
Geçtiğimiz hafta Kestel’de yükselen çevre kirliliği tartışmalarının tam ortasında bir isim vardı: Bursa Çimento. Fabrikanın genişleme planları, Kestel’in üzerine kara bulut gibi çökerken, bu kez Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in sert uyarılarıyla gündeme oturdu.
Başkan Bozbey, yılın ilk değerlendirme toplantısında adeta bir çevre manifestosu okudu. “Bursa Çimento kendine gelmeli!” diyerek başlayan konuşmasında, fabrikayı çevreye verdiği zararlar nedeniyle açıkça uyardı. “Kestel’in havasını zehirleyen ve halkın sağlığını tehlikeye atan bu plansız büyümeye sessiz kalmamız mümkün değil” diyen Bozbey, yalnızca sözle değil, eylemle de kararlı bir duruş sergileyeceğini gösterdi.

Bozbey’in açıklamalarında en dikkat çeken nokta, bölgedeki kanser vakalarındaki artış oldu. Fabrikanın bacasından çıkan zehirli gazların ve kimyasal atıkların Kestel’de halk sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini belirten Bozbey, “Bursa Çimento, halkın geleceğiyle kumar oynuyor. Buna izin veremeyiz” ifadelerini kullandı. Bu sözler, yalnızca bir eleştiri değil, aynı zamanda bir uyarıydı.
Bölge halkı ise bu mücadelede yalnız değil. Ellerinde pankartlarla, “Kanser istemiyoruz, temiz hava istiyoruz!” diye haykıran Kestelliler, fabrikanın genişleme planlarına karşı direnişlerini sürdürüyor.
Toplantıda yalnızca hava kirliliği değil, Uludağ’daki yangın tedbirleri de gündeme geldi. Başkan Bozbey, Oteller Bölgesi’ndeki itfaiye araç ve personel sayısının artırıldığını, yangınlara 2 dakika içerisinde müdahale edilebildiğini açıkladı.
Ayrıca, 13 iş yeri ve otelin denetlendiğini ve bu denetim raporlarının ilgili bakanlığa iletildiğini duyurdu.
Başkan Bozbey, çevreye dair bir başka önemli konuya da değindi: Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj problemi. Müsilajın bir sonuç olduğunu ve önlem alınmadığı takdirde Marmara’nın 25 yıl içinde canlı yaşamının minimum seviyeye ineceğini ifade etti.
Toplantının bir diğer çarpıcı gündemi ise Bozbey’in Bursa’nın yönetim yapısıyla ilgili ortaya koyduğu tablo oldu. “Bursa’da 36 belediye var” diyerek başlayan konuşmasında, Uludağ Alan Başkanlığı ve organize sanayi bölgelerinin de belediyeler gibi mali güçlere ve karar alma yetkilerine sahip olduğuna dikkat çekti.
Bu açıklama, aslında Bursa’nın yönetim koordinasyonundaki ciddi bir soruna işaret ediyor. Bozbey, mevcut sistemin dağınıklığına vurgu yaparak, “Bu kadar parçalanmış bir yapıyla bütünlüğü nasıl sağlayacağız?” sorusunu toplumun gündemine taşıdı.
Toplantıdaki belki de en karanlık tablosu, Bursa’nın doğal kaynaklarının hızla tükeniyor oluşuydu.
Hava kirliliği, tarım alanlarının yok olması ve su kaynaklarının tehlikede olduğuna dikkat çeken Bozbey, “Bursa’nın havası da suyu da artık alarm veriyor. Eğer önlem almazsak vebali hepimizin” diyerek Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nü göreve çağırdı.
Başkanın şu sözleri ise adeta bir tokat gibi: “Bugüne kadar hangi işletmeye ceza kestiniz? Eğer bunların önüne geçmezseniz, halkın vebali sizin boynunuzda olacak.”
Başkan Bozbey’in hedefinde yalnızca Bursa Çimento yoktu. Organize sanayi bölgeleri ve diğer sanayi tesislerinin çevreye saldığı kimyasal maddeler de eleştiri oklarının hedefindeydi. “Çevre duyarlılığı bir lüks değil, zorunluluktur,” diyen Bozbey, tüm sanayi tesislerini filtre sistemlerini yenilemeye ve çevre standartlarına uygun üretim yapmaya davet etti.
Bozbey’in açıklamaları, Bursa için çevre mücadelesinde yeni bir dönemin habercisi olabilir. Ancak bu yalnızca başkanın değil, halkın ve yerel yönetimlerin ortak mücadelesiyle mümkün olacak.
Son söz şudur: Bursa’nın havası ve geleceği tehlikede, Bursa’nın geleceği için şimdi harekete geçme zamanı.
Çevreye zarar veren tüm tesisler ya kendilerini düzeltecek ya da bu mücadelede kaybedecek.