GündemYazarlar

Zorlu Holding’ten Özür Yok, Öz Eleştiri Yok!

Bazen olaylar öyle gelişir ki, bir yöneticinin ya da bir markanın asıl karakteri, kriz anında verdiği reflekslerle ortaya çıkar. Hele ki bu refleks, köklü bir şirkete ve milyonlarca insana hitap eden bir markaya aitse, her kelimenin, her hamlenin ayrı bir anlamı vardır.

Zorlu Holding CEO’su Cem Köksal’ın istifası tam da böyle bir anda geldi. Ramazan tebriğinden rahatsızlığını, üstenci ve 28 Şubat kalıntısı bir üslupla dile getiren bir yöneticinin karşısında kamuoyu sert bir tepki koydu. Toplumun değerleriyle alay eden bir tavrın, “yönetici refleksi” diye yutturulamayacağı açıktı. Zorlamanın alemi yoktu; ticari kayıplar, marka imajı, müşterilerin hassasiyetleri… İstifa etmese ne yapacaktı?

Ama burada asıl dikkat çeken nokta şu: Ne Cem Köksal’ın ne de Zorlu Holding’in açıklamalarında en temel insani refleks olan “özür” yer aldı.

Özür Yok, Özeleştiri Yok

Hadi Köksal’ı geçelim. Özeleştiri yapmak yerine, Vestel CEO’su Ergün Güler’e had bildirmeye kalkışan kibirli üslubunu, istifa metnine de taşımış. Üslup aynı, yaklaşım aynı, bakış açısı aynı. Sadece pozisyon değişti.

Ancak Zorlu Holding’in açıklaması daha önemli. Şirket, iki yönetici arasındaki yazışmalara “Yönetim ilkeleri” vurgusuyla yaklaşıyor. Yani mesaj net: Kişiler değişir, ilkeler değişmez.

Peki, bu ilkeler neye dayanıyor?

Müşterilerinin büyük çoğunluğu Müslüman olan bir marka, milyonlarca insanın kalbini kıran bir yöneticisinin ardından neden samimi bir özeleştiri yapmaz, içten bir özür dilemez?

Bir düşünelim. Eğer bir yönetici, Museviler ya da başka bir topluluk hakkında incitici bir tavır sergileseydi, aynı yönetim ilkeleri geçerli olur muydu? Özür dileyen açıklamalar birbiriyle yarışmaz mıydı?

Markalar, sadece sattıkları ürünlerle değil, verdikleri mesajlarla da değer kazanır.

Kovulduğunu Açıklamak Yetmez!

Onurlu davranış sergilemeyenlerin, onurlu çıkış yapması mümkün olmaz.

Zorlu Holding, istifa ettiğini söyleyen CEO’nun aslında kovulduğunu açıkladı.

Bu açıklama, krizi yönetmek için bir hamle olabilir. Ama asıl mesele ortada duruyor: O kırılan kalplerin karşısında, özür nerede?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu