Tütün Üreticilerinin Sorunları ve Ekonomik Kriz Üzerine Değerlendirmeler

(ANKARA) – Tütün Üreticilerinin Sorunları Gündemde
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında tütün üreticilerinin yaşadığı sorunları dile getirdi. Sarıbal, tütün üretiminin uluslararası tekellerin kontrolüne geçtiğini ve küçük üreticilerin borç batağına saplandığını vurguladı. Şunları ifade etti:
“Tütün üretimi, uluslararası tekellerin hakimiyetine geçmiş, küçük üretici ise borç batağına saplanmıştır.” 2008 yılında Türkiye’de yaklaşık 194 bin tütün üreticisi bulunurken, özelleştirmelerin ardından bu sayı bir yıl içinde 81 bine düştü. Bugün, yalnızca 43 bin üretici kalmış durumda. Yerli üretimin yerini ithal tütün almış durumda. Üreticiler, şirketlerden aldıkları avanslarla üretime devam etmek zorunda kalıyor. 2024 yılı itibarıyla üretim maliyetinin 263 TL olmasına rağmen, şirketler en kaliteli tütün için bile 180 TL fiyat dayatıyor. Bu, modern bir sömürü örneğidir.”
Sarıbal’ın paylaştığı verilere göre, Türkiye, 30 yıl önce dünya tütün üretiminde 5’inci sıradayken, bugün 12’nci sıraya geriledi. Sarıbal, sözlerine şöyle devam etti: “2002 yılında 406 bin üreticiden tütün alımı yapılmışken, 2024 yılı itibarıyla bu rakam 43 bine düştü. Alım yapılan tütün miktarı ise 2002 yılında 160 bin ton iken, 2024 yılında 74 bin tona geriledi. Tütün ihracatı 2003 yılında 112 bin tonken, 2023 yılında 49 bin tona düştü. Buna karşılık, tütün ithalatı 2003 yılında 70 bin ton iken, 2013 yılında 109 bin tona yükseldi. Türkiye, tütünde net ithalatçı konumuna geldi. 2023 yılında 265 milyon dolarlık tütün ihracatına karşılık, 610 milyon dolarlık ithalat yapıldı. 2003 yılında Türkiye’de üretilen sigaralarda 63 bin ton ithal tütün kullanılırken, 2023 yılında bu rakam 95 bin tona yükseldi. Yerli tütün, kendi ülkesinde sürgüne gönderildi. 2023 yılı itibarıyla Türkiye’de üretilen sigaralarda kullanılan tütünün yüzde 83’ü yabancı kökenli, yüzde 17’si ise yerli tütünlerden oluşmaktadır.”
Sarıbal, tütün üreticisinin desteklenmesi gerektiğini de belirtirken, “Şirketler avans ödemelerini geciktirmemeli. Tütün, kıraç ve eğimli arazilerde üretilebilen alternatifsiz bir ürün olduğu için desteklenmelidir. Sözleşmeler, bireysel üreticilerle değil, üretici örgütleri aracılığıyla yapılmalıdır. Kamu adına üretim, pazarlama ve denetimi yapacak yeni bir TEKEL benzeri kurum kurulmalıdır.” şeklinde konuştu.
Ekonomik Kriz ve Gıda Fiyatları
Türkiye’de uygulanan ekonomi politikalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Sarıbal, “Türkiye’de ekonomi yönetiminin uyguladığı politikalar, sermayeye servet, halka ise sefalet getirmekte.” dedi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ardından sermaye karlılığının yüzde 2 bin arttığını, milyonlarca yurttaşın ise açlık ve yoksullukla mücadele ettiğini ifade etti. Sarıbal, ekonomi yönetiminin başındaki Mehmet Şimşek’in ‘rasyonel’ ekonomi adını verdiği programın, kamu kaynaklarını sermayeye tahsis etmeye devam ettiğini belirtti.
“Dünyanın 7’nci, Avrupa’nın 1’inci büyük tarım üreticisi olduğumuzu söyleyen Mehmet Şimşek’in, Türkiye ile dünya arasındaki gıda enflasyonu makasının 30 puanı aştığından haberi var mı? Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün verilerine göre, küresel gıda fiyatları geçen yıl yüzde 6,8 oranında artarken, Türkiye’de bu oran TÜİK verilerine göre bile yüzde 37,1 olarak gerçekleşti.”
Sarıbal, tarım sektörünün banka borçlarının sadece şubat ayında 46,2 milyar lira artarak 935,9 milyar liraya ulaştığını belirtti. Yılın ilk iki ayında toplam 67,3 milyar liralık artış yaşanırken, geri ödenemediği için takibe alınan kredilerin de ciddi şekilde yükseldiğini vurguladı. “Halkın temel besin kaynağı olan ekmekte zamlar ardı ardına geliyor. Sadece geçtiğimiz yıl ekmek fiyatları yüzde 50 arttı. Son olarak üretimde kullanılan doğalgaza yüzde 21,59 oranında zam yapıldı. Yeni ekmek zammı kapıda. Halk, kuru ekmeğe muhtaç diyorduk; yakında yalnızca kokusunu alabilecek.”