BursaGündemYazarlar

Şah Dağı Tepesinde Bir Mehmetçik Mezarı

Şah Dağı tepesinde yıkık – köhne bir Mehmetçik mezarı var…

Türkiye’den gelip o mezarı ziyaret eden var mı? pek sanmıyor. Zira buraya çıkmak çok zor. Kışın yollar kapalı…

Mezar, uçsuz bucaksız bir yerde… çok tenha…Belki de bu tenha yerde ebedi istirahatgahına çekilmiş şehit Mehmet Akif Ersoy’un i“ Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber, sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber” şeklinde ifade ettiği gibi Peygamberin ağuşunda yatıyordur.

Kim bilir? Büyük bir tarihi gerçeği en saf bir şekilde ifade eden bu tenha mezar ve mezarda yatan Mehmetçik milli ve manevi değerlerden uzaklaşan günümüz insanların yüzüne  “canan için candan vazgeçmenin ne olduğunu” da şamar gibi çarpmaktadır.

Şah dağı, Azerbaycan’ın en yüksek dağlarından biri ve Kızılkaya yaylasının meskenidir. Azerbaycan’ın kuzeydoğusunda, Büyük Kafkas Dağları’nın bir parçası olan Şah Dağı, 4243 metre yüksekliğiyle Azerbaycan’ın en yüksek zirvesidir ve dağcılar ile doğa severler için popüler bir destinasyondur.

Büyük Kafkas Dağları’nda, Azerbaycan’ın kuzeydoğusunda bulunan Şah Dağı’nın zirvesinde iklim sert ve soğuktur. Kış aylarında yoğun kar yağışı görülürken, yaz aylarında bile serin hava hakimdir. Şah Dağı, sadece doğal güzellikleri ile değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel önemiyle de bilinir.

Bölge, eski zamanlardan beri çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır ve bu dağ, Azerbaycan halkı için önemli bir simge haline gelmiştir.

Şah Dağının zirvesinde meçhul bir Mehmetçik kabrine rastlarsınız. Sanmayın ki, bu Mehmetçik dağcılar ya da doğa severler gibi burayı şahane bir destinasyon olarak görüp, lüks arabasını binip gelmiştir.

Bu Mehmetçik, belki yalın ayakla, aç ve susuz kalarak, yayan olarak yüce bir gaye için Şah dağının tepesine çıkmıştır.

Çıkış sebebi Azerbaycan’ın milli şaire Bahtiyar Vahapzade’nin ifade ettiği gibi, “ O bir Türk askeri, kahraman, metin! O öz kardeşine yardıma geldi. Kurşuna dizilen milletimizin, Haklı savaşına yardıma geldi.”.

Peki, o meçhul asker niçin öz kardeşinin yardımına geldi? Maalesef 19. Asır Türk-İslam alemi için felaket asrı olmuştur.

Bir taraftan Türk-İslam aleminin en büyük hamisi Osmanlı Devleti farklı cephelerde savaşırken, diğer taraftan da tefrika içine düşen Türk-İslam alemi gücünü kaybetmiş ve farklı şer güçlerin zulümleri altında can çekişmeye başlamıştır.

Şer güçlerin elinde inim inim inleyen bölgelerden biri de kuşkusuz Azerbaycan olmuştur. Bolşevik işgaline uğrayan Azerbaycan’da Ruslardan destek alan Ermeniler her yerde vahşet ve katliam türetmişlerdir.

Bu vahşet sürülerinin gerçekleştirdikleri en büyük vahşetlerden biri de Quba’da olmuştur. Quba katliamı ya da soykırımı, 1918 yılında Azerbaycan’ın Quba (Kuba) bölgesinde Ermeni silahlı gruplar tarafından gerçekleştirilen ve çok sayıda Azerbaycanlı Müslümanın katledildiği tarihe kara leke olarak geçmiş bir olaydır.  

Azerbaycan’da yaşanan siyasi ve etnik bu temizliğin başkahramanı kuşkusuz Ermeni çeteleridir. 1918 yılı Mayıs ayında, Quba bölgesinde Ermeni silahlı gruplar, yerel Müslüman nüfusa karşı katliama başladır. Bu katliam sırasında çok sayıda Azerbaycanlı çocuk, kadın ve yaşlı sivil öldürüldü, köyler yakıldı ve yerel halk zorla göç ettirildi.

Katliam sırasında ölenlerin sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte, binlerce insanın hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Bunların bir kısmının kemikleri hali hazırda Quba soykırım müzesinde teşhir edilmektedir.

İşte Quba soykırımıyla başlayan Ermeni katliamlarını önüne geçmek ve mazlum Azerbaycan halkını korumak amacıyla Azerbaycan Halk Cumhuriyeti daveti üzerinde bölgede bulunan Kafkas İslam Ordusu Bölgeye intikal eder.

Bunu duyan Ermeni çeteleri dağlara çekilir. Mehmetçik köylülerin rehberliğinde bu hunhar çeteleri takip eder.

Bu takip sırasında yer yer çatışmalar yaşanır. Bu çatışmalarda birçok şehit verilir. İşte Şah Dağındaki bu kahraman meçhul Mehmetçik ya da Mehmetçikler de bu çatışmaların birisinde şehit olmuştur.

İşte Şah Dağındaki meçhul Mehmetçik mezarının hikayesi bu… Ama kim bilir meçhul Mehmetçik ile birlikte ne hikayeler meçhule gitti.

Kardeşine can olmak için canında vazgeçen bu kahraman arkasında kaç gözü yaşlı kişi bıraktı. Acaba nişanlısı ya da eşi var mıydı? Yolunu gözleyen çocuk ya da çocukları var mıydı? Kimdi, nereliydi, ne iş yapardı? Bunların hepsi meçhul…

Evet Şah Dağında meçhul bir Mehmetçik mezarı…Uçsuz, bucaksız bir uçurumun kenarında…

Anadolu’dan Ermeni katliamına maruz kalan Quba’daki kardeşlerinin yardımına gelmiş Mehmed’imin çekildiği ebedi istirahatgah….

Serden, yardan, evlattan, anadan ve babadan vazgeçmiş…Kardeşlerinin canı kardeşinin canına can suyu yapmış…

Yıkık bir mezar, başında dikilen bir abide ve Türk Bayrağı….Can Mehmetcik’ten kalan tek miras bu…Ne adı bilen var, ne sanı…

O bir meçhul asker ya da tenha mezar…Yerlilerin deyimiyle Kırmızı Pir….Baxtiyar Vahapzade’nin ifadesiyle;

“Yolun kenarında tenha bir mezar

Üstünde ne adı, ne soyadı var.

Ey yolcu, maşını eyle bu yerde

Soruş kimdir yatan tenha kabirde?

O, bir Türk zabiti , kahraman, metin!

Doğma kardeşine yardıma geldi.

Kırgına tutulan milletimizin

Haklı savaşına yardıma geldi.

………………………………..

Kendi koruduğu, hem can verdiği

Yolun kenarında defn edildi o.

Uğrunda canını kurban verdiği

Toprağı kendine vatan bildi o.”

Ben de şehidin adı, sanı ve rütbesini bilmiyorum… Nasıl bileceğimi de bilmiyorum. Bilmem gerektiği ya da gerekmediğini de bilmiyorum…Genç miydi ya da yaşlı miydi, onu da bilmiyorum…

Ama bildiğim şey şehidin huzuruna varınca şehit gözümde ve gönlümde o kadar büyüdü ki dünya onun yanında bir nokta gibi kaldı…insan görünmez oldu ve kendimi bir toz tanesi gibi hissetim… “Ne mutlu o insana ki gayesi hayatında daha önemlidir” diyebildim…

Belki o bir mezar değildir, birçok Mehmetçiğin defnedildiği bir mezardı… Bir ya da birden çok Mehmetçik canını feda ederek o toprakları kardeşlerine ebedi vatan yapmıştır.

Bilindiği üzere en sağlam tapu, o topraklarda dikilen Mehmetçik mezarı ve mezar üstünde yükselen bayraktır. Şairin dediği üzere “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa Vatandır.”. Söylenecek çok söz var ama buna ne kelimeler kifayet ediyor ve ne de yürek kaldırıyor…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu