İsmail Taştan Yazdı…
Son günlerde ülke gündemini meşgul eden, büyük bir merak ve öfke ile takip edilen bir olay var: Dilan ve Engin Polat çifti.
Yıllarca lüks yaşamları, sosyal medya paylaşımları ve şaibeli iş bağlantıları ile tanınan bu çift, dolandırıcılık ve kara para aklama suçlamalarıyla tutuklanmıştı.
Ancak, kısa bir süre önce, kamuoyunun büyük tepkisini çeken bir kararla serbest bırakıldılar.
Bu karar, toplumda adalet sistemine olan güveni ciddi şekilde sarsarken, “adalet kime işliyor?” sorusunu bir kez daha gündeme getirdi.
Dilan ve Engin Polat çiftinin serbest bırakılması, toplum olarak derin bir rahatsızlık yarattı. Ve… Bu rahatsızlık, kesinlikle yerinde bir tepki.
Gaziantep’te, hepimizin hatırlayacağı üzere, 10 yaşında bir çocuğun baklava çalma olayı sonrası çok ağır bir ceza almıştı.
Adaletin küçük bir çocuk için bu kadar acımasız olabildiği bir ülkede, Polatlar için işler neden bu kadar farklı ilerliyor?
Polatlar, dolandırıcılık, kara para aklama ve benzeri birçok suçtan yargılanmalarına rağmen, sadece 10 ay sonra serbest bırakıldılar.
Üstelik, serbest kaldıktan sonra kaldıkları yerden görgüsüzlüklerine devam ettiler; yine lüks araç konvoyları, yine şatafatlı yaşam.
Bu, adeta milletle ve adaletle alay edercesine bir gösteriş değil mi?
Kabul edilemez bir durum.
Adalet, parası olmayanlar için mi işliyor, parası olanlar içinse işlemiyor mu?
Eğer durum buysa, gerçekten vay halimize.
Yine olan garibana oluyor.
Adaletin garibana işlediği, ama güçlü ve zengin olanlara işlemediği bir toplumda, insanlar nasıl adalete güvenebilir?
Bu davanın tam merkezinde Dilan ve Engin Polat çifti yer alıyor.
Tutuklandıkları günü hatırlıyor musunuz?
Manşetlerde yankılanan haberleri, televizyonlarda saatlerce tartışılan konuları… Yıllarca hapisten çıkamayacaklarından, büyük bir organizasyonun ilk adımı olduklarından ve davanın daha da derinleşeceğinden bahsediliyordu.
Mallara el konuldu, geçmişte yaptıkları paylaşımlar gün yüzüne çıkarıldı.
Peki sonuç ne oldu? 8-9 ay sonra Polatlar serbest kaldı.
Yeniden lüks yaşamlarına, Ferrari’lerine, villalarına ve Instagram paylaşımlarına döndüler.
Eğer suçsuzlarsa, bu süreç neden yaşandı? Hem maddi hem de manevi olarak neden bu kadar zarar gördüler?
Yoksa, yazılanlar ve konuşulanlar doğruysa, bu insanlar neden hala aramızda dolaşıyor?
Bu denli büyük bir yapının parçasıysalar, bu güçle gayet rahat bir şekilde kaçamazlar mı? Birisi bizi aydınlatsın; biz neye inanacağız?
Toplumun adalete olan güvenini sarsan bu süreçte, adaletin gerçekten kime işlediğini sorgulamak zorundayız.
Herkes için eşit adaletin sağlanması gerektiğine inanıyoruz.
Adalet, bir ülkenin temel taşıdır; adaletsizlik ise toplumun çöküşüne giden yoldur.
