
Her toplumun ortak bir hassasiyeti vardır.
Kimi geleneklerine, kimi tarihine, kimi ise inancına dokunulmasını asla kabul etmez.
Bizim kırmızı çizgimiz bellidir: Peygamberimizdir.
Onun adını saygıyla anmak, onun yoluna hürmetle bakmak, bu milletin sadece dini değil, aynı zamanda kültürel bir refleksidir.
Bu milletin vicdanı, inancına uzanan dili affetmez.
Lanet dergisinde yayınlanan ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (SAV) yönelik ağır bir hakaret içeren karikatür, sözüm ona “ifade özgürlüğü” kılıfına sarılmış ağır bir provokasyondur.
Çizer Doğan Pehlevan’ın gözaltına alınması bir başlangıçtır ama yeterli değildir.
Çünkü bu sadece bir bireyin aymazlığı değil, sistemin tamamına sirayet etmiş bir duyarsızlığın ürünüdür.
Çizerin sosyal medyada ortaya çıkan geçmiş paylaşımları, İslam’a karşı taşıdığı düşmanlığı tüm açıklığıyla gözler önüne serdi.
Bu bir tesadüf değil, organize bir niyetin parçasıdır.
Söz konusu kişi sadece karikatür çizmemiş, adeta bir nefret kampanyasına hizmet etmiştir.
Baskıya Giden Her Şey Kontrolden Geçer… Ya Burada?
Şimdi sormak gerek:
Bu karikatür, derginin son okuma aşamasından nasıl geçti?
Sayfa tasarımları onaylanmadan baskıya girmez; hele ki haftalık dergilerde bu süreç daha titiz işler.
Hiç mi kimse, “Bu çok ağır, bu çok çirkin” demedi?
Yoksa tepki geleceğini bile bile yayınlayıp sonra klasik “özür dileriz” formülüyle gündemi soğutmak mı istediniz?
Özürle Değil, Hesapla Kapanmalı!
Bu iş artık sadece bir özürle kapanacak bir hadsizlik değildir.
Devletin, bu gibi yayın organlarına karşı net ve kalıcı bir tavır alması şarttır.
Çünkü bu ülke Batı değil.
Burası Türkiye.
Bu Cesareti Kimden Alıyorlar?
Bir avuç provokatörün, İslam’a hakaret etme cüretini nereden aldığı artık sorgulanmalıdır.
Arkalarında kimler var?
Hangi yapılar, hangi merkezler bu cesareti besliyor?
Bunların tek tek tespit edilip adalet önüne çıkarılması elzemdir.
Cezasızlık Kültürü Sona Ermeli
Bugün gözaltına alırsınız, birkaç ay sonra serbest bırakırsınız.
Bu döngü böyle devam ettikçe, kimse bu milletin kutsallarını hedef almaktan vazgeçmez.
Caydırıcı, kararlı ve örnek bir ceza verilmelidir.
Sadece çizer değil, bu yayının tüm sorumluları hesap vermelidir.
Bu ülke, farklı fikirlerin, mizahın, özgür düşüncenin ülkesi olabilir.
Ama kimse, bu özgürlüğü inanca hakaret, peygambere iftira, toplumun manevi değerlerine küfür aracı olarak kullanamaz.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (SAV) uzanan her dil, bu milletin vicdanında boğulmaya mahkumdur.
Ve biz, o vicdanı temsil eden milyonlar olarak diyoruz ki:
“Yeter!”
Bu ahlaksızlığa, bu provokasyona, bu iğrençliğe artık geçit yok.
Devletin tüm kurumları bu konuda görevdedir.
Bu sadece bir karikatür meselesi değil, bir medeniyetin onur mücadelesidir.
Bu şahıs ne yapacağını bilerek yaptı.
Karikatürle değil, fitneyle, nefretle, düşmanlıkla çizdi o sayfayı.
İslam’a hakaret etti, Türklere kin kustu, ve bunu da bir mizah kisvesi altında servis etti.
Bu kadar açık bir düşmanlık, bir “özür” mesajıyla örtülemez!
Bu tür yayınlar, önce tepkileri test eder, sonra “üzgünüz” diyerek ortamı yumuşatmaya çalışır.
Ama artık bitti.
Bu millet, kutsalına uzanan elleri unutmaz.
Ve bu oyunu çoktan çözdü.
Devletin Görevi Açık: Sadece Gözaltı Yetmez
Bu kişiyi yakalamak önemli ama yeterli değil.
Bu kişi yalnız değil.
Arkasında bu zihniyeti besleyen bir sistem var.
Sadece çizer değil, bu nefretin üretildiği, yayınlandığı tüm yapılar tek tek incelenmeli, ortaya çıkarılmalı.
Ve en ağır cezalarla yargı önüne çıkarılmalıdır.
Son Söz Yerine
Bu millet, tarih boyunca her şeyini kaybetti ama imanını kaybetmedi.
Kutsalına uzanan dilleri susturdu, inancına küfredenleri affetmedi.
Şimdi yeniden bir sınavdayız.
Bu sadece bir karikatür değil.
Bu, bir medeniyete yönelmiş organize bir saldırıdır.
Ve biz buradayız.
Ne inancımız sahipsizdir,
ne de peygamberimize uzanan diller cezasız kalacaktır.