a
  • Haberyum
  • Gündem
  • Sovyetlere Karşı Canı Pahasına Direnen Kahraman: Ahmet Cevat Bey…

Sovyetlere Karşı Canı Pahasına Direnen Kahraman: Ahmet Cevat Bey…

Ahmet Cevad, Osmanlı Ordusuna katılıp, bizzat harbe iştirak etmekle yetinmez. Ayrıca doğu cephesinde esir düşen Osman Askerine yardımda bulunmak için büyük bir çaba içine girer. Yazılarıyla kamuoyu oluşturarak Osmanlı Ordusuna verdiği desteğin yanı sıra "Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi"ne üye olup,  1915'te Azerbaycan'dan Batum, Kars, Ardahan, Sarıkamış,

https://haberyum.com/wp-content/uploads/2023/08/masal-bahçe.png https://haberyum.com/wp-content/uploads/2023/10/134X550.jpg

19. Asır Türk –İslam Dünyası için bir felaket asrı olmuştur. 18. Yüzyılda Avrupa’nın sosyo-ekonomik yapısında köklü değişikliklere neden olan ve yeni bir döneme başlangıç oluşturan sanayi devrimine ayak uyduramayan Osmanlı Devleti, 19. Yüzyıldaki milliyetçilik akımına karşı iyice yıpranmış ve Birinci Dünyası Savaşı ile birlikte âlem-i İslam’ı öksüz bırakarak tarih sahnesinden çekilmiştir. Buna karşın sanayi devriminin nimetleri arkasına alarak güçlenen Batı Dünyası Osmanlı Coğrafyasını istila ederek sömürgeleştirmiştir. Batı Dünyasından geri kalmayan Rusya da Türklerin kadim yurdu Türkistan’ı işgal ederek burada meskûn Türkleri baştan din ve dili olmak üzere tüm kültürel değerinden uzaklaştırmaya çalışmıştır. İşte bu karanlık dönemde birer kutup yıldızı gibi topluma rehberlik eden sağlam karakterli, dik duruşlu, fedakâr, münevver, “cânı, canânı, bütün varını” toplumuna feda eden müstesna insanlar da zuhur etmiştir. Bu müstesna insanlardan biri de Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin ilk Başkenti olan Gence’de dünyaya gözünü açan Ahmet Cevad olmuştur.

Ahmet Cevat Bey...
Türk Tarih Müzesi ve Parkı Ahmet Cevat Bey…

Hepimizin “Çırpınırdı Karadeniz” marşı ile tanıdığı Ahmet Cevad sadece bir şair değildir. O aynı zamanda fikir insanı, ideolog, mücahit ve aktivist bir insandır.  Küçük yaşlarda medresede eğitimi alan Ahmet Cevad, Arapça, Farsça ve Rusça dilleri öğrenmenin yanı sıra tarih ve edebiyata önemli ilerleme kaydetmiştir. Edebiyatta oldukça kabiliyetli olan Cevad, ilk şiirlerini medrese yıllarında yazarak çeşitli gazete ve dergilerde şiirlerini yayımlatmaya başlamıştır. Ahmet Cevad, Medrese eğitimi bitirir bitirmez eğitimci arkadaşı Abdulla Şaik ile birlikte Osmanlı Devleti’nin en talihsiz savaşlarından biri olan Balkan Harbine iştirak etmez üzere “Kafkas Gönüllü Kıtası”na katılır. Balkanlarda Osmanlı askerleriyle birlikte Bulgar ordusuna karşı savaşır.  Balkan Harbi sonrasına memleketi Gence’ye döner. Ancak aklı ve fikri Osmanlı Devleti ve Anadolu Türkünün içinde bulunduğu sıkıntılı durum ile meşguldür. İçinde bulunduğu Ruh hali ona “Türk Dünyası Marşı” diye nitelendirebileceğimiz “Çırpınırdı Karadeniz” (1914 yılı) şiiri yazdırır. Bu şiir Türk Askerleri için moral kaynağı olur. 1916 yılında ilk şiir kitabı olan Koşma yayımlanır. Ziya Gökalp, Yeni Mecmua dergisinde bu şiir kitabı ile ilgili, “Ruslarla savaştığımız sırada Kafkasya’da intişar eden bir şiir mecmuası elimize geçti. Koşma isimli bu kitabın nazımı Ahmet Cevad isminde bir Türk’tür. Bu milliyetperver şairin bütün şiirleri, Osmanlı Türklerine, ana vatana, orduya ithaf edilmiştir” şeklinde bir yazı yazar.

Ahmet Cevad, Osmanlı Ordusuna katılıp, bizzat harbe iştirak etmekle yetinmez. Ayrıca doğu cephesinde esir düşen Osman Askerine yardımda bulunmak için büyük bir çaba içine girer. Yazılarıyla kamuoyu oluşturarak Osmanlı Ordusuna verdiği desteğin yanı sıra “Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi”ne üye olup,  1915’te Azerbaycan’dan Batum, Kars, Ardahan, Sarıkamış, Trabzon ve Erzurum’daki Türklere ve Rus ordusuna esir düşen Osmanlı askerlerine yardım götüren heyette yer alır. 1915-1916 yıllarında Batum’da öğretmenlik yapan Cevad, Batum’da Süleyman Bey Recanizade’nin kızı Şükriye Hanım’la evlenir.

Ahmed Cevad Anadolu’da başlayan milli mücadeleyi destekleme amacıyla arkadaşlarıyla birlikte “Kardaş Kömeği / Kardeş Yardımı” adı altında bir dergi çıkartır ve yardım toplar. Bu kampanya halk içinde ciddi destek görür. Toplumun her kesimi imkanlarını zorlayarak Anadolu’daki milli mücadeleye destek verir. Bu destekler Cemiyet-i Hayriye vasıtasıyla Anadolu’ya ulaştırılır. Bu Cemiyet, sadece Azerbaycan’da toplanan yardımlarla yetinmez, aynı zamanda Türkistan ve Kafkasya’nın muhtelif yerlerinden toplanan yardımları da Hilal-i Ahmer’e ulaştırır. Ayrıca Savaşta yetim kalan çocuklar için Edirne’de kurulan Darüleytam’a cemiyetin idarecilerinden Hacı Zeynelabidin Tagiyev ve Ağa Musa Nakiyev 5’er bin ruble yardımda bulunurlar. .

Ahmet Cevad Osmanlı Devleti için verdiği mücadelenin yansıra kendi memleketinde de mücadele eder. 1918 yılında kurulan ve Türk-İslam Aleminde ilk demokratik cumhuriyet unvanına sahip bulunan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’ni över, halka moral veren, coşkulu şiirler yazar. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Türkçülük, çağdaşlık, Müslümanlık temelleri üzerinde yükselmesi gerektiğini savunur. Maalesef Rusya bu Cumhuriyetin varlığına göz koyar. Bunun üzerine Ermenileri destekleyerek genç cumhuriyete saldırtır. Genç Cumhuriyet yöneticileri Osmanlı’dan yardım ister. Çok zor şartlar altında savaşan Osmanlı bu isteği geri çevirmez. Nuri Paşa komutasında teşekkül eden Kafkas İslam Ordusu bölgeye gönderilir. Ahmet Cevad, şiirleriyle orduyu destekler. Ayrıca Üzeyir Hacıbeyli Kafkas İslam Ordusuna ithafen “Çırpınırdı Karadeniz” marşı besteler. Ahmet Cevad, sadece şiirleriyle Kafkas İslam Ordusunu desteklemekle yetinmez aynı zamanda bizzat orduya katılarak savaşır. Ahmed Cevad, Kafkas İslam Ordusuyla birlikte Bakü’nün Yasamal Dağı’ndaki mevzilerde Rus-Ermeni-İngiliz birlikleriyle savaşır. Nuri Paşa’nın ordusuyla birlikte 15 Eylül 1918 tarihinde Bakü’ye ilk girenler arasında yer alır.

Bakü’nün Ermeni işgalinden kurtuluşu ve Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin başkenti Bakü’ye taşınması Ahmet Cevad için büyük mutluluk kaynağı olur. Ancak bu mutluluk çok uzun sürmez. Osmanlının Birinci Dünya Savaşında yenilmesiyle Kafkas İslam Ordusu Bakü’den çekilir. Savunmasız hale gelen Cumhuriyet maalesef Kızıl Ordu tarafından işgal edilerek Azerbaycan Demokratik Cumhuriyet varlığına son verilir. Azerbaycan’da Sovyet Komünist rejimi kurulur. Ahmed Cevad için artık sıkıntılı bir dönem başlamıştır. Bu dönemde zor şartlar altında çalışan Ahmet Cevad, tüm tehditlere rağmen mücadeleyi bırakmaz. Birçok kez tutuklanır, yargılanır, işkenceye maruz bırakılır. Türkiye’de şiirlerinin yayımlanması, Azerbaycan’ın bağımsızlığı için çalışmaları ve milliyetçi şiirleri dolayısıyla devamlı takip altında olan Ahmet Cevad, Stalin’in “Büyük Temizlik” tasfiye hareketi sonucunda karşı devrimcilik ve Türkçülük suçlamalarıyla tutuklanır, askeri mahkeme kararıyla ölüm cezasına çarptırılır. 13 Ekim1937 tarihinde kurşuna dizdirilerek şehit edilir. Aslında bu infazın hiçbir hukuki dayanağı yoktu. Nitekim 1955’te SSCB başsavcısı Ahmet Cevad’a karşı ileri sürülen bütün suçlamaların asılsız olduğunu belirtmiş ve hakkında beraat kararı verilmiştir.

SSCB, Komünist rejimi sadece Ahmed Cevadı tehdit etmekle kalmaz. Ailesi ve dostlarını da tehdit eder. Eşi Şükriye hanımı da zor şartlar altında hayvan treninde aç ve susuz bir şekilde Kazakistan’a sürgüne gönderilir. Kendisine sürgüne gönderilmeden önce bir teklif sunulur. Bu teklif, “Ahmet Cevad’ı boşarsanız, sizi sürgüne göndermeyeceğiz” şeklinde olur. Şükriye hanım ise “Siz Ahmed’i her hâlükârda kurşuna dizeceksiniz. Ben ondan boşanırsam bu durum ona o kadar ağır gelir. Böylece siz onu öldürmeden önce ben onu öldürmüş olacağım” cevap vererek, bu telifi reddeder. Namuslu ve dirayetli Türk Kadını Şükriye Hanım, sürgün esnasında Rus askerleri kendisine yaklaşmaması için bir strateji geliştirir. Elbiselerini tuvalete pisliğe bulandırarak tekrar giyer, böylece iğrenç bir şekilde koktuğu için kimse ona yaklaşmaz. Böylece bir aile vatanperverlik bedelini bu şekilde öder.

Aynı zamanda Azerbaycan İstiklal Marşı yazarı olan Ahmet Cevad, başı dik bir şekilde vatan ve milleti için onuru ile canını feda ederek gönüllerde yerini aldı. 5 Mayısta Azerbaycan’da Ahmet Cevad’ın doğumunun 130. Yılı kutlandı. Bu konuda Türkiye’de de birçok etkinlik düzenlendi. Ahmet Cevad, tüm vatanperverlerin gönlünde yaşamaya devam ederken,  onu idama götüren Stalin ise bugün nefretle anılmaktadır. SSCB rejimi ise yerle yeksan oldu. Ne mutlu o kimseye ki onurlu yaşamayı tercih eder, zalime ve zulme başını eğmez. Ahmed Cevad ve Şükriye hanım gösterdikleri duruşla, sadece vatanları için fedakârlık etmekle kalmamış aynı zamanda insanlık tarihine insanlık onur ve şerefi konusunda tüm insanlığa bir ders vermişlerdir.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Ekrem İmamoğlu eleştirilere meydan okudu, tepkiler çığ gibi büyüdü