
Prof. Dr. Mehmet YÜCE
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)’nın 21 Mayıs 2025 tarihinde Budapeşte’de “Doğu ve Batının Buluşma Noktası” temasıyla gerçekleşen Gayriresmî Zirvesinin akabinde 23 Mayısta Azerbaycan’da İçişleri Bakanları toplantısı gerçekleşti. Toplantıya Azerbaycan, Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ile gözlemci ülkeler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Macaristan’dan üst düzey yetkililer katıldı. Toplantının ana gündemi, üye ülkelerin içişleri bakanlıkları arasındaki iş birliğinin derinleştirilmesi, sınır aşan organize suçlarla ortak mücadele, uyuşturucu ve psikotrop maddelerin kaçakçılığına karşı bilgi paylaşımı, siber suçların önlenmesi ve teşkilatın dijitalleşme süreçleri gibi maddeler yer aldı.Türk Dünyasında güvenlik ve kamu düzeni alanındaki iş birliğini güçlendirmeyi amaçlayan önemli bir adım olarak değerlendirilen bu toplantı kadar toplantıya katılan içişleri Bakanları kabul eden Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in verdikleri mesajlar da dikkatleri çekmiştir.
Bilindiği üzere Azerbaycan eski adıyla Türk Konseyinin yeni adıyla TDT’nin kuruluş ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Azerbaycan, bu süreçte aktif rol oynamış ve teşkilatın kurucu üyeleri arasında yer almıştır. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türk dünyasında birlik ve beraberliğin güçlendirilmesini stratejik bir öncelik olarak görmüş ve teşkilat çatısı altında ortak politikaların benimsenmesini teşvik etmiştir. Özellikle Karabağ zaferi sonrasında yeniden şekillenen Azerbaycan dış politikasında Türk Dünyası ilişkileri Azerbaycan’ın dış politika öncelikleri arasında yer almıştır. Sayın Cumhurbaşkanının 14 Şubat 2024 tarihinde yemin sonrası yaptığı konuşmada “Bizim ailemiz Türk dünyasıdır” (president.az/az/articles/view/64527) sözü Azerbaycan’ın TDT atfettiği önem yanında TDT siyasi tarihi açısında da bir dönüm noktası potansiyelini taşımaktadır.
Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev, konuşmalarında Türk Dünyasında potansiyel işbirliği alanlarına dikkat çekmekte ve TDT’nin üstlenmesi gereken fonksiyonları belirleyerek TDT’nin misyon ve vizyonu ortaya koyarak vizyoner bir liderlik sergilemektedir. Bunu sadece söylemde değil aynı zamanda TDT’ye üye ülkelerle yaptığı işbirliği ile eyleme dökmektedir. Sözkonu konuşmasında “Uluslararası örgütlerle ilgili adımlarımızı atmaya devam edeceğiz, öncelikle Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu bizim için bir önceliktir” ifadesinde bulunan Aliyev, TDT’nin önem ve potansiyelini “Türk Devletleri Teşkilatı’na üye tüm ülkelerle kardeşçe ilişkilerimiz var, politikamız Türk Devletleri Teşkilatı’nı güçlendirmektir. Geniş bir coğrafya, geniş bir toprak parçası, geniş bir askeri güç, geniş bir ekonomi, doğal kaynaklar, ulaşım yolları, genç bir nüfus, büyüyen bir nüfus ve aynı soydan ve kökten gelen halklar. Bundan daha güçlü birlik olabilir mi? Tabii ki değil. Türk Devletleri Teşkilatı’nın küresel alanda önemli bir aktör ve güç merkezi haline gelmesi için ortak çaba sarf etmeliyiz. Bunu ancak birlikte başarabiliriz.” cümleleriyle dile getirmiştir.
Sayın Aliyev, TDT Semerkant Zirvesinde yaptığı konuşmada da TDT faaliyet alanının sadece Türk Devletleriyle sınırlı olmadığının altını çizerek TDT’nin daha geniş kapsamlı ya da daha ihatalı bir alana hitap etmesi gerektiğine dikkat çekmiştir. Aliyev, konuşmasında konuya ilişkin “Türk dünyasının coğrafi sınırları daha geniştir. TDT üyesi ülkelerin dışında yaşayan soydaşlarımızın hak, güvenlik ve milli kimliklerinin korunması, asimile olmamaları gibi konularına artık teşkilatımız bünyesinde her zaman önem verilmesinin zamanının geldiğini düşünüyorum.” ifadesini kullanarak TDT etkinlik alanına ilişkin üst vizyon ortaya koymuştur.
Sayın Cumhurbaşkanının TDT’ye bir katkısı da gayriresmi zirvelerin toplanmasına öncülük etmiş olmasıdır. Kendi ifadesiyle “Resmi Zirve toplantılarımız her yıl yapılmaktadır. Ancak yılda bir kez bu formatta toplantı yapmanın yeterli olmadığını düşündük. Bu tür etkinliklerin ve toplantıların yapılmasının Azerbaycan tarafının bir girişimi olduğunu belirtmeliyim. İlk gayrı resmi Zirve geçen yıl Azerbaycan’ın Karabağ’ın Şuşa kentinde düzenlendi. Devlet ve hükümet başkanları bu tür gayrı resmi toplantıların düzenli olarak yapılmasına karar verdiler.” Böylece resmi zirveler dışında liderler gayrı resmi zirvelerde de bir araya gelerek daha çok konuları müzakere etmek ve resmi zirveler için daha hazırlıklı hale gelmek imkânı doğmaktadır.
TDT konusunda vizyoner çıkışıyla Teşkilata yön veren Aliyev, Bakü’de düzenlenen İçişleri Bakanları Toplantısı akabinde TDT’ye üye bakanların kabulünde Türk Dünyasına yönelik dikkat çekici mesajlar vermiştir. Aliyev’in verdiği mesajları ana başlıklar halinde şöyle sıralayabiliriz:

Türk Dünyasının Stratejik Birliği Vurgusu
TDT’nin kardeşlik, stratejik ortaklık ve müttefiklik temelinde geliştiğini belirterek, Türk dünyasının sadece kültürel değil, aynı zamanda jeopolitik ve güvenlik açısından da küresel ölçekte güç olduğunu vurgulayan Aliyev, “Türk Devletleri Teşkilatı artık uluslararası arenada ciddi bir güç haline gelmiştir. Bu, tesadüf değil, ortak tarihe ve iradeye dayanan bir başarıdır.” ifadesinde bulundu. Sayın Aliyev, tüm konuşmalarında TDT’nin geleceğine ilişkin vizyon belirlerken ortak geçmiş ve medeniyete atıfta bulunmaya özen göstermektedir. Bu yaklaşım Sayın Aliyev’in TDT’nin geleceğini Türk medeniyeti değerleri üzerine inşa edilmesi gerekliliğini önemsediğini ortaya koymaktadır.
Türk Dünyası Kimliği ve Dayanışması Vurgusu
Aliyev, konuşmasında Türk Devletleri arasındaki ilişkilerin yalnızca protokol düzeyinde kalmaması, toplumsal düzeyde bir aidiyet duygusunun pekiştirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. “Biz sadece dost, stratejik ortak, müttefik değiliz, ama en önemlisi kardeş ülkeleriz ve bu, örgütün temelinde yatan ilkedir.” (https://president.az/az/articles/view/68896) ifadesinde bulunan Aliyev, “Tarihte farklı anlar yaşandı. Elimizde olmayan sebeplerden dolayı bir süre birbirimizden ayrı kaldık. Ancak örgüte üye ülkelerin iradesi, halkların iradesi bizi yeniden bir araya getirdi. Elbette örgütün oluşumu ve gelişmesinde tarihi NahçıvanZirvesi’nin özel bir yeri vardır. Azerbaycan’ın kadim şehri Nahçıvan’da bu tarihi kararın alınmasından büyük mutluluk duyuyoruz.” şeklinde sözlerine devam ederek, Türk kimliği ve dayanışma içinde güçlü bir gelecek inşa etmenin dinamiklerinin bulunduğunu dile getirmiştir.
Güçlü Kalkınmak İçin Gerekli Dinamiklerin Bulunduğu Vurgusu
TDT’ye üye ülkelerin kalkınmak için gerekli dinamiklerinin bulunduğuna dikkat çeken Aliyev, bu dinamikler başlıca geniş bir coğrafya, zengin doğal kaynaklar, ulaştırma projeleri, genç nüfus, iç istikrar, ortak tarih, köken ve medeniyet gibi unsurlardan oluştuğunu ifade etmiştir. Bu hususu “Ülkelerimizin topraklarından geçen ulaşım koridorları Avrupa’yı Asya’ya bağlıyor. Kısacası ekonomik alanda büyük bir potansiyelimiz var. Buna olumlu demografik dinamiklerimizi de eklersek tablo daha da cesaret verici hale geliyor” şeklinde dile getiren Aliyev, “Önümüzdeki yıllarda teşkilatımızın çok daha büyük başarılara imza atacağına inanıyorum. Bunun için her türlü imkân var.” öngörüsünde bulunmuştur.
TDT’nin Stratejik ve Etkin Bir Güç Haline Gelmesi Vurgusu
“Asıl hedefimiz teşkilatı daha da güçlendirmek” olduğunu ifade eden Aliyev, bunun tüm üye ve gözlemci ülkelerin güçlü bir irade ortaya koymasıyla mümkün olabileceğinivurgulamıştır. “TDT’nin küresel ölçekte önde gelen uluslararası örgütlerden biri haline gelebileceğine kesinlikle inandıklarını” söyleyen Sayın Cumhurbaşkanı sözlerini şöyle devam etmişlerdir:
“ Dünyada var olan uluslararası örgütleri çok iyi biliyoruz. Biz bazı örgütlerin üyesiyiz, bazı örgütlerle çeşitli formatlarda işbirliği yapıyoruz ve bizzat Azerbaycan’daki Türk Devletleri Teşkilatı’nın avantajlarını çok net görüyoruz. Yine bu avantajımız, bizi birleştiren temel unsurun tarihi köklerimiz, etnik köklerimiz, manevi değerlerimiz ve tabii ki dediğim gibi ekonomik, endüstriyel ve diğer alanlardaki potansiyelimizin olmasıdır. Bütün bunları bir araya getirdik, örgütlenmeyi oluşturduk ve çeşitli yönlerde aktif olarak çalışıyoruz. Artık asıl meselenin, sadece örgütün bulunduğu coğrafya ve faaliyet alanı içinde değil, aynı zamanda küresel ölçekte dünyanın önde gelen siyasi örgütlerinden biri haline gelerek uluslararası gündemde söz sahibi olmak olduğuna inanıyorum. Tekrar ediyorum, bunun için her türlü olasılık var.”
Güvenlik Alanında İş Birliği Mesajı
İç istikrarın kalkınmanın anahtarı olduğunu ifade eden Aliyev, Teşkilata üye ülkelerin içişleri teşkilatlarının bir araya gelerek düzenli toplantılar yapması, fikir alışverişinde bulunması, deneyim paylaşımında bulunması ve bilgi alışverişinde bulunması büyük önem taşıdığını vurgulamıştır. İçişleri organlarının daha yakın çalışmasının, ülkelerin iç istikrarı ve bölgesel güvenliği açısından yaşamsal olduğunu söyleyen Aliyev, terör, sınır aşan suçlar ve yasa dışı göç gibi tehditlere karşı ortak mücadele çağrısında bulunmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı “Güvenliğimiz tehlikedeyse, kalkınmamız da tehdit altındadır. Bu yüzden birlikte hareket etmek bir tercihten çok bir zorunluluktur.” Tespitinde bulunmuşlardır.
Sonuç olarak TDT’nin bölgesel bir güç haline gelmesi bölgesel barış ve istikrar için bir zorunluluktur. O nedenle sayın Aliyev’in bu talep ve tespitleri dünyanın içinde bulunduğu kaotik bir konjonktürde Türk Devletleri için bir tavsiyen ziyade bir zorunluluğu ortaya koymaktadır. Aliyev’in bu mesajları, sadece Azerbaycan’ın Türk dünyasındaki rolünü güçlendirme amacını taşımamakta aynı zamanda TDT’nin geleceğine dair vizyoner bir duruşuifade etmektedir. Diğer taraftan bu mesajlar kültürel birlikten stratejik entegrasyona geçiş vizyonunun net bir ifadesidir. Eğer TDT, güvenlik, ekonomi, kültür ve teknoloji alanlarında AB gibi bölgesel bir entegrasyon olması hedefliyorsa bu mesajlarda dile getirilen hususlarda daha cesur adımlar atması gerektiğini bilinmesi gerekir.