Çocuklarda artan teknoloji bağımlılığı ve hareketsiz yaşamla birlikte kas gelişimlerinin de olumsuz etkilendiğini beliren Uzm. Dr. Ruhan Özer, “Karın ve sırt kaslarında zayıflık olan çocuklarda postür bozukluğu daha sık görülüyor. Özellikle kamburlukta erken önlemler alınmadığında iç organlar bile olumsuz etkilenebilir.” dedi.
Çamlıca Medipol Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ruhan Özer, günümüzde artan teknoloji bağımlılığıyla birlikte çocuklarda postür bozukluğunun ciddi boyutlara ulaştığına dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Özer, postür bozukluğunun sadece kötü görüntüden ibaret olmadığını belirterek, “Kötü duruş çocuğun şu anki ve gelecekteki sağlığını da olumsuz etkileyebilir. Okul çağı çocuklarında yanlış duruş şekline bağlı gelişen bel ve sırt ağrısı şikayeti sıklıkla görülür. Duruş bozukluklarının en sık karşılaşılan belirtileri bel, sırt, boyun, omuz ve kol ağrıları, kas yorgunlukları, kas güçsüzlükleri, kasların ve bağ dokuların gerilmesi, bacak ağrıları, diz veya ayak bileği ağrılarıdır.” dedi.
“En çok hareketsiz yaşam etkiliyor”
Ailelerin çocuklarının günlük bedensel aktivitesini yakından gözlemlemesi gerektiğine işaret eden Dr. Özer, şu uyarılarda bulundu: “Hareketsiz yaşam şekli duruş bozukluğuna neden olabilen temel alışkanlıktır. Günümüzde teknolojik gelişmelere paralel olarak fiziksel aktivite düzeylerinin düştüğü, çocukların daha az hareket ettiği biliniyor. Sokakta oynayan çocuk sayısının azalması, yeşil alanlarda, site bahçelerinde kısıtlı zaman aralıklarında yetersiz vakit geçirilmesi, oyunu bilgisayarların, tabletlerin ve cep telefonlarının tuşlarına basarak oynayan bir nesil gelişmesi çocukların kaslarının da gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Karın ve sırt kaslarında zayıflık olan çocuklarda postür bozukluğu daha sık görülüyor. Çocuklar yüzme, dans, paten, koşu, basketbol gibi sportif aktivitelere yönlendirilmelidir. Spor çocuğun hem kaslarını güçlendirecek hem de öz güvenini arttıracaktır.”
“Yanlış oturma kamburluğu artırıyor”
Dr. Özer, aynı zamanda yeni nesil teknoloji bağımlılığındaki artışla birlikte çocuklarda yanlış oturma postürünün de geliştiğine dikkat çekerek “Yoğun bilgisayar kullanan çocuklarda artmış kamburluk ve başın öne doğru uzadığı istenmeyen bir pozisyon gelişmekte. Böyle bir durum karşısında masa, sandalye ve bilgisayarın uygun ergonomik koşullara göre düzenlendiğinden emin olunmalı. Bilgisayar monitörü göz hizasında olmalı, dik durmasını sağlayan yaş ve gelişimine uygun bir çalışma masası, sırt desteği olan sandalye seçilmeli. Sandalyede otururken ayaklar yere basmalı, dizlerin seviyesi kalça seviyesinden biraz daha yüksekte olmalı ve omuzlar rahat pozisyonlanmalı. Bu sebeple çocuklarınızın masa başında çalıştığı sürede doğru pozisyonda oturduğundan emin olun. Ders çalıştığı süre boyunca 30-45 dakikada bir mola vererek esneme, gerinme gibi egzersizler yapmasını sağlayın.” diye konuştu.
“İç organlara da zarar verebilir”
Duruş bozukluğunda erken tanının oldukça önemli olduğuna değinen Dr. Özer, şöyle devam etti: “Erken tanı, zaman içinde oluşacak diğer deformitelerin önlenmesi için çok önemlidir. Risk grubu yaş aralığı 9-15 olan çocuklardan oluşmakta, bu yüzden okul taramaları erken tanı için önemlidir. Okul taramaları yolu ile duruş bozuklukları erken teşhis edilebilir ve gerekli önlemlerin zamanında alınabilir. Özellikle kifoz yani kamburlukta erken önlemler alınmadığında sadece bel ve sırt bölgesini değil, iç organları da olumsuz etkileyebilir. İlerleyen yaşlarda göğüs kafesi deforme olarak kalp ve akciğerleri sıkıştırmaya başlar. Kifoz bel bölgesindeki çukurluğu da artırdığı için bel fıtığı, boyun fıtığı, kas ağrılarına zemin hazırlar. Çocuğun yapısına ve karakterine uygun egzersizler, eğlenceli spor aktiviteleri postür bozukluğu problemini ortadan kaldıracağı gibi çocuğunuzun daha sakin ve mutlu olmasını da sağlar.”
“Dereceye göre egzersizler belirlenir”
Dr. Özer, duruş bozukluğunun zamanla düzelir diye dikkate alınmazsa ileride daha büyük problemlere yol açabileceğini belirterek, şu bilgileri verdi: “Duruş bozukluğu tanısı konulduktan sonra derecesine göre tedavi planı belirlenir. Tedavide kullanılan egzersizler spinal kontrolü sağlamak için postür egzersizleri, omurga esnekliğini artırıcı egzersizler, yana ağırlık aktarımı, kuvvetlendirme egzersizleri ve solunum egzersizleridir. Hafif düzeyde ise duruş öğretme, egzersiz, kas güçlendirme, karın ve sırt kaslarının güçlendirilmesi, mekik, ters mekik ve şınav hareketlerinin yapılması, bunların gün içerisinde tekrarlanması ile hastalık takibe alınır. Bunlara rağmen istenilen sonuca ulaşılamıyor ve eğriliğin derecesinde artış devam ediyorsa korse tedavisine başlanır. Korse kişiye özel tasarlanır ve bu korselerin kifozun derecesine göre, iskelet büyümesi tamamlanana kadar 10-20 saat aralıksız takılması gerekebilir. Korseye rağmen düzelmeyen bir kamburluk söz konusuysa cerrahi müdahale gerekir. Skolyoz tedavisinde uygulanan egzersizlerde ise amaç skolyozun türüne eğilme açısının büyüklüğüne göre kişisel bir program hazırlayarak, konveks (dışbükey) taraftaki sırt kaslarının kısaltılması, vücudun statik ve dinamik hareketlerinde düzgün bir pozisyon refleksi oluşturulması, konkav (içbükey) taraftaki sırt kaslarının uzaması, omuz, sırt ve kalçanın yanlış pozisyonlarının düzeltilmesi ve toraksa simetrik şeklinin geri kazandırılmasıdır.”