
Prof. Dr. Mehmet Yüce
Tarihi süreç içinde Türk toplumları, sorunların çözümü için kendilerine has hukuk sistemleri oluşturmuşlardır. Bu sistemlerden biri de kaynağını Türk örfünden alan “Aksakallık” kurumudur. Ak rengi, Türk kültüründe, duruluğun, saflığın temizliğin, bilgeliğin, adaletin, gücün ve olgunluğun sembolü olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, günümüzde başta Kazak ve Kırgız Türklerinde olmak üzere Türkistan’da “Aksakallılar” toplumun en saygın kişileri olarak yer almaktadır. Aksakallar, halkı doğrudan veya dolaylı olarak yönetmekte, onlara yol gösterici olmaktadır.
Türk topluluklarında Aksallık işlevsel bir fonksiyon üstlenmiştir. “Aksakal” olarak tabir edilen bilge kişiler, toplumdaki baş gösteren sorunlara çözüm arar ve onlara yol gösterir. Bu bilge kişilere Aksakallar denmesinin sebebi toplumdaki en deneyimli kişinin bilgi kaynağı olarak görülmesi inancıdır. Türk toplumları aksakalları yaşayan belge olarak görmüş ve tecrübelerinden yararlanmışlardır. Toplum yaşlıları yaşamı boyunca toplumsal yapının bir bölümünde yer aldığı, sosyal gruplarda bulunduğu için oldukça bilgi ve irfan sahibi olarak kabul etmiştir. Bu yüzden insanlar aksakallıların tecrübelerine itibar etmiş ve toplumdaki herhangi bir uyuşmazlık halinde bu kişilere başvurmuştur. Birlik ve beraberliğe çok önem veren Türk toplumlarında Aksakallık kurumu, barışın, huzurun ve adaletin sağlayıcısı olmuştur. Aksakallık kurumu sayesinde mahkemeler meşgul edilmemiş, insanlar arası uyuşmazlıklar toplumun marifetiyle çözümlenmiştir.. Türk dünyasında Aksakallık Kurumu farklı formlarla da olsa hala yaşatılmaktadır. Türk dünyasıyla bütünleşmiş olan Aksakallıkkurumu günümüzde bir danışma kurullu olarak Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) bünyesinde faaliyet göstermektedir. Her ne kadar Aksakallık Kurumu TDT bünyesinde bir danışma kurumu olarak faaliyet göstermekte olsa da bu kurumun Türk örfündeki yeri dolayısıyla manevi açıdan çok önemli bir fonksiyon icra etmektedir.
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Konseyi 17. Toplantısı 1-2 Mayıs 2025 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Girne şehrinde gerçekleştirilmiş olması sembolik ve mesaj anlamında önem arz etmektedir. Bilindiği üzere Avrupa Birliği ile Orta Asya devletleri arasında 4 Nisan’da Semerkant’ta düzenlenen Orta Asya Zirvesi’nden sonra, zirveye katılan TDT üyesi Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin başkenti Lefkoşe’de büyükelçilik açmaya ilişkin kararlarını ilan etmişlerdi. Aynı zamanda KKTC’nin gözlemci üyesi olduğu TDT’nin üyesi olan kardeş ülkelerin bu kararları büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Bu konu özellikle sosyal medyada oldukça gündem oluşturmuş ve kardeş cumhuriyetlerinin KKTC’nin gerekleri göz ardı ettiklerine ilişkin ciddi eleştiriler yapılmıştı. Bu olaydan sonra Aksakallar Konseyinin KKTC’de toplanmış olması bir nevi özür mahiyetinde olup, söz konusu kardeş ülkelerin KKTC’yi görmezden gelmediklerini ve KKTC sorununa sahip çıktıkları mesajı niteliğinde okumak yerinde olacaktır.
Toplantı sonrasında Anadolu Ajansına konuşan TDT Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, toplantının “kardeşlik hukuku, karşılıklı saygı ve ortak aklın bir tezahürü” olduğunu belirterek , “Yakın geçmişte yaşanan bazı gelişmelerin Türk kamuoyunda farklı yorumlanması söz konusu olmuştur. Türk Orta Asya devletlerinin Avrupa Birliği ile yaptığı anlaşma sonrası maalesef gerçek olmayan bir takım tezviratlarla Türk kamuoyunda Türk devletlerinin arasındaki muhabbeti, sevgiyi azaltmaya yönelik olumsuz haberler peyda olmuştur. Aslında o haberlere en güzel cevap Kuzey Kıbrıs’ta bugün gerçekleştirdiğimiztoplantıdır.” ifadesinde bulunmuştur. TDT’nin KKTC ile herhangi bir olumsuz tutumu olmadığını söyleyen Yıldırım, TDT’nin, gözlemci üyesi olarak KKTC ile ilişkilerini geliştirmeye devam edeceğini vurguladı. Yıldırım, “Biz bugün düne göre daha güçlüyüz teşkilat olarak.” diyerek, 20 Mayıs’ta Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de bir gayri resmi liderler zirvesinin yapılacağını ve burada bütün güncel bölgesel ve küresel konuların ele alınacağını duyurdu. KKTC’nin, TDT’de gözlemci üye sıfatıyla kültür, eğitim, sanat ve teknolojik faaliyetlere daha fazla katılması konusunda üye devletlerce teşvik edilmesi arzusunu toplantıda ifade ettiklerini söyleyen Yıldırım, “Ümit ederim ki bundan sonra bu yöndeki faaliyetlerde bir artış olabilecektir. Bizim Türk Devletleri Teşkilatı Aksakalları olarak verdiğimiz bugünkü mesaj çok açık ve nettir. Türk Devletleri Teşkilatı, ortak aklın, güvenin ve istikrarın dayanışmanın daha da tahkim edilmesi için var gücüyle çalışmaya devam edecektir.” şeklinde konuştu.
Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi olarak KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ı ziyaret ederek görüş alışverişinde bullundular. KKTC Cumhurbaşkanlığı web sitesinde yer alan bilgilere göre TDT Aksakallar Konseyi’nin çok kıymetli olduğunu, önemli bir pozisyonda olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türk Devletleri Aksakallar Konseyi 17. Toplantısının KKTC’de yapılmasını, tarihi bir gelişme olarak nitelendirdi. TDT Aksakallar Konseyi Başkanı Yıldırım’a yürüttüğü çalışmalar ve hizmetlerden dolayı duyduğu saygıyı dile getiren Tatar, KKTC’nin tanınması ve Kıbrıs Türk halkının mücadelesinde verilen emeklerin önemine vurgulayarak, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edilmesinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katkılarına değindi.
Burada bir hususu özellikle vurgulamak isterim ki, bu süreçte soğukkanlığını koruyan, Güney Kıbrıs Rus Yönetiminde elçilik açacağını ilan eden Türk Devletlerine karşı mutedil davranan ve kardeşlik hukukunu ön plana çıkararak kamuoyunda kardeş ülkelere yönelik öfkeyi kontrol altına alan Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı yürekten kutluyorum. Cumhurbaşkanı Tatar’ın bu davranışı kardeş ülkeler arasından onarılması mümkün olmayan yaraların açılması önü kesmiştir. TDT’nin kurulmasında ve bugüne gelmesinde çok ciddi bir emek söz konusudur. Bugüne kadar ciddi kazanımlar elde edilmiştir. Bu emek ve kazanımlara sahip çıkılmalı, kolayca harcanmamalıdır. Unutmayalım ki, biz birlikte daha güçlüyüz. Bu olay gösterdi ki kardeş ülkelerin birbirini daha iyi anlamaları ve birbirinin kırmızı çizgilerinekarşı daha hassas davranmaları gerektiğini ortaya koymuştur.