
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu, dijital çağın yükselişiyle birlikte sosyal medyada artan itibar suikastlarına dikkat çekti. Hazırladığı makalede, itibar suikastının hedef alınan kişinin ruhsal sağlığını, kariyerini ve sosyal ilişkilerini ciddi bir şekilde olumsuz etkileyebileceğini vurguladı.
Dr. Mumcu, makalesinde şu ifadeleri kullandı: “Dijital çağ, iletişim dinamiklerini köklü bir şekilde değiştirmiştir. Sosyal medyanın hayatımızdaki rolü giderek artmaktadır. Bu çağın belirgin özelliklerinden biri, bilgi akışının ve erişimin olağanüstü derecede artmasıdır. Sosyal medya platformları, bireylerin ve grupların bilgi üretme, paylaşma ve tüketme biçimlerini tamamen değiştirmiştir. Bu dijital devrim, yalnızca bilgiye erişim imkânı sunmakla kalmamış, aynı zamanda dezenformasyon ve manipülasyon stratejilerine de zemin hazırlamıştır.”
Makalenin devamında şunlar belirtilmektedir:
Kişiler ve kurumlar, bilgi paylaşımı, etkileşim ve toplumsal hareketliliğin merkezi olan sosyal medya platformlarında geniş kitlelere ulaşabilmektedir. Ancak bu güçlü araç, aynı zamanda yeni bir tehdidin de yayılmasına zemin hazırlamaktadır; bu tehdit itibar suikastıdır.
İtibar Suikastı Nedir?
Kökeni Arapça olan “İtibar” kelimesi, saygınlık anlamına gelmektedir. Genel anlamda itibar; bir kişinin yaşamı, mesleği ve statüsü sonucunda elde ettiği değerler bütünüdür. İtibar, bir birey, kurum, siyasetçi veya kamu figürünün toplumda nasıl algılandığını değiştirerek değer kazandırma veya kaybettirme özelliklerine sahiptir. İtibar kazanmış bir kişi veya kurumdan, toplumun beklentilerine göre belirli davranışlar sergilemesi ve bazı davranışlardan kaçınması beklenmektedir.
İtibar suikastı, bir birey, kurum veya organizasyonun toplumsal veya profesyonel imajını kasıtlı ve sistematik bir şekilde zedelemeyi amaçlayan bir eylem olarak tanımlanabilir. Bu tür eylemler, bireyin veya kurumun sistematik olarak karalanması ve saygınlığının zedelenmesi amacıyla gerçekleştirilir. İtibar suikastı genellikle sosyal medya, haber siteleri, forumlar ve diğer dijital platformlarda yapılmaktadır. Bu tür saldırılar; kişisel, profesyonel, ticari veya siyasi çıkarlar doğrultusunda gerçekleştirilebilir ve hedef alınan kişinin ruhsal sağlığını, kariyerini ve sosyal ilişkilerini ciddi şekilde etkileyebilir.
Sosyal Medya ve İtibar Suikastı
Dijital iletişim ve sosyal medya, modern toplumlarda bilgi akışını ve toplumsal etkileşimi köklü bir şekilde değiştirmiştir. Gelişen iletişim teknolojileriyle birlikte geleneksel medya araçları; gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi tek yönlü bilgi aktarımı sağlayan araçların yerini, etkileşimli ve çift yönlü bilgi alışverişine olanak tanıyan sosyal medya ve dijital yayıncılık gibi yeni nesil medya platformlarına bırakmıştır. Bu platformlar, dinamik ve etkileşimli bir iletişim süreci sağlayarak herkesin kendi içeriğini oluşturmasını ve dağıtmasını kolaylaştırmıştır. Sosyal medya, modern iletişimin merkezi haline gelirken, itibar suikastının en etkili araçlarından biri haline gelmiştir.
Sosyal medya platformları, geniş kitlelere ulaşma imkânı sunduğu için dezenformasyon ve karalama kampanyalarının hızla yayılmasına zemin hazırlar. İtibar suikastının en tehlikeli yönlerinden biri, gerçeklerle yanıltıcı bilgilerin iç içe geçmesidir. Sosyal medya, dezenformatif ve manipülatif içeriğin hızla yayılmasına olanak tanır ve bu bilgilerin doğruluğunu denetlemek her zaman mümkün olmaz. Yanıltıcı başlıklar, çarpıtılmış alıntılar ve değiştirilmiş görseller, hedef alınan kişinin itibarını sarsmak için kullanıldığında viral hale geldiğinde yanlış algının düzeltilmesi genellikle mümkün olamaz.
Sosyal Medyada İtibar Suikastının Nedenleri
Günlük yaşam akışı içinde; kimi zaman başarılarıyla ön planda oldukları için, kimi zaman da kişisel husumetler nedeniyle sanat, spor ve siyaset dünyasından isimler ile kamu kurumları sıkça hedef alınmakta ve itibar suikastına uğramaktadır. Sosyal medyada hızla dolaşıma sokulan dezenformatif içerikler, ülke gündemini hızlıca şekillendirebilir.
Özellikle iş dünyası ve popüler kültür figürleri arasındaki rekabet, kişisel anlaşmazlıklar ya da basit bir kıskançlık, bu tür saldırıların temel motivasyonları arasında yer almaktadır. Başarılı bir kişiyi veya kurumu karalamak isteyen rakipler, sosyal medya platformlarını etkin bir şekilde kullanarak saldırılar başlatabilir. Ayrıca, siyasi ve ideolojik farklılıklar da itibar suikastının sık görülen nedenlerindendir. Karşıt görüşlü gruplar, rakiplerini itibarsızlaştırarak kendi ideolojilerini öne çıkarmak amacıyla sosyal medyada karalama kampanyaları düzenleyebilir.
Bu tür saldırılar, bireylerin veya grupların politik duruşlarına zarar verme amacı taşımaktadır. Ayrıca, kişisel hayal kırıklıkları ya da düşmanlık duyguları nedeniyle bireyler sosyal medya üzerinden hedef aldıkları kişiyi itibarsızlaştırmaya çalışabilir. Troll ve provokatör gruplar da itibar suikastının bir parçası olabilir; bu gruplar, kişilerin ya da kurumların itibarlarını zedelemek için çeşitli taktikler kullanır. İtibar suikastının psikolojik ve sosyal etkilerinin ötesinde, kötü niyetli bireylerin veya grupların bir kişi ya da kurumun itibarını zedeleyerek maddi kazanç elde etmeyi amaçlamaları da giderek yaygınlaşan bir durumdur.
Sosyal Medyada İtibar Suikastının Yöntemleri
Sosyal medyada dezenformasyon ve manipülasyon, bilgi kirliliği yaratma, kamuoyu oluşturma ve bireylerin düşünce süreçlerini etkileme amacı güden stratejiler olarak ön plana çıkmaktadır. Manipülatif haberler ve yanlış yönlendirmeler, bir kişinin veya kurumun imajını kısa sürede zedeleyebilir. Bu süreçler, sosyal medyada yüksek takipçili hesaplar üzerinden yapılan algı operasyonları ile daha da belirgin hale gelmektedir. Bu kullanıcılar, geniş takipçi kitleleri ve yüksek etkileşim oranları ile sosyal medyada güçlü bir etkiye sahiptir.
Sosyal medya itibar suikastı, çeşitli stratejilerle gerçekleştirilebilir. Sahte hesaplar açarak hedef alınan kişiye veya kuruma yönelik sürekli eleştiri ve karalama içerikleri paylaşmak, en yaygın yöntemlerden biridir. Ayrıca, gerçek olmayan ya da çarpıtılmış bilgilerin dolaşıma sokulması ve fotoğrafların veya videoların kasıtlı olarak değiştirilmesiyle hedef alınan kişiler toplum nezdinde zor durumda bırakılabilir. İtibarın zedelenmesi noktasında en yaygın yöntemlerden biri de “linç girişimi”dir. Bu tür saldırılarda, hedef alınan bireyler veya kurumlar, hakaret, küfür ve tehditlerle karşılaşabilir. İddialar, gerçeği yansıtıp yansıtmadığına bakılmaksızın gündeme getirilir ve bu saldırılar kişilik haklarını ihlal edecek boyutlara ulaşabilir.
İtibar Suikastına Karşı Nasıl Korunulur?
Sosyal medya üzerinden itibar suikastı gerçekleştirilebildiği gibi, zarar görmüş bir itibarı onarma çalışmaları da yapılabilir. Ancak, “çamur at, izi kalsın” sözünde olduğu gibi, bir kez zedelenen itibarı tamamen geri kazanmanın kesin bir çözümü yoktur. Bu nedenle, bu tür saldırılara karşı bilinçli olmak, doğru stratejiler geliştirmek ve yasal hakları savunmak, itibarın korunması için son derece önemlidir.
İtibar suikastına karşı alınabilecek önlemler arasında, bilinçli medya kullanımı ve kaynak doğrulama süreçleri öne çıkmaktadır. Sosyal medyada karşılaşılan her bilginin doğru olmayabileceği konusunda bilinçli olmak, içeriğin doğruluğunu teyit etmek büyük önem taşır. Hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve medya organları da itibar suikastıyla mücadelede kilit bir rol oynamaktadır.
Bu bağlamda, Türkiye’de sosyal medya uygulamaları ve internet siteleri aracılığıyla yapılan paylaşımların doğruluğunu kontrol altına almak amacıyla “dezenformasyon kanunu” olarak bilinen bir kanun çıkarılmıştır. “7418 sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 18.10.2022 tarih ve 31987 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanun, dezenformasyonu yeni bir suç olarak tanımlamaktadır.
7418 sayılı Kanun, 5187 sayılı “Basın Kanunu”, 5237 sayılı “Türk Ceza Kanunu” ve 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”da yapılan ek düzenlemeleri içermektedir. Kanun, 29. maddesiyle Türk Ceza Kanunu’na 217/A maddesini eklemiştir. Bu maddenin metni şu şekildedir:
- HALKI YANILTICI BİLGİYİ ALENEN YAYMA
- MADDE 217/A- (1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
- (2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.
Kanunun gerekçesinde, devletin temel hak ve özgürlüklerin korunmasında düzenleyici bir rol üstlenmesi gerektiği ve dijital dünyada insanların onur, şeref, saygınlık, kişisel haklar, özel hayat ve kişisel verilerinin korunmasının önemi vurgulanmıştır. Yalan haberi kasıtlı olarak üretme ve yayma eyleminin (dezenformasyon), birey ve toplum iradesini ipotek altına alan ve vatandaşların gerçek bilgiye ulaşma hakkını engelleyen ciddi bir tehdit haline geldiği ifade edilmiştir.
Sonuç olarak, dijital çağın getirdiği risklerle başa çıkabilmek için tüm paydaşların, bilgi akışını doğru yönetme ve dijital dünyada etik değerleri koruma konusunda ortak bir çaba içinde olmaları büyük önem taşımaktadır. Bu çaba, dijital ortamda daha güvenli ve saygılı bir etkileşim ortamı oluşturulmasına katkıda bulunacaktır.