Terör örgütü FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe teşebbüsünün üzerinden dört yıl geçti. Türkiye ekonomisi darbenin etkilerini kısa müddette atlatırken güçlü adımlar attı. Darbe teşebbüsü üzere olayların ekonomileri derinden etkilediğini söyleyen İstanbul Üniversitesi Tedrisat Üyesi Doçent Tabip Kadir Tuna, “Bu cins müdahaleler hem içerideki hem de yabancı yatırımcı için bir güvensizlik ortamı yaratıyor. Geçmişteki örneklerine baktığımızda mahsusen yabancı anaparada bir tedirginlik oluşturuyor” diyor.
Kritik adımlar atıldı
Sürecin o günkü koşullara nazaran yeterli yönetildiğini söyleyen Tuna:
“Itimat kaybının oluştuğu bir ekonomide o itimadı süratle alanına koymak da çok önemli. İşte bu noktada Türkiye’de çok kritik adımlar atıldı. Birinci gün piyasalar sıradan seyrinde açıldı ve süreçler sağlıklı şekilde devam etti. Olayın acilen akabinde bu şekilde sağlıklı bir borsa yapısının korunması itimat ortamının süratle noktasına getirilmesinde büyük önem arz ediyordu.”
Para ve maliye siyasetlerinde atılan adımların tedirginlikten kaynaklanan likidite çıkışının önüne geçtiğini aktaran Tuna şunu da ekliyor: “Böylece çok daha büyük hasarların oluşmasının önü kesildi. O zaman yatırımların önünde oluşması beklenen engellere müsaade verilmedi ve devam eden yatırımların da ezasız şekilde devamlılığı sağlandı.”
Yaşananların yalnızca üretim hattında ya da finansal piyasalarda değil tıpkı zamanda vatandaş tarafında da büyük bir önem tabir ettiğini vurgulayan Tuna’ya nazaran “Büyük bir güvensizlik ve tedirginlik hissiyle çok sayıda vatandaşın bankalara koşup mevduat hesaplarını boşaltması bekleniyordu. Ama günler ilerledikçe mevduat hesaplarında azalma noktasına bir artışla karşılaştık. Bankacılık sistemine inanç veren bir mevduat artışı oldu. Orada da süreç çok soğukkanlı bir şekilde yönetildi.”
Global problemler
Darbe teşebbüsünden sonraki zamana denk gelen süreçte birebir zamanda dünya ekonomilerinde de birtakım zahmetler olduğunu anlatan Tuna, “Darbe teşebbüs, global piyasalarda güvensizliğin oluştuğu zamana denk geldi. Son üç yıla baktığımızda gelişmekte olan piyasalara portföy akışında önemli daralma görüyoruz. Bu kaidelerde değerlendirdiğinizde bir muvaffakiyet ortaya çıkıyor” diyor.
