BursaYazarlar

Hidamet Asa Gitti, Peki Ya İddialar?

Toplumların ayakta kalmasını sağlayan en temel değerlerden biri güvendir. Güven zedelenirse, kurumların itibarı da, ortakların huzuru da, emeğin bereketi de yok olur.
Bir yöneticinin görevi sadece makamı korumak değil, emaneti korumaktır.
Ama ya emanet zedelenmişse?
Ya güven sarsılmışsa?

Marmarabirlik Yönetim Kurulu eski Başkanı Hidamet Asa’nın görevden alınması, bir süredir kamuoyunu meşgul eden yolsuzluk ve kurumu zarara uğratma iddialarını da beraberinde getirmişti.

Asa’nın görevden alınmasıyla birlikte bazı çevrelerde “iddialar doğrulandı mı?”, “bu bir tasfiye miydi?” gibi sorular gündeme geldi. Ancak asıl mesele, bu iddiaların akıbetinin ne olacağı

Görevden alınmak, başlı başına bir yargı kararı değildir. Siyasi veya kurumsal bir karar olabilir. Ancak bu kararın ardından ortaya atılan ciddi yolsuzluk suçlamaları ve Marmarabirlik’in zarara uğratıldığı yönündeki iddialar havada mı kalacak?

Bu ülkede alışığız:
Öküz öldü, ortaklık bitti.
Ama ya geride kalan zarar ne olacak?
O zararın hesabı sorulmayacak mı?

Gazeteci meslektaşlarım, Hidamet Asa’nın görev süresince yaptığı iddia edilen usulsüzlükleri belgeleriyle defalarca yazdı. Bu yazıların ardından Asa görevden alındı. Peki bu durumda, iddiaların doğruluk payı var mıydı da görevden alındı?
Varsa, neden yargı süreci başlatılmadı?
Yoksa, bu görevden alma bir temizlik değil de, sadece koltuk değişimi mi?

Üstelik iddialar sadece Asa ile sınırlı değil.
Bazı diğer yönetim kurulu üyelerinin de adı bu usulsüzlüklere karıştığı iddia edilmişti.
Onlar hakkında ne yapıldı?
Görevden alındılar mı?
Hakkında işlem başlatılan başka isim var mı?

Yeni yönetim, bu süreci kamuoyuna açık ve şeffaf bir şekilde yürütmek zorunda.
Çünkü bu sadece bir kurum içi mesele değil, binlerce ortaklı, kamuoyunun takip ettiği bir konu.

Eğer bu olayın üzerine gidilmez, iddialar görmezden gelinirse, Marmarabirlik gibi köklü bir kurumun itibarı büyük bir darbe alır. Yeni yönetim ya geçmişin hesabını soran bir anlayışla hareket edecek ya da sadece “koltuğu devraldık, gerisini unutun” diyerek süreci örtbas edecek.

Ama biz gazeteciler, bu iddiaların unutulmasına, üzerinin örtülmesine izin vermemeliyiz.

Çünkü sorgulamak, kamuoyunun hakkıdır.

Son Söz: Sessizlik, Suçun Ortaklığıdır

Eğer iddialar doğruysa, bunun hesabı sorulmalı.
Eğer yanlışsa, iddialar yalanlanmalı.
Ama her iki durumda da, sessizlik bir çözüm değil; yeni sorunların habercisidir.

Marmarabirlik ortakları, çalışanları ve kamuoyu şeffaflık bekliyor.
Çünkü hesap verilmeden kapanan her dosya, adalete değil, karanlığa hizmet eder.
Ve unutmayalım:
Halkın gözünde temize çıkmamış her yönetim, yaralı bir güvenin üzerine kuruludur.

Ama öyle bir belirsizlik içindeyiz ki…

Her şey görevden alındı bitti kolaycılığıyla geçiştiriliyor.

Başa dön tuşu