Sayın İlham Aliyev yeniden cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk yurt dışı gezisini Türkiye’ye yapması sembolik olduğu kadar bu dönemde Azerbaycan dış politikasında Türkiye’ye öncelikli olduğu anlamına da gelmektedir. Kaldı ki, Türkiye-Azerbaycan dış politikasında bu bir gelenektir. Zira sayın Erdoğan da yeniden cumhurbaşkanı seçildiğinde ilk yurt dışı gezisini K.K.T.C. ve Azerbaycan’a yapmıştı. Zaten Türkiye ve Azerbaycan dış politikadaki temel ilke olan “mütekabiliyet” ilkesine bakmadan “karşılıksız ve çıkarsız” bir şekilde her daim birbirini destekleyen emsali az bulunan iki ülkedir. O nedenledir ki, uluslararası arenada her zaman Türkiye Azerbaycan’ı, Azerbaycan ise Türkiye temsil ettiğini söylemek mümkündür.
Karabağ Zaferi sonrasında sosyo-ekonomik ve jeopolitik açıdan yeni bir döneme giren Azerbaycan, cumhurbaşkanlığı seçimi de erkene alarak 7 Şubat’ta yapılan seçimde Cumhurbaşkanı Aliyev, yüksek bir oyla (%92,05) yeniden seçildi. Zaten beklenen de oydu. Zira Karabağ Azerbaycan’ın milli davasıydı. Karabağ’ı işgalde temizleyen her kim olursa olsun doğal olarak Azerbaycan’ın milli kahramanı olmaya nazmetti. Sayın Aliyev gerçekten Karabağ savaşı sırasında ve sonrasında hem sahada hem de masada büyük bir liderlik sergiledi. Bu başarıyı tüm Azerbaycan halkı gördü. O nedenle gerçekten Azerbaycan halkı isteyerek seçim sandığına gitti ve endi ifadeleriyle “Muzaffer Ali Baş Komandan”larını desteklediler. İşin gerçeği bu…
Sayın Aliyev, 14 Şubat tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisinde yapılan yemin merasimi ardında yaptığı konuşmasında iki önemli husus ön plana çıktı. Birincisi “Türk dünyası bizim ailemizdir” diyerek tarihi bir gerçeği güçlü bir siyası iradeyle ifade ettiler. İkincisi ise “Milli ve manevi değerlere bağlı gençlik yetiştirmeliyiz” vurgusu oldu. Bu iki husus ülke kamuoyunda Azerbaycan’ın yeni döneminde dış politikasının merkezinde “Türk Dünyası”, iç politikanın merkezinde ise “eğitimin” yer alacağı şeklinde okundu. Gerçekten de bu iki husus Azerbaycan’ın geleceğinin şekillenmesinde anahtar rol oynayacaktır. Sayın Aliyev, Türkiye ziyaretinde de iki hususu dile getirdi.
Azerbaycan için yeni dönemin öncelikleri arasında eğitimin yer alması sadece bir tercih değil aynı zamanda bir zorunluluktur. Azerbaycan eğitim sisteminde birçok yapısal sorun bulunmaktadır. Bu sorunlardan kaynaklı çok sayıda genç üniversite eğitimi yurt dışında almaktadır. YÖK verilerine göre 2022-2023 yılında Türkiye’de 35.000 civarında Azerbaycanlı öğrenci öğrenim görmektedir. O nedenle genç nüfusa sahip Azerbaycan için yükseköğretimde reforma ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun için de bir pilot uygulama ve rol modeli ihtiyaç vardı. Bu rol model ise kuşkusuz bu yıl faaliyete geçecek olan Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi olacaktır. Bu husus sayın Aliyev tarafında basın açıklamasında şöyle dile getirildi:
“ Bu geleceğe yönelmiş teşebbüstür. Çünkü bizim genç neslimiz, hem Türkiye’de hem de Azerbaycan’da kardeşlik, müttefiklik, ortak değerler prensipleri esasında terbiye almalıdır. Bizim milli manevi değerlerimize sadık olmalıdır. Yabancı etkiden uzak olmalıdır. Bilgili, eğitimli ve vatanperver insanlar olmalıdır.”
Aliyev, Türkiye-Azerbaycan Üniversitesinin kurulmasının sadece eğitim meselesi değil, aynı zaman iki ülke arasındaki birlikteliğin sembolü olduğunu vurgulayarak, yakın gelecekte bu üniversitenin sadece Azerbaycan’da değil, aynı zamanda bölgede en önemli yüksek eğitim kurumlarından biri haline geleceğini belirtti.
Gerçekten sayın Cumhurbaşkanı Aliyev bu yıl hayata geçmesi beklenen Türkiye-Azerbaycan üniversitesinden beklentilerini net ve bölgenin gerçeklerine uygun bir şekilde ifade etmiştir. Biz de sayın cumhurbaşkanının ifadelerine dayanarak Türkiye-Azerbaycan üniversitesinin üstlenmesi gereken fonksiyonları şu şekilde özetleyebiliriz:
Türk-Azerbaycan Üniversitesi Bilim Üretildiği Bir Merkez Üssü Olmalıdır:
Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi bürokratik engellerden arındırılmış, bilimin üretildiği, akademik faaliyetin yoğunlaştığı, akademisyenlerin ortaklaşa çalışmalara öncelik verdiği, projelerin hayat bulduğu ve başta Türk Dünyası akademisyenleri olmak üzere bilim insanları için bir akademik merkez haline gelmelidir. Burada gerçekleştirilecek çalışmalarla bir taraftan dünyadaki gelişmeler takip edilmeli diğer taraftan tarihte bulunduğu döneme katkı sağlamış Türk-İslam bilim insanlarının çalışmaları gün yüzüne çıkartılmalıdır. Ayrıca Türkiye, Türk Dünyası ve hata dünyanın önemli üniversiteleriyle işbirliğine giderek ilgili üniversitelerin akademik birikimlerinden yararlanılmalıdır.
Genç Nesille Türk Dünyası Ortak Değerleri Aktarma Misyonu Üstlenmelidir: Üniversiteler ilke evrensel ilkeler çerçevesinde çalışır. Ancak bu durum üniversitelerin yerel gerçekleri göz ardı edecekleri anlamına gelmez. Aksine üniversiteler bu iki durumu birlikte ele alan üniversiteler başarıyı yakalar. O nedenle Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi eğitim ve akademik çalışmalar yanında gerçekleştireceği sosyal etkinliklerle öğrencilerine milli – manevi değerleri de aktarmalıdır. Bu model ile üniversite hem öğrencilerini kültürlenmesini sağlayacak hem de olumsuz marjinalist dış akımlara karşı öğrencilerini korunmuş olacaktır. Üniversitenin bu fonksiyonu icra edebilmesi için üniversite bünyesinde mutlaka sosyal bilimler alanında eğitim veren fakülteler açılmalıdır.
Türkiye ile Azerbaycan Arasında İşbirliğinin Derinleşmesi ve Topluma Yayılmasına Destek Vermelidir: Türkiye ile Azerbaycan arasında işbirliği her alanda derinleşerek devam etmektedir. Özellikle Karabağ Zaferi ve bu zaferin ardında imzalanan Şuşa Beyannamesi ile iki ülke arasında kurulan müttefiklik ilişkisi Türkiye-Azerbaycan arasında çok yönlü stratejik işbirliğine dayalı yeni bir dönem başlamıştır. Bu döneme ilişkin üst yönetimin somut adımlarına karşın toplumun yeterince bilinç sahibi olduğunu söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla kurulan Türkiye-Azerbaycan üniversitenin bu stratejik işbirliğine akademik alt yapı oluşturarak temellendirilmelidir. Ayrıca bir takım soyo-akademik faaliyetlerle bu temel ekseninde hem öğrencilerini hem de toplumu bilinçlendirmelidir. Özellikle Türkiye- Azerbaycan üniversitesi diğer üniversitelerden farklı olarak bir misyon üniversitesi fonksiyonu da üstleneceği için iki ülke kamuoyunda da bu konuda güçlü bir beklenti bulunmaktadır.
Azerbaycan’da Genç Yetenekleri İyi Şartlarda Okuma İmkânı Sağlamalıdır:
Azerbaycan genç nüfusa sahip bir ülkedir. Ülkede ebeveynler çocuklarının eğitimleriyle yakından ilgilenmekte ve bunun için her türlü fedakarlığa katlanmaktadır. Ancak üniversite sisteminde yaşanan aksaklıklar dolayısıyla özellikle maddi imkanları kısıtlı olan gençlerin sağlıklı bir eğitim almaları mümkün olmamaktadır. Her ne kadar Millî Eğitim Bakanlığı bu konuda gerekli adımlar atmış olsa da ülkenin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle bu adımlar yeterli gelmemektedir. Bu nedenle yıl içinde faaliyete geçmesi planlanan üniversitenin oluşturacağı alt yapı ve sağlayacağı burs imkanıyla başta Azerbaycan olmak üzere bölgenin genç yeteneklerinin yetişmesine imkan yaratmalıdır.
Türkiye – Azerbaycan Üniversitesi Özelde Azerbaycan Genelde Tüm Dünyası İçin Eğitimde Rol Model Olmalıdır:
Sovyet mirası olarak Azerbaycan’da yüksek öğretim sisteminde önemli bazı yapısal sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunların başında ders müfredatı, öğretim metodu, öğretim elemanları, metodoloji, akademik çalışmaların niteliği ve idari yapının işleyişi gibi konular yer almaktadır. Bu sorunlar toplumda bariz bir şekilde rahatsızlık yaratmaktadır. Bu yıl içinde faaliyete başlanması planlanan Türkiye-Azerbaycan Üniversitesinin söz konusu sorunlara çözüm getirecek pilot bir uygulama olması beklenmektedir. Bu uygulama ile elde edilecek başarı Azerbaycan’ın yükseköğretimi için örnek uygulama teşkil edecektir. Bu adım zaman içinde Azerbaycan’da üniversite reformuna dönüşecek bir dinamik unsur olacaktır. Türkiye-Azerbaycan arasındaki işbirliği diğer Türk Devletleri tarafından yakından takip edildiği göz önüne alındığında buradaki başarı diğer Türk Devletleri açısından da domino etkisi yaratacaktır.
Üniversite Azerbaycan’da Üniversitelerin Yeniden Yapılandırmasında Örnek Teşkil Etmelidir: Azerbaycan Yükseköğretim sisteminde çok başarılı üniversiteler bulunmaktadır. Bazı üniversiteler dünyada üniversiteler sıralamalar da Türkiye’nin birçok üniversitesinden önce yer almaktadırlar. Bununla birlikte Sovyet mirası ürünü olarak genel anlamda üniversitelerin yapılanması ve idari yönetim sürecinde ciddi aksamalar yaşanmaktadır. O nedenle Türkiye-Azerbaycan Üniversitesin idari yapılandırma teşkilatı ve karar alma süreci yönünde de Azerbaycan üniversitelerine rol model olmalıdır.
Bakü’de faaliyete başlayacak olan Türkiye-Azerbaycan üniversitesinden eğitim-öğretim faaliyeti yanında Türkiye’nin eğitim alanındaki tecrübenin Azerbaycan’a aktarılması, ortak Ar-Ge çalışmalarının yürütülmesi, Azerbaycan için eğitimde rol modelin oluşturulması, özellikle sağlık ve mühendislik konularında Azerbaycan’ın ihtiyaç duyduğu insan kaynağının yetiştirilmesi, gençlerimize eğitim-öğretim yayında milli-manevi değerlerin kazandırılması, başta Türkiye-Azerbaycan olmak üzere Türk Dünyasındaki ilişkilerin gelişmesine ve kurumlaşmasına katkı sağlanması beklenmektedir. O nedenle bu üniversitede oluşturulacak fiziki ve bilimsel alt yapı yanında çalışacak idari ve akademik kadroların akademik ve mesleki yetkinlikleri yanında Türk Dünyası coğrafyası ve kültürüne hakim olmaları gerekmektedir. Aksi takdir amacının aksiyle iki ülke arasındaki kardeşlik ilişkisine zarar verebilir.