Güven Hastanesi Çocuk Cerrahisi Bölümünden Op. Dr. Rahşan Vargün Yıldız, “Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF’in verilerine göre dünyada her yıl 1 milyona yakın çocuk kazaların yol açtığı yaralanmalar sonucu yaşamını yitirmektedir” diyerek, çocukları ev kazalarından korumak için ebeveynlere önerilerde bulundu.
Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan yeni tip korona virüs (Covid-19) salgını dolayısıyla çocuklar zamanlarının büyük bir bölümünü evlerinde geçiriyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pandemi döneminde önemli sağlık sorunları arasında yer alan ev kazalarının görülme sıklığı artış gösterdi. Güven Hastanesi Çocuk Cerrahisi Bölümünden Op. Dr. Rahşan Vargün Yıldız, ev kazaları ve çocukları ev kazalarından korumak için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
“DSÖ ve UNICEF’in verilerine göre dünyada her yıl 1 milyona yakın çocuk kazalar nedeniyle yaşamını yitirmektedir”
Ev kazalarının neleri kapsadığı hakkında açıklamalarda bulunan Op. Dr. Yıldız, bu tür kazaları daha çok 0-6 yaş arasındaki çocukların yaşadığını söyledi. Yıldız, “Bir evin içinde veya ona ait bahçe ya da garaj gibi yakın çevrede meydana gelen kazalara ev kazası denilmektedir. Ev kazalarının neredeyse yarısı 0-6 yaş arasındaki çocuklarda görülmektedir. Çocukların davranışsal ve fiziksel özelliklerinin erişkinlerden farklı olması; özellikle, çevrelerini keşfetme ve öğrenme konularındaki merakları, devamlı hareket halinde olmaları ve kazalardan kendilerini koruyabilecek gelişimsel beceriye henüz yeterince sahip olamamaları sebebiyle 0-6 yaş grubu çocuklar, kazaya uğrama oranı en yüksek grubu oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.
Çocuklarda en sık görülen ev kazalarının başında yabancı cisimlerin yutulması gibi durumların geldiğini aktaran Yıldız, “0-6 yaş grubu çocuklar arasında en sık görülen ev kazası tipleri; düşmeler, yanıklar, zehirlenme, suda boğulma, yabancı cismin yutulması veya solunum yoluna kaçması ve korozif madde denilen aşındırıcı maddelerin içilmesidir” dedi.
“Düşmeler, emekleme döneminden itibaren en sık görülen kaza tipidir”
Ebeveynlere de çeşitli önerilerde bulunan Yıldız, çocukları düşmelerden korumak için alınması gereken önlemleri sıraladı. Yıldız, “Düşmeler, emekleme döneminden itibaren en sık görülen kaza tipidir. Bebekler beşinci aydan itibaren, yattıkları yerde dönebildikleri için yüksek ve yanları çocuğun düşebileceği şekilde açık olan yatak üzerinden, koltuktan, mama sandalyesinden veya alt değiştirme sırasında kolaylıkla düşebilmektedirler. Ayrıca her yaş grubunda merdivenden, ranzadan, beşikten, balkon ve pencereden, kaygan ve uygun olmayan zeminden, yürüteçlerden düşme görülmektedir. Düşme sonrası açık yara, tekrarlayan fışkırır tarzda kusma, dalgınlık hali, sürekli uyuma isteği, kasılma, soluk renk, karın ağrısı, çiş yapamama, havale geçirme, kısa süreli de olsa bilinç kaybı gibi durumların varlığında mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Çocukları düşmelerden korumak için bir takım düzenlemeler gereklidir. Örneğin; sandalye ve diğer mobilyalar pencereden uzakta konumlandırılmalı, pencerelere açılmasını önleyecek kilit sistemleri takılmalı, balkon demirleri çocukların sarkamayacağı yükseklikte ve aralarından geçemeyeceği genişlikte yaptırılmalıdır. Bebeğin yattığı yerden düşmesini önleyecek önlemler alınmalı, alt değiştirme sırasında bebeklerin saniyeler içerisinde düşebilecekleri unutulmamalı ve çocuklar asla kontrolsüz bırakılmamalıdır” şeklinde konuştu.
“Yanık alana hiçbir şey sürülmemeli, sadece soğuk su ile 10-15 dakika yıkanmalı”
Yanıklarda ilk müdahalenin öneminden bahseden Yıldız, “Yanıklar; alevlerin oluşturduğu yanık, sıcak su ve sıvıların oluşturduğu yanık olarak gruplandırılabilir. Çocukları yanma ve haşlanmadan korumak için, çocuğun erişebileceği yerde, içinde sıcak su olan kap, çaydanlık, tencere, fişe takılı ütü bulundurmamalı, masada veya ocakta, tencere ve tavaların sapları içe dönük tutulmalıdır. Kibrit, benzin, alkol, gaz, kolonya gibi yanıcı maddeler, çocukların erişemeyeceği kapalı yerlerde muhafaza edilmelidir. Çocukların, ocak, fırın, ütü veya soba gibi ısı kaynaklarına ulaşılabilirliği engellenmelidir. Genel olarak yanıklarda, yanık alanına hiçbir şey sürülmemeli, sadece soğuk su ile 10-15 dakika yıkanmalıdır. Oluşan baloncuklar patlatılmamalı, deri soyulmamalıdır. Baloncuk gelişimi ve deride geniş alan yanık oluşmuş ise mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır” dedi.
“Zehirlenme durumunda alınan maddenin örneği hastaneye götürülmelidir”
Çocukları zehirlenmelerden korumak için de dikkat edilmesi gereken hususları açıklayan Yıldız, “Zehirlenmeler, emekleme çağı ile 5 yaş arası çocuklarda sık görülen ev kazalarıdır. Bu yaş grubu çocuklarda fazla merak, öğrenme isteği, buldukları her şeyi ağızlarına götürme ve büyükleri taklit etmeleri nedeniyle zehirlenme olaylarında artış görülür. Zehirlenme durumlarında çocuk zorla kusturulmamalı, süt, yoğurt gibi şeyler yedirilmemelidir. Alınan maddenin ne olduğu öğrenilmeli, bir örneği de hastaneye götürülmelidir. Solunum yoluyla oluşmuş zehirlenmelerde çocuk vakit kaybetmeden açık havaya çıkarılmalıdır. Evdeki ilaçlar, çocukların erişemeyeceği yüksek yerlerde veya kilitli dolaplarda tutulmalı, çocukların yanında, onları heveslendirecek şekilde ilaç kullanmamalı veya çocuklara ilaç verilirken şeker denilmemelidir” ifadelerini kullandı.
Op. Dr. Rahşan Vargün Yıldız, çocukların boğulmalarını önlemek için dikkat edilmesi gerekenleri ise şu şekilde aktardı:
“Boğulmalar; suda boğulmalar ve besin maddeleri ya da yabancı cisim yutmaları sebebiyle meydana gelen boğulmalar olarak gruplandırılabilir. Suda boğulmalar; banyo küvetleri, tuvalet klozetleri, bahçede yağmur ve/veya sulama alanları ile oluşan havuzcuklar ve özellikle yüzme havuzlarından kaynaklanmaktadır. Çocukların suda oynamayı sevmeleri, 4-5 yaşlarına kadar sudan korkmamaları, içgüdüsel olarak sıcak banyo küvetlerine, yüzme havuzlarına, büyük su birikintilerine atlamaları, onları boğulma riski ile karşı karşıya bırakmaktadır. Çocuklar böyle alanlarda asla yalnız bırakılmamalıdır. Küçük yaşlardan itibaren çocuklara suda güvenli yüzme teknikleri öğretilmelidir. Bebekler ve çocuklar ellerine aldıkları nesneleri ağızlarına sokarak tanımaya çalışırlar. Ağızlarında bir şeyler varken koşma, ağlama, oynama gibi davranışlar sergilerler. Henüz dişlerinin gelişmemiş olması nedeniyle gıdaları çiğneyememe ve yutma esnasında hava yolu koruma refleksinin henüz olgunlaşmamış olması da yabancı cisim yutulması veya solunum yoluna kaçması (aspirasyon) riskini artırmaktadır. Daha çok fındık, fıstık, ceviz, draje şeklindeki şekerler gibi küçük taneli sert yiyecekler, kabuklu yiyeceklerin kabukları gibi gıda maddeleri, oyuncak parçaları, para, bilye, küpe, toplu iğne gibi objeler yabancı cisim yutmaları veya aspirasyona sebep olmaktadır. Bu tür gıdaları belli yaşın altındaki küçük yaş çocuklara vermemek, alınacak olan oyuncakların yaşa uygun seçilmesi kazaların engellenmesi açısından önemlidir. Kaza geliştiğinde doğru ve zamanında yapılan ilk yardım hayat kurtarıcı olacaktır.”
“Korozif maddelerin yanlışlıkla içilmesi çocukluk çağında sık karşılaşılan bir sorundur”
Çocukların yakıcı ya da aşındırıcı malzeme içmesi durumunda ilk müdahalenin nasıl olması gerektiğine vurgu yapan Yıldız, “Yakıcı veya aşındırıcı madde anlamına gelen korozif maddelerin yanlışlıkla içilmesi çocukluk çağında sık karşılaşılan önemli bir sorundur. Asit veya bazik özellikteki bu maddeler, katı veya sıvı olarak evlerde kullanılan çeşitli temizlik ürünlerinde bulunmaktadır. Korozif maddelerin yutulması ile kimyasal bir tepkime sonucunda doku zedelenmesi gelişebilmektedir. Bu zedelenmelerin en önemlisi, yemek borusunda oluşan yanıklardır. Çocukların en sık aldığı korozif maddeler, yağ çözücü, tuz ruhu, lavabo açıcı, kireç çözücü, bulaşık makinesi parlatıcısıdır. Korozif madde yutan bir çocukta, yutma güçlüğü, ağızdan salya gelmesi, kusma, ağızda ve boğazda yanma ya da acı, karın veya göğüste ağrı, solunum güçlüğü, ses tonunda farklılık olması, ağzı içi ve yutakta yanık olması gibi belirti ve bulgular saptanmaktadır” dedi.
“Evlerde kullanılan temizlik malzemeleri, çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklanmalıdır”
Korozif madde yanlışlıkla yutulduğunda çocuğun asla kusturulmaması gerektiğine değinen Yıldız, “Kusma, korozif maddenin yemek borusunu ve gırtlağı yeniden zedelemesine neden olabilmektedir. Kusma ile korozif maddeler, solunum yollarına ve akciğerlere kaçabilir ve solunum yollarında da hasara neden olabilir. Ayrıca çocuğa herhangi bir şey yedirilmemeli veya içirilmemelidir. Korozif madde içen veya içtiğinden şüphelenilen çocuk, içilen madde örneği ile birlikte en kısa zamanda hastaneye götürülmelidir. Bu tür kazaların önlenmesi için evlerde kullanılan temizlik maddeleri, çocukların ulaşamayacağı, güvenli yerlerde tercihen kilit altında tutulmalı ve çocuklar tarafından açılması zor kaplarda saklanmalıdır. Ortalıkta bir çocuk varken temizleyicileri açıkta bırakarak temizlik yapmamalıdır. Temizlik ürünleri hiçbir zaman normalde yiyecek veya içecek konulan kaplara konulmamalıdır” diye konuştu.
“İlk yardım kazanın en az hasarla atlatılmasına yardımcı olacaktır”
Çocukların kendilerini kazalardan koruyamadıkları için emniyetli ortamlarda yaşamalarının erişkinlerin sorumluluğunda olduğunu hatırlatan Yıldız, “Kaza olduktan sonra ise, doğru ve zamanında yapılan ilk yardım, kazanın en az hasarla atlatılmasına yardımcı olacaktır” dedi.