
“Nerede o eski bayramlar?”
Kaçımız bu sözleri söyledik bugün?
Hemen hemen o eski bayramların hasretini çeken herkes…
Peki, bayramları “eski” ve de “özlem dolu” kılan neydi?
Bugünün bayramlarının içinin boş geçmesi mi?
Yoksa bayram heyecanını artık kimsenin kalben hissedememesi mi?
Peki neden?
Nedeni ortada değil mi?
Hem de tam merkezinde…
Herkes bunu alım gücüne bağlayabilir.
Hem öyle, hem de değil.
En yoksulu bile o “eski bayramlar” dediğimiz yıllarda kurban keserken,
şimdi evine bir kilogram et alamıyor.
Bir baba düşünün…
“O eski bayramlarda” beş kişilik ailesini giydirip,
çocukları ve torunları ellerini öperken
avuçlarına sıkıştırdığı mendilin içindeki parayı keyifle verirken…
Şimdi neden o babaların ve dedelerin çoğu evine,
ailesinin yüzüne utana sıkıla bakarken kıvranıyor?
Çünkü alamıyor.
Harçlık veremiyor.
Giydiremiyor.
Evine et alamıyor.
Hele bir de kirada oturuyorsa…
Yazmak bana ne kadar zor geliyorsa,
onlar için katbekat daha acı.
Köylerine, anne babalarına,
ölmüşlerinin kabir ziyaretlerine bile gidemeyenler var bu bayram…
Emekliler için yaşam ve yaşam alanı
her gün biraz daha daralıyor.
Ben Gazze için henüz satırlarıma bir şey yazmadım.
Yazamıyorum.
Elim gitmiyor.
57 Müslüman ülke hiçbir şey yapmazken
ben yazmaktan başka ne yapabilirim ki zaten…
Gazze ve Doğu Türkistan kan ağlarken,
Çin’e terk edilmiş bir kader,
İsrail kan dökerken
benim kalemimden dökülen mürekkep,
en az Müslüman kanı kadar ağır geliyor bana…
Tarihte ve bugün kanlı bayramlar…
Kurban edilen İsmail’ler…
İşte ben, bu acılarla yüzleşmemek için
hep “o eski bayramlar” diyorum.
Ve aslında,
çok da yazacak bir şey yok gibi görünüyor.
Her gün yazsam da
değişen hiçbir şey olmayacağının bilincindeyim.
İçimde bir umutla yaşıyorum, tıpkı Gazze gibi…
Tıpkı Doğu Türkistan gibi…
Gerçek şu ki;
yüzlerce Müslümanın Arafat’taki dualarına karışsın istiyorum dualarım ve bayramım.
Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.
Ve diliyorum ki:
Kan dökülmeyen bir bayram geçirelim.
Akıtılan tek kan, kestiğimiz kurbanlıklar ve hak sahiplerine vereceğimiz kurbanlarımız olsun.
İnşallah.
Sevgiyle kalın.
Mutlu kalın.
Her “İsmail”, bir kurbandır Allah için…