a
  • Haberyum
  • Gündem
  • “Mühendislik görmemiş binaları yıkıp yeniden yapmalıyız”

“Mühendislik görmemiş binaları yıkıp yeniden yapmalıyız”

https://haberyum.com/wp-content/uploads/2023/08/masal-bahçe.png https://haberyum.com/wp-content/uploads/2023/10/134X550.jpg

İSTANBUL, İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tuncer Çelik, 1 7 Mart Deprem Haftası’nda deprem hazırlık çalışmalarını İstanbul ve Türkiye’nin yapı stoğu açısından değerlendirdi. Çelik, “Türkiye’de mühendislik görmemiş ve ruhsatsız binanın çok olduğunu biliyoruz. Bu yapıların deprem karşısında ne performans göstereceği sorusu gerçek anlamda soru işareti. Bunların peyderpey yıkılıp kurallarına uygun olarak yeniden inşa edilmesi şart” dedi.

İstanbul’da şiddetli bir depremde yıkılabilecek ya da ağır hasar alabilecek çok sayıda bina bulunduğuna dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Prof. Dr. Tuncer Çelik, “Biz inşaat mühendisleri için bir tane temel düstur vardır; deprem öldürmez, yapı öldürür deriz. İçinde bulunduğunuz yapıyı depreme dayanıklı yaptığınız zaman, deprem ne kadar büyük olursa olsun, yapının içinden sağ olarak çıkarsınız. Ya da hiç deprem olmamış gibi depremden sonra da yapıyı kullanmaya devam edersiniz. Temel ilkemiz budur” ifadelerini kullandı.  

Binalarda deprem güvenliği için riskli binaların güçlendirilmeli mi yeniden yapılmalı mı sorusunun da gündeme geldiğini belirten Prof. Dr. Çelik, mühendislik görmemiz binaların yıkılıp yeniden yapılmasını önererek şunları söyledi:

“Biz yapıları 3’e ayırırız: Deprem anında ve sonrasında da kullanılmaya devam edilmesi gereken hastane gibi, devlet daireleri gibi yapılar. Depremi çok ufak hasarlarla atlatan, çok ufak rotüşlarla kullanılmaya devam edilecek yapılar. Deprem dolayısıyla hasar oluşan ama kullanımına etki etmeyen yapılar. Bu 3 tip yapı, yönetmeliğe göre yapılan yapılardır. Bunlarda oluşan hasarlar ‘ağır hasar’ olmadıkça güçlendirme yapılabilir. Bir de bunların dışında, binanın yıkılmasına ve kullanılamaz hale gelmesine rağmen içindeki canlara zarar gelmesin dediğimiz binalar vardır. Bunları biraz güçlendirelim ki bu yapılar depremde iskambil kâğıdı gibi yıkılmasın. İçindeki insanlar canlı çıksın. Bu yaklaşımı mühendislik görmemiş binalar için kullanabiliriz. Bu tür yapılar, depremde ağır hasar görebilecek ancak göçmeyecek hale getirilsin ki içindekilerin can, mal emniyetini sağlayalım. Ancak bu yapıları ilk fırsatta yenilemek esas olmalıdır.”

“RADYE TEMEL YENİ BİR TEKNOLOJİ DEĞİL”

Depremde çok katlı binaların daha fazla risk taşıyıp taşımadığı konusuna da değinen Prof. Dr. Çelik, “Yüksek binalar, doğal olarak daha fazla deprem kuvvetlerine maruz kalır. Titreşim fazla olur. Ama ne kadar yüksek olursa olsun yine de usulüne göre yaparsanız içinden sağ olarak kurtulursunuz. Bina kat sayısı azaldığında depreme dayanıklılık artar. Yüksek binaları da buna göre daha sağlam ve dayanıklı yapacaksınız” diye konuştu.

Prof. Dr. Tuncer Çelik, yapılarda deprem güvenliğini sağladığı belirtilen radye temel sistemi hakkında da bilgiler paylaştı. “Radye temel, inşaat teknolojisi başladığından beri kullanılan bir sistemdir. Yeni bir şey değildir” diyen Prof. Dr. Çelik, “Yapıyı yapacağınız zemin güçlü değilse, yapıyı daha geniş bir alana yayar ve radye temel kullanıp inşaatı yaparsınız. Zayıf dediğimiz zeminlerin titreşim periyodu büyüktür. Bu tür bir zemin üzerine yapacağınız yapıyı, flexible (esnek) yaparsanız onun da titreşimi büyük olur. Hem zeminin hem de yapının titreşimi fazla olursa rezonansa yakın durumlar oluşur. Bu tür yapılara da çok yüksek miktarda deprem kuvveti etki eder. En istenmeyen durum budur. O nedenle biz deriz ki; zayıf zeminlere katı yapılar yapalım. Buna karşılık kaya gibi katı zeminlere de flexible binalar yapalım, yapı biraz hareket edebilsin. Bu durumda deprem kuvvetleri yapıya asgari etki eder” açıklamasını yaptı.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

Gelibolu’da 3 günde Kızılay’a 158 ünite kan bağışı