Xocalıdan…
Bu gecə yuxumda bir uşaq ağlayırdı,
Xocalıdan…
Gəlinciyi qucağında.
Cəsədi qar içində.
Yiyəsi ölmüşdü,
Ortalıqda qalmışdı, dünya!
Bugün Ermeni güçlerin 26 Şubat 1992’de Hocalı’da kadın, çocuk ve yaşlı gözetmeksizin yaptığı soykırım kurbanlarını 32. Yıldönümünü anıyoruz. Soykırımda vefat edenlere rahmet diliyoruz. Türk Dünyasının başı sağ olsun.
Dünya, insanlık tarihinin en korkunç katliamlarından birine uyandığında takvimler 26 Şubat 1992’yi gösteriyordu. Tarihe kara bir leke olarak geçen katliam, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında meydana geldi. Ermeni kuvvetleri kadın, erkek, çocuk ayrımı yapmaksızın önüne geleni canice, vahşice, insanlık dışı bir hınçla katletti.
Bu vahşet bilinçli olarak tasarlanmıştı. Amaç Ermeni vahşeti boyutunu ortaya koyularak sivil halkın bölgeyi boşaltmasını sağlamaktı. İşin ilginç yanı da bu katliam tüm dünyasının gözü önünde yapılırken, hiç kimsenin ses çıkarmamasıydı.
Bundan güç alan Ermeni çeteleri de vahşetlerine bir sınır çekmediler. İnsanlık suçunun en dehşetlisini işlediler.
İşin ilginç yanı bu suçu işleyenler hukuk önünde hesap vermediler. Aksine ödüllendirildiler.
Hocalı Soykırımı’nın baş aktörlerinden olan Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan ilerleyen tarihlerde Ermenistan’ın Cumhurbaşkanlığı görevine getirildiler.
Sözde Dağlık Karabağ Savunma Ordusu’nun kurucuları arasında yer alan bu iki isim, Hocalı Soykırımı gerçekleştiğinde de bölgede görev yapmaktaydılar.
Zaten soykırımın gerçekleştirildiği tarihte Sarkisyan, Karabağ’daki silahlı Ermeni gruplarının da başkomutanıydı.
Dolayısıyla Karabağ Klanı’na mensup Sarkisyan ve Koçaryan’ın Hocalı’da yaşananlardan tamamen haberdardılar. Buna rağmen bu ikili, devlet başkanlığı yaptıkları dönemlerde Batılı liderlerden hiçbir eleştiri almamıştır.
Ermenistan Savunma Bakanlığı da yapan Sarkisyan, “Hocalıya kadar Azerbaycanlılar bizim sivilleri öldürmeyeceğimizi düşündü. Fakat Hocalı’da biz bunu yıktık.”diyerek soykırımdaki rolünü itiraf etmiştir.
O nedenle Hocali soykırımı sadece Ermeni çetelerince gerçekleştirilmiş münferit bir olay değil, Rusya ve Batı destekli Ermenistan’ın bir devlet olarak işlediği bir soykırım suçudur.
Burada bir hususa da değinmek gerekir ki, Hocalı Soykırımı münferit bir olay değil; Umummilli lider Haydar Aliyev’in ifadeleriyle, yaklaşık 200 yıl şovenist Ermenilerin Azerbaycanlılara karşı düzenli olarak gerçekleştirdiği etnik temizleme ve soykırım politikasının devamı ve en kanlı sayfasıdır.
Hocalı Soykırımına giden olaylar zinciri, 1980’li yılların ikinci yarısında SSCB’nin dağılma sürecine girmesiyle birlikte başladı. Ermenistan, Azerbaycan’a ait olan Karabağ bölgesinin bir kısmında hak iddia ediyordu.
Sovyetler Birliği’nin yıllar boyunca yürüttüğü bilinçli politikaların sonucu olarak daha önce bölgede azınlık halinde olan Ermeni nüfusu Türkiye, Iran ve Rusya’dan göç ettirdikleri Ermenilerle çoğunluk haline getirmişti.
Oysa bu bölge kadim Azerbaycan yurduydu ve uluslararası örgütlerce de kabul edildiği üzere hukuki olarak da Azerbaycan toprağıydı. Hocalı, konumu itibarıyla Karabağ’ın en önemli stratejik noktalarından biriydi. 2605 hanenin bulunduğu Hocalı’da 11 bin 365 kişi yaşıyordu.
Ancak çatışmalardan dolayı nüfus 3000’e kadar düşmüştü. Bölgedeki tek havaalanının burada olması nedeniyle stratejik öneme sahipti.
Ermeni kuvvetleri, 1991’in son günlerinde harekete geçti. Hocalı’ya çıkan yolları ve civardaki köyleri ele geçirdiler. Öyle ki şehre yiyecek yardımı bile helikopterle havadan atılarak yapılabiliyordu.
Ve o kara gün gelip çattı…
25 Şubat 1992 akşamı Ermeni kuvvetleri saldırıya başladı. Ermeniler, Rus ordusunun o zaman Hankendi’de bulunan 366.
Motorize alayının yardımını aldılar. Ermeni kuvvetlerinin, Rusların teknik imkanlarını kullanarak kenti top ve tank ateşine tuttu; hatta saldırıda Rus askerlerinin bizzat yer aldığı bile kayıtlara geçti. 26 Şubat sabahına kadar süren katliam, 613 kişinin canına maloldu. Üstelik çoğunda ağır işkence izleri vardı.
Öldürülenlerden 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlıydı. 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulmuştu. 1275 kişi ise, Ermeni güçlerin elinde esir düştü. Esir alınan 68’i kadın, 26’sı çocuk 150 kişiden hiç haber alınamadı.
Sonuç olarak söz de medeni dünyanın gözü önünde Hocalı’da gerçekleştirilen katliam, uluslararası silahlı çatışmaların pek çoğunda olduğu gibi sivilleri hedef almış bir kıyım ve insanlık tarihine geçmiş bir vahşettir.
Burada sadece insan öldürülmekle kalınmamış, insanlara dünyada emsali az görünün bir vahşet uygulanmış, insanlık onuru çiğnenmiştir.
Bir millete karşı duyulan hınç ve kin ahlaksızca kusulmuştur.
Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi göz önüne alındığında, Hocalı katliamının adi suçlar sınıfına girmesinin mümkün değildir.
Zira BM Güvenlik Konseyi kararlarında da belirtildiği üzere, Ermenistan devleti silahlı birlikleri ve Yukarı Karabağ’daki silahlı Ermeni unsurlar, 366. Motorize Alay’ın da desteğiyle sivil Türklere yönelik planlı ve sistematik bir eylem gerçekleştirmişlerdir.
Hocalı’da yaşanan vahşet , Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne göre soykırıma maruz kalması suçunun unsurlarıyla örtüşmektedir.
Bu suç, Sözleşmenin 6. maddede belirtilen uluslararası bir ceza mahkemesi kurulması ve 9. maddesi uyarınca, Ermenistan resmî makamlarının Hocalı katliamındaki sorumluluğu sebebiyle konunun Uluslararası Adalet Divanı’na taşıması özellikleri içermektedir.
Evet, tek teselli bugün Hocalı’nın Ermeni işgalcilerden temizlenmiş olmasıdır.
Bununla birlikte Azerbaycan bu soykırımla ilgili uluslararası alanda mücadelesini devam ettirmelidir.
Bu hadiseye maruz kalan insanlar yanında yakın zamanda bulunan toplu mezarlar Ermenistan’ın soykırım suçu işlediğine dair uluslararası arenada Azerbaycan’ın elini kuvvetlendirmektedir.
Bu konuda Azerbaycan-Türkiye hata diğer Türk Cumhuriyetlerinin katılımıyla farklı mesleklerden oluşan bir komisyon kurulmalıdır.
Hocalı soykırımın tanınması ve Ermenistan’a yaptırım uygulanması için gerekli mücadelenin verilmesi Türk Dünyası Teşkilatı bünyesinde ayrı bir çalışma grubu tarafından yürütülmelidir.