Teknoloji

Öğretmenler, öğrencileri ile sağlıklı iletişim kurmalı

Öğretmenin sınıfın tamamını başarıya teşvik etmek için her öğrenciye eşit cevap hakkı tanıması gerektiğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Derya Kavgaoğlu, “Bunun için de gerekirse hitap şeklini, soru sorma biçimini değiştirmeli ve öğrenciyi merkeze alarak onun anlayacağı şekilde söz etmelidir” dedi.

İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Derya Kavgaoğlu, öğretmenlerin öğrencileri ile sağlıklı nasıl iletişim kurması gerektiğiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Dr. Öğr. Üyesi Derya Kavgaoğlu, “Öğretmenin soruyu hem sorup hem de cevaplama alışkanlığı varsa, öğrenciler üzerinde hayli moral bozucu bir tesir bırakıyor. Bu alışkanlığa sahip bir öğretmenin öğrencisi, soruya ilişkin cevabı bilse de dile getirmeye yeltenmez. Zira kendisine söz hakkı verilmeyeceğinden emindir. Bu durumdaki öğrenciyi bildiğini dile getirme yönünde cesaretlendirmek de zordur. Öğretmen bu şekilde davranmaya devam ettiği sürece, öğrencinin kendini tabir etmeme – edememe, susma, pasif kalma biçimindeki olumsuz davranışları da pekişir” dedi.

“Dikkatsiz öğrenci davranışını pekiştirir”

Kavgaoğlu şunları söyledi: “Öğretmenler sordukları soruyu öğrencilerin anlamadığını varsayarak veyahut sorunun daha da netleşeceğini düşünerek tekrar tekrar sormamalı. Bu alışkanlık, dikkatsiz öğrenci davranışını pekiştirir. Öğrenci, soru sorulduğu anda soruyu dinlemek yerine ya bilişsel ya da sezgisel olarak cevabı yakalamaya şartlanır. Ayrıyeten bu alışkanlığın zaman kaybına neden olduğu ve etkili sınıf yönetiminde öğretmene yardımcı bir seçenek olmayacağı unutulmamalıdır. Ses sisteminin yetersiz olması, soruların ilk seferde anlaşılamayacak kadar karmaşık olması yahut soruların öğrenciye yazdırılması üzere istisnai durumlar haricinde soru tekrarından kaçınmak gerekir”.

“Öğretmen sözel etkileşimin merkezine geçmemeli”

Öğrencinin cevabını tekrar etmenin zaman kaybına yol açacağına işaret eden Kavgaoğlu, “Bu durum birebir zamanda öğrencilerin akranlarını yok saymalarına, yegâne bilgi kaynağının öğretmen olduğunu düşünmelerine sebep olur. Zira öğrenci ilk etapta akranının verdiği cevapla ilgilenmez, kesin, net ve en yanlışsız cevap öğretmenin ağzından çıkana kadar beklemeye şartlanır. Bu nedenle öğretmen sözel etkileşimin merkezine geçmemeli, cevap veren öğrenciye odaklanma eğilimini koruma etmelidir” sözlerini kullandı.

“Öğrencilerin uzun uzun konuşmasından şikayet etmeyin”

Kavgaoğlu, “Öğretmen öğrenciye soru sorar, cevap vermeye çalışan öğrencinin lafını yarıda keserek ondan büsbütün bağımsız bir şekilde cevaba ilişkin olarak kendi fikirlerini söz eder” dedi ve ekledi: “Lafı öğretmen tarafından kesilen öğrenci net ve kesin bilgiye sahip olsa da cevabı ezbere biliyor olsa da hamaseti kırıldığından sürece iştirak etme konusunda utangaç kalacaktır. Öğrencilerin uzun uzun konuşmasından sıkılan, şikayet eden öğretmenler, öğrencilerde hayal kırıklığı oluşturabilir. Daha da kötüsü bu durum öğrencilerin kendi içlerinde bir yanıtlama sistemi oluşturmalarına ve bunu tedrici olarak geliştirmelerine de engel teşkil eder.”

“Öğretmen öğrencisini dinlemeli”

“Öğretmen öğrencisini dinlemeli” diyen Kavgaoğlu, “Eğer öğretmen dinleme nezaketini gösteremiyorsa bu alışkanlığın öğrencilerinde gelişmesini de bekleyemez. Öğretmenlerin sınıfta olumlu öğrenci davranışlarını geliştirememelerinin en önemli sebebi öğrencilerin hissettiklerine ve his dünyalarına eğilip, anlamaya çalışma konusunda duyarsız kalmalarıdır” formunda konuştu.

Kavgaoğlu konuşmasına şöyle devam etti:

“Öğretmenin sınıf içi ve sınıf dışı etkinliklerde hep birebir öğrencilere söz hakkı vermesi sıkça rastlanan öğrenci şikayetlerinden biridir. “Öğretmen bana hiç söz hakkı vermiyor” yahut “öğretmenin sınıfta birkaç beğenilen öğrencisi var sorularını daima onlara yöneltiyor”. Bu durumlar ikili standart algılayıp hayal kırıklığına uğrayan öğrencilerin tipik sözleridir. Akademik yetenekleri yüksek olmayan öğrencilerin cevaplarını dinlemek ve onlara dönüt vermek için daha az vakit ayırmak, sınıf ortamında önyargı ikliminin hakim olduğunu gösterir. Öğretmenin bu ön yargılara sahip olup olmadığını test etmesinin en kolay yolu, her derste söz hakkı verdiği öğrencilerin numaralarını kaydederek denetim etmesidir. Haftalık olarak tutulacak listenin denetim sonucu, öğretmenin ebediyen birebir öğrencilere söz hakkı vermeye yönelik bir eğilimi olup olmadığı konusunun da net bir göstergesi olacaktır.”

Her öğrenciye eşit cevap hakkı tanıması gerekiyor

Öğretmenin sınıfın tamamını başarıya teşvik etmek için her öğrenciye eşit cevap hakkı tanıması gerektiğine vurgu yapan Kavgaoğlu, “Bunun için de gerekirse hitap biçimini, soru sorma biçimini değiştirmeli ve öğrenciyi merkeze alarak onun anlayacağı şekilde söz etmelidir. Zira öğrencinin başarıya ulaşma ve odaklanma konusunda alabileceği en önemli olumlu pekiştireç öğrencinin kendini başarılı hissetmesidir” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu