
Bursa sabahlarının en güzel yanı, tarih kokan mekânlarda içilen sade bir çayın huzurudur.
Ve eğer o sabah Kozahan’da başlıyorsa, sadece bir çay içmezsiniz; geçmişle bir sohbete oturursunuz.

İşte tam da böyle bir sabah…
Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Kozahan esnafıyla aynı sofrada buluştu.
Bu buluşma, Bursa’nın hafızası olan bir yapının geleceğini birlikte inşa etme iradesiydi.
Kozahan, Bursalılar için yalnızca bir mekân değil, bir anı durağıdır.
Yerli ve yabancı turistlerin Bursa gezilerinin değişmeyen adresidir.
Bir çay ya da bir kahve içmeden geçilmez buradan.
Hatta bizler bile, dışarıdan gelen misafirlerimizi gururla, övünerek Kozahan’a getirir,
o manevi atmosferi solumalarını sağlarız.
Ve her seferinde, hayran bakışlarla ayrılırlar bu tarihî yapıdan.
Mahalle kahvaltıları geleneği Kozahan’la büyüyor
Bu kahvaltı buluşmaları aslında Başkan Aydın için yeni bir yöntem değil.
Daha önce de mahalle sakinleriyle sabah kahvaltılarında bir araya gelerek, sorunları yerinde ve yüz yüze konuşmayı bir gelenek haline getirmişti.
İşte bu da o projenin yeni bir adımıydı.
Sorunu yerinde görmek, çözümü doğrudan üretmek…
Bu yaklaşım, yönetenle yönetilen arasındaki mesafeyi kaldırıyor ve
vatandaşın kendisini duyulmuş hissetmesini sağlıyor.
Hâlâ vatandaşla aynı sofrada oturup, sabah kahvaltısı eşliğinde çözüm odaklı sohbetler yapılması,
bu şehir adına umut verici.

Koza Han, yıllardır süregelen restorasyon tartışmalarının odak noktası…
11 bölümü Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne, 87 bölümü ise şahıslara ait.
Daha önce onaylanan bir restorasyon projesi olsa da,
çeşitli gerekçelerle uygulamaya geçilemedi.
Son olarak Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün,
“koruma ve bakım yükümlülüklerinin yerine getirilmediği” gerekçesiyle
kamulaştırma yoluna gidebileceğini açıklaması, mal sahiplerinde büyük endişe yarattı.
Esnaf, çözümü Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’da aradı.
Ve o da beklentiyi boşa çıkarmadı.
“Kimseyi mağdur etmeyeceğiz” diyerek konuya doğrudan müdahil oldu,
gerekli adımların atılacağını duyurdu.

Esnaf rahatladı.
Çünkü bu söz, sadece bir güvence değil;
aynı zamanda Kozahan’ın geleceğine duyulan sorumluluğun da ifadesiydi.
Erkan Aydın şu konuşmaları yaptı.
“Ticari hayatı aksatmadan, ziyaretleri engellemeden restorasyon mümkün.
Belediye olarak teknik ve maddi destek vermeye hazırız.
İpek ticaretinin ayakta kalan son merkezi olan bu yapıyı,
birilerinin zorbayla kendi malı gibi görüp kamulaştırmasına asla izin vermeyeceğiz” diyerek
tavrını net ortaya koydu.
Başkan Aydın, konuşmasında bir başka noktaya daha dikkat çekti:
“Kozahan, deprem bölgesinde yer alıyor ve bazı taşıyıcı unsurlarda zayıflıklar var.”
Bu sadece bir estetik müdahale değil; aynı zamanda bir güvenlik önlemi.
Gecikmenin bedeli ağır olabilir.

Bu yüzden belediye teknik ekipleri, bilirkişiler ve Anıtlar Kurulu ile
eşgüdüm içinde çalışmalara hız verilmesi için planlamalar yapıyor.
Elbette sadece belediye değil;
bakanlık, fonlar ve kamu desteği de sürecin hızlandırılması için devreye alınacak.
Ama en önemlisi, esnafın da bu sürece sahip çıkması, çözümün bir parçası olması…
400 yıldır yaşayan bu yapı, bugünün değil, geçmişin ve geleceğin ortak mirası.
Ve miras ancak hep birlikte korunursa yaşar.
Tarihî eserlerde süreç yavaş ilerlese de;
bürokratik engellerin farkında olan Başkan Aydın, yıl sonuna kadar ilk kazmanın vurulabileceğini belirtti.
Ticaret aksamayacak, ziyaretçiler mağdur olmayacak, ama Kozahan da sessizce ayağa kalkacak.
Bu bir restorasyon değil sadece; bu bir değer yeniden inşası.
Bir kıymetli mekanı restore etmek kolaydır;
ama bir ruh, hassasiyet ister, emek ister, sevda ister…
Kozahan, bu şehirde sadece bir mekân değil; bir duygudur, bir mirastır, bir duruştur.
Ve bu duruşa sahip çıkmak, yalnızca bir belediye başkanının değil;
bu kentin geleceğine söz veren tüm parti temsilcilerinin, milletvekillerinin ve
bu şehirde nefes alan herkesin ortak sorumluluğudur.

Çünkü bir şehir, ancak geçmişine sahip çıkanlarla ayakta kalabilir.
Ve Kozahan gibi bir değer, ancak ortak bir vicdanla korunabilir.
Son söz…
Kozahan’da atılan her adım, sadece taşları değil, bir hafızayı onarmaktır.
Bugün gösterilen bu özen, yarının Bursalılarına bırakılacak en değerli mirastır.
Çünkü tarihe sahip çıkanlar, geleceği sağlam temellerle inşa eder.
Ve biz biliyoruz ki;
bir şehrin kalbi, geçmişine gösterdiği özenle atar.