
Diyarbakır’ın Sur ilçesi Pullu Tarla köyünde ikamet eden Mehmet Emin Tanrıkulu ile arkadaşı Sadık Ahmet Oğul, 10 yıl sonra ‘keşke’ dememek için arıcılık işine girdi. 9 kovanla arıcılığa başlayan arkadaşlar, ulaştıkları 80 kovanla talebe yetişmeye çalışıyor.
Fırat Üniversitesi arıcılık bölümünden 2015 yılında mezun olan Mehmet Emin Tanrıkulu, bir müddet mevsimlik işlerde çalışıp biriktirdiği parayla bal arıcılığı işine girdi. 2017 yıllında 9 kovanla başlayan Tanrıkulu, kovan sayıları artınca köyde çiftçilikle uğraşan arkadaşı Sadık Ahmet Oğul’u da yanına alarak devam etmeye başladı. Tepkilere karşın genç teşebbüsçü arkadaşlar pes etmeyerek kovan sayısını 80’ne çıkarttı. Korona virüs salgınıyla birlikte doğal bal talebine yetişemeyen teşebbüsçü arkadaşlar, kovan sayısını arttırmayı hedefliyor.
“9 kovanla başladık, 2. yıl 42 şuan 80 kovanımız var”
Genç teşebbüsçü Mehmet Emin Tanrıkulu, 33 yaşında olduğunu, arıcılık bölümünden mezun olduktan sonra bu işi yapmaya karar verdiğini söyledi. İki yıl okuduktan sonra bu ortamın arıcılığa, bala elverişli olduğunu bildiği için bu işi yapmaya karar verdiğini aktaran Tanrıkulu, “Sadık Ahmet ile bu işe koyulduk. Boş vaktimizde çok olduğundan dolayı bu türlü bir şeye karar verdik ve asıl hedefimiz aslında sair ballardan ayıran özellik, organik bal üretimi olması. 2017 yılında 9 kovanla başladım. 9 kovanla başladıktan sonra sonraki yıl bu işi daha yüksek kovanlarla devam etmek istedik. 2. yılda 42 kovanımız vardı, şuanda mevcut 80 kovanımız var. Kovanlarımızın bir kısmı bu nahiyede bulunuyor. 55 tanesi bu nahiyede bulunurken, geri kalanını sair kesime götürdük. Aslında burada fazla arıcılık yapılmıyordu. Tek başıma girdim, kovanlar artıktan sonra tek başına yapılmayacağını anladım. Yanıma Sadık Ahmet’i de aldım. Sadık Ahmet ile birlikte 3 yıldır bu şekilde devam ediyoruz. Tamamıyla organik baldır, hiçbir şekilde katkı unsuru yoktur. Arının kendi topladığı, etraftan toplayıp getirdiği nektarilerden oluşan bir baldır. Kilogram fiyatı geçen yıl 200 liradan veriyorduk, bu yılda birebir fiyattan vermeyi düşünüyoruz” dedi.
“10 yıl sonra ’keşke’ dememek için başladım”
Korona virüs nedeni ile talebin çok fazla arttığını kaydeden Tanrıkulu, “Balımız yaklaşık olarak 2 ay sonra hazır hale gelecek. Başlamadan önce çalıştığım bir taraf vardı. Mevsimsel işti, o işten döndükten sonra biriktirdiğim parayla ilk başta 10’a yakın kovan aldım. Tabi tepkiler vardı, bu kesimde açıkçası daha önce benzeri işler yapılmadığı için herkesin doğal olarak bir tereddüttü vardı. Zira buraya bir yatırım yapılıyor, kovan başına 500 lira para ödeniyor. 50 tane kovanımız neredeyse yardımcı eşyalarla birlikte 30-35 bin liraya mal olabiliyor. Yaptığım zaman 30 yaşındaydım tabi. Yapayım dedim, 10 yıl sonra nereye çıkacak dedim. En azında 10 yıl sonra bu iş için keşke yapsaydım dememek için yapmaya başladım. Mart, nisan, mayıs, haziran ayına kadar yavrulama dönemidir. Arı o sırada bal akımına güçlü bir takım ile çıkmak velev. Organik bal olduğu için rastgele bir takviyede bulunmuyoruz” diye konuştu.