzenlemeler içeriyor.
Ekonomi yönetiminin ‘vergi adaleti’ olarak sunduğu bu düzenleme, neredeyse nefesi bile vergiye tabi tutuyor.
Sanki kalp ameliyatı yaparken hastanın ciğeri de sökülüyor.

Ekonomi bürokrasisinin şekillendirdiği bu vergi paketi, mecliste yeniden düzenlenmezse, hayat pahalılığı ve derin yoksulluk nedeniyle artan toplumsal huzursuzluk, zirve yapar.
Elbette bunun siyasi komplikasyonları olur.
Belli ki ekonomi bürokrasisi, masa başında oturmuş, kesip biçiyor, alıyor satıyor, t cetvelini eğip büküyor, rakamları toplayıp çıkarıyor.
Kararların odağı ‘insani’ değil ‘istatistiki’ veriler.

Eğer bu hoyratlık, seçime hayli vakit olduğu düşüncesinden kaynaklanıyorsa, uyarayım, bu gidişata 10 yıl da yetmez.
Rakamları denkleştirseniz bile ameliyat masasında bıraktığınız hastayı nasıl hayata döndüreceksiniz?
Tatil sonrası meclis gündemine getirilecek bu bürokratik vergi taslağına, siyasi elin mutlaka değmesi lazım.
Şamil Tayyar.
Ne kadar doğru tespitler değilmi.
Şimdi kendi yorumuma dönecek olursak.
Mehmet Şimşek’in yeni vergi kararları, ekonomik dengeyi sağlamak için atılmış adımlar olarak lanse ediliyor.
Ancak, bu düzenlemelerin halkın cebine yansıyan olumsuz etkileri göz ardı edilemez.
Dolaylı vergilerdeki artış, özellikle temel gıda maddeleri ve enerji gibi kalemlerde, vatandaşın günlük yaşamını doğrudan etkiliyor.
Orta ve dar gelirli aileler, bu artışlarla başa çıkmakta zorlanıyor.
Temel ihtiyaç maddelerine yapılan zamlar, alım gücünde ciddi bir düşüşe neden oluyor ve bu durum toplumsal huzursuzluk yaratıyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu vergi düzenlemelerinin kaçınılmaz olduğunu savunsa da, sosyal boyutun göz ardı edilmesi büyük bir eksikliktir.
Vergi artışlarının halk üzerindeki etkileri göz önünde bulundurulmalı ve bu tür adımlar daha adil bir şekilde planlanmalıdır.
Vergi yükünün adil dağıtılması, toplumun her kesiminin bu yükü eşit bir şekilde paylaşmasını sağlamalıdır.
Özellikle büyük şirketler ve yüksek gelir grupları üzerindeki vergi yükünün artırılması, dar ve orta gelirli vatandaşların korunması açısından önemli bir adım olmalıdır.
Mehmet Şimşek’in politikaları, ekonomik istikrarı sağlamayı amaçlıyor olabilir, ancak toplumsal adalet ve halkın refahı da en az ekonomik göstergeler kadar önemlidir.
Yapısal reformlar ve üretim ile ihracatın teşvik edilmesi, uzun vadede ekonomik büyümeyi destekleyecek adımlar arasında yer almalıdır.
Sonuç olarak, Mehmet Şimşek’in yeni vergi düzenlemeleri, vatandaşın yaşamını zorlaştıran etkiler yaratmaktadır.
Toplumun geniş kesimlerinin ihtiyaçları ve talepleri dikkate alınarak, daha dengeli ve adil politikalar oluşturulmalıdır.
Ekonomik istikrar, sadece mali dengelerle değil, halkın refahı ve sosyal adaletle de sağlanmalıdır.