
Hususî bir şirketin Ar-Ge bilgi teknolojileri bölümünde girişim yöneticisi olarak çalışan genç, yönetimin sakalını kesmesi yönündeki yazılı ihtarlarına karşın sakalını kesmeyince tazminatsız şekilde kovuldu. Soluğu İş Duruşması’nda alan yönetici, iş yanında kimilerinin sakal bırakıp, kimilerine yasak olmasının iş konumu yönetmeliğine, eşitliğe, adalete ve insan haklarına alışılmamış olduğunu beyan ederek davacının iş akdinin feshinin geçersizliğinin tespitine ve işe iadesine, tazminat ile boşta geçen mühlet fiyatına karar verilmesini talep etti. Duruşmada savunma yapan davalı ise, davacInın düzenlemeye makul olmayan bir şekilde sakal traşı olmaksızın iş mahalline gelmeye başladığını, savunmasının istendiğini, davacıdan iç düzenleme ve talimatlara münasebetli bir adım atmasının beklenildiğini ve bu süreçte de yönetici ve amirleri tarafından kendisine samimi olarak telkinlerde bulunulduğunu dile getirdi. Düzenleme talimatlarına uyma borcuna karşıt hareketlerde bulunan davacı, tarafın şahsen kendi tavır ve davranışlarıyla şirkete iş akdini feshetmekten öbür deva bırakmadığını öne sürdü. Duruşma, davanın kabulüne hükmetti. Kararı davalı şirket sahibi temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Taraflar arasında imzalanan iş kontratında sakal bırakmanın yasak olduğuna ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığına dikkat çekilen Yargıtay kararında şu tabirlere nokta verildi:
“İş akdinin ‘özel kaideler 11/b hususunda ‘İşçi, iş mekanında çalışma mevzuatı ve patron tarafından çıkartılmış ve çıkartılacak yönetmelik, genelge, sirküler talimat vb. üzere düzenlemelere uymayı kabul ve taahhüt eder’ halinde düzenleme bulunmaktadır. Davacının da kabulünde olduğu üzere yapılan duyuru ile sakal bırakma yasağının bulunduğu çalışanlara bildirilmiş, davacı bildirime ve kendisine yapılan iki ikaza karşın sakal bırakmaya devam etmiştir. Davacının bu davranışı nedeniyle iş ilişkisinin olumsuz bir şekilde etkileneceği ve iş ilişkisinin sürdürülmesinin patron açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği anlaşıldığından, feshin tasdikli nedene dayandığının kabulü ile davanın reddi mekanına yanılgılı kıymetlendirme ile kabulüne karar verilmesi kusurlu olup bozmayı gerektirmiştir. Duruşmanın kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, iş akdinin makbul nedenle feshedildiği anlaşıldığından davanın reddine oy birliği ile karar verilmiştir.”
BU MEDYA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR