Nurhayat Altaca Kayışoğlu’ndan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Hukuki Tahribat Eleştirisi

Meclis’te Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Hukuk Üzerindeki Etkileri
CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, mecliste yaptığı konuşmada, 2017 yılında uygulamaya geçirilen ve o tarihten itibaren ülkeyi derinden etkileyen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni cesurca eleştirdi. Kendisi bu sistemi “tek adam rejimi” olarak nitelendirerek, iktidarın hukuk alanında yarattığı ciddi tahribatlara dikkat çekti. Kayışoğlu, “AK Parti’li arkadaşlarım, sizi tebrik ediyorum; evrensel hukuk ilkelerini bir anda bin yıl geriye götürmeyi başardınız” ifadeleriyle, iktidarın hukuki normlara ve demokratik ilkelerle bağdaşmayan uygulamalarını sert biçimde eleştirdi.
Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada muhaliflere yönelik sistematik tutuklamalara da vurgu yapan CHP’li vekil, özellikle hukuk devleti ilkelerine aykırı uygulamaları gözler önüne serdi. “Tüm bu tutuklamalar delilsiz, tamamen talimatlara dayalı ve keyfi biçimde gerçekleştiriliyor” diyerek, hukukun ve adaletin yok sayıldığı bir ortamın olduğunu dile getirdi. Konuşmasında, özellikle adli süreçlerin ve tutuklamaların dayanağı olan CMK 100. maddesine atıfta bulunarak, “Kuvvetli suç şüphesi için somut ve kesin deliller gerekir. Bu deliller gerçekten mevcut mu? Maalesef hayır. Tutuklamalar Aziz İhsan Aktaş’ın baskı altında verdiği ifadeler ve siyasi maksatlar doğrultusunda alınıyor” şeklinde açıklamalarda bulundu.
İddianame ve Yargı Süreçlerindeki Keyfiyet
Nurhayat Altaca Kayışoğlu, son zamanlarda yaşanan iddianame hazırlama süreçlerindeki gecikmeleri de eleştirdi. “Üç aydır hiçbir somut adım atılmaması, adeta hukuki keyfilik ve baskı aracı haline gelmiştir” diyerek, bu durumu “vicdani sorumsuzluk ve hukuk ihlali” olarak nitelendirdi. Ayrıca, yargı süreçlerindeki bu gecikmelerin ve hukuki işlemlerin taraflılığının, adil yargılanma hakkını ciddi anlamda zedelediğine vurgu yaptı.
Kadın Bürokratlara Yönelik İşkence ve İnsan Hakları İhlalleri
Kayışoğlu, özellikle Büyükşehir Belediyesi’nde görev yapmış kadın bürokratlara yönelik muameleleri de gündeme getirdi. “Askıda Fatura gibi ödüllü ve toplum tarafından takdir edilen bir projeyi bile sorguluyorlar. Elif Atayman, kendi kartvizitini kullanmış ve mütevazı bir araç tercih etmiş; buna rağmen yapılanlar vicdanları sızlatıyor” dedi. Ayrıca Pınar Türker, Ceyda Kıryak ve Elif Güven gibi isimlere yönelik uygulamaların ise kabul edilemez olduğunu belirtti.
Cezaevlerindeki kadın tutukluların durumu hakkında da açıklamalarda bulunan Kayışoğlu, “Kadınlar kuru ekmekle saatlerce tutuluyor, gençlere ise karakollarda yoğun hakaretler ediliyor. İşkenceye sıfır tolerans ilkesi nerede?” diye sordu. Ayrıca, cezaevlerindeki bu hak ihlallerinin ve işkence vakalarının kamu vicdanını yaraladığına vurgu yaptı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne Yönelik Soruşturmalar ve Siyasi Operasyonlar
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik başlatılan soruşturmaları da siyasi operasyonlar olarak tanımlayan Kayışoğlu, “Ekrem İmamoğlu’nun önünü kesmek ve başarılarını engellemek amacıyla liyakat ve emeğe saldırıyorlar. En nitelikli ve başarılı bürokratları, iktidarın başarısına katkı sundukları için hedef haline getiriyorlar” ifadeleriyle iktidarın siyasi hamlelerini eleştirdi.
Sonuç olarak, Kayışoğlu, iktidarın hukuk devleti ilkeleri ve temel hak ve özgürlükleri hiçe sayan uygulamalarını sert bir dille eleştirerek, adil ve bağımsız yargının yeniden tesisi için çağrı yaptı.