Gastronomi olarak oldukça zengin ve eşsiz bir kent olan Bursa’da, Gastronomi Festivali ne yazık ki çok geç kalınmış bir organizasyon olarak 3 yıl önce başladı.
Şehri esir alan hemşehri derneklerinin düzenlediği, olabildiğince avam ve kalitesiz gıda pazarlama etkinliklerinin arasında, geleceği olan geç kalınmış bir organizasyondu ve Bursa’dan gerçekten önemli destek aldı.
Bursa, yine kendine yakışanı yaptı ve üçüncü kez düzenlenen Bursa Uluslararası Gastronomi Festivali ile hem göze hem damağa hitap eden bir organizasyona ev sahipliği yaptı.
Üç gün boyunca, şehrin dört bir yanından ve hatta dünyanın çeşitli noktalarından gelen gastronomi meraklıları, Bursa’nın tescilli lezzetleriyle buluştu, unutulmaz anılar biriktirdi.
Bu yıl uluslararası önemli katılımların da olduğu ve bugüne kadar en fazla ilgi gören festival gerçekleşti.
Festivalin bu yılki teması “Damağımdaki Bursa” idi ve tam da bu tema doğrultusunda, Bursa’nın zengin mutfak kültürü herkesin önünde bir kez daha gururla sergilendi.
Merinos Parkı’nın çimenlerine basarken, havada dolaşan o enfes yemek kokuları bile insana “İyi ki buradayım” dedirtti.
Ancak festivalin büyüsü sadece lezzetlerde saklı değildi.
Müzeyyen Senar ve Zeki Müren adını taşıyan çarşı alanları, ziyaretçileri adeta geçmişe götürdü.
Bir yanda Bursa Üreten Kadınlar Sokağı’nda sergilenen el emeği göz nuru ürünler, diğer yanda yedi farklı ülkeden gelen şeflerin hünerlerini sergilediği stantlar…
Bursa, bu festivalle tam anlamıyla gastronominin başkenti olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Fakat burada dikkati çeken bir detay vardı: Bursa’nın önde gelen bazı markaları, daha önce olduğu gibi bu yılki festivale de katılmadı.
Bu isimlerin bu denli bir organizasyonda yer almamaları, akıllarda soru işaretleri bıraktı. Böylesine Bursa’ya değer katan bir festivale katılmaları, hem kendileri hem de şehir için büyük katkı sağlayabilirdi.
Neden katılmadıkları kısmı teknik olarak pek açıklanmasa da, konu Bursa olunca bu markaların katılım göstermesi adeta bir zorunluluk gibiydi.
Bu durum, festivale dair güzel anıların yanında, düşündürücü bir detay olarak da hafızalara kazındı.
Bursa’yla özdeşleşmiş köklü ve güçlü firmaların festivalde yer almamalarının teknik olarak yetersiz bulmaları, festival alanıyla ilgili çekinceleri olmaları ya da stand kiralamayla ilgili çekinceleri olabilir.
Ancak Bursa adına uluslararası alanda düzenlenen bir festivale katılmamak için bunlar neden olmamalı.
Bu firmalar unutmamalıdır ki varlıkları Bursa ile ilintili.
Bursa ibaresini kullanmadıkları yerde bir anlam taşımazlar. Bursa onlara anlam katıyorsa, onlar da Bursa’nın tanıtımına, kültürüne, yaşamına katkı sağlamak durumundalar. Hele hele stand kiraları yüzünden katılmıyorlarsa büyük ayıp.
Kimlerin katılmadığı ortada. Umuyoruz ki geçerli bir gerekçeleri vardır. Aksi durumda belki de bu firmaları boykot etmeye kadar gidecek bir sürecin önünü açabilir.
Firmalardan kamuoyu açıklama bekliyor tabii ki.
Neden yoksunuz?
Bursa’dan kazanıp Bursa’ya katkı vermeye gelince neden ortalarda görünmüyorsunuz?
Tabii bir önemli aşama da şu olmalı: Bursa’da belediyeler ve kamu kurumları, hatta STK’lar organizasyonlarında bu firmaları ve ürünleri açıklama gelmeden kullanmamalı, tercih etmemeli.
Bursa’ya rağmen Bursa’yı yok saymak kimsenin haddine olmamalı.
Tabii festivalin kapanışı da en az içeriği kadar muhteşemdi. Fettah Can’ın konseri, üç günlük etkinliğin finalini adeta bir şölen havasına büründürdü.
Bursalılar, akın akın alana gelip sevilen sanatçının şarkılarıyla coştu, neşeyle dans etti. O anları yaşayan herkes, festivalin bu şekilde bitmesinin ne kadar doğru bir tercih olduğunu düşündü. Bursa’nın böyle bir organizasyona ihtiyacı varmış meğer dedirtti adeta.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de bu coşkulu kalabalıkla birlikteydi. Kendi memleketinin sanatçısını böylesine büyük bir organizasyonun finaline taşımak, gerçekten gurur verici olmalı.
Başkan Bozbey’in Fettah Can’a günün anısına hediye ettiği çini tablo, bu buluşmanın anlamını daha da pekiştirdi.
Sonuç olarak, Bursa Gastronomi Festivali, sadece lezzetlerin değil, aynı zamanda şehrin kültürel zenginliğinin, insanlarının sıcaklığının ve müziğin birleştiği bir şölen olarak hafızalarda yerini aldı.
Seneye ne olur bilmiyorum ama bu yılki festival, her anlamda doyurucu ve unutulmazdı. Ancak Bursa’nın simge markalarının katılmaması gerçekten ilginçti.
Bu markaların, böylesine önemli bir organizasyonda yer alması Bursa’nın prestiji açısından önemli bir adım olurdu.