
Prof. Dr. Mehmet YÜCE
Türk Dünyasının kadim yurtlarından biri olan Azerbaycan kritik dönemlerde Türk Dünyası için önemli fonksiyonları icra etmeyi başarmış bir ülkedir. Türk aydınlanma hareketinde Azerbaycanlı aydınları çok önemli rol oynamışlardır. Azerbaycanlı aydınlar, 19. yüzyılın sonlarından itibaren başlayan Türk aydınlanma hareketinde, sadece Azerbaycan’ı değil, geniş Türk Dünyasını etkileyen bir kültürel ve entelektüel uyanışa öncülükyapmışlardır. Özellikle eğitim, basın-yayın, edebiyat ve toplumsal reformlar yoluyla Azerbaycanlı aydınlar, Türk aydınlanmasının şekillenmesinde kritik rol almışlardır. Bu çerçevede önem arz eden bir faaliyet de kuşkusuz Türkoloji kongresidir. Bilindiği üzere, Birinci Türkoloji Kongresi, 26 Şubat – 6 Mart 1926 tarihleri arasında Bakü’de düzenlenmiş ve Türk Dünyası için son derece önemli bir bilimsel ve kültürel dönüm noktası olmuştur. Bu kongre, Sovyetler Birliği’ne bağlı Türk halkları başta olmak üzere geniş bir coğrafyadan gelen bilim insanlarını, aydınları ve dil uzmanlarını bir araya getirmiştir. Kongre, Türk halklarının dil, edebiyat, tarih ve kültürünü bilimsel temelde incelemeye yönelik ilk büyük adım olmuştur. Diğer taraftan Türkoloji, bilimsel bir disiplin olarak örgütlenmeye başlamıştır.Dolayısıyla Birinci Türkoloji Kongresi, sadece bilimsel bir etkinlik değil, aynı zamanda Türk Dünyası’nın entelektüel uyanışının simgesi olmuştur. Her ne kadar bu kongre, Sovyet politikaları nedeniyle sekteye uğrasa da, Türkoloji Kongresi modern Türk Dünyası vizyonunun ilk adımlarından biri olarak kabul edilmektedir. Böylece Azerbaycanlı aydınlar,modernleşme, laikleşme, halkın eğitilmesi ve Türk kimliğinin inşasında, Türk Dünyasının ortak aydınlanma süreci içinde hayati öneme sahip olmuştur.
Bilindiği üzere Türk Dünyasında modernizm hareketine katkı sağlayan en önemli faaliyetlerden biri de “Dilde, Fikirde ve İşte Birlik” ülküsünün başmimarı Gaspıralı İsmail Bey tarafından başlatılan Cedidçilik hareketidir. 19. yüzyılın sonlarında Rusya İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan Müslüman-Türk topluluklar arasında ortaya çıkan, modern eğitim, aydınlanma ve toplumsal reform odaklı bir hareket olan Cedidçilik Hareketi, İsmail Gaspıralıtarafından başlatılmışsa da Azerbaycan bu fikrî hareketin en güçlü destekçilerinden ve uygulayıcılarından biri olmuştur. Bilindiği üzere, Cedidçiliğin en güçlü yönlerinden biri halkı bilinçlendirme amacıyla yayımlanan gazeteler ve dergiler olmuştur. Azerbaycan’da Cedidçiliğin sesi olarak çıkarılan ilk Türkçe gazete Ekinci (Hasan Bey Zerdabi, 1875) ve mizah yoluyla toplumsal eleştiri konu edinen Molla Nesreddin (Celil Memmedkuluzade, 1906–1931) dergisi Türkistan’dan Osmanlı’ya kadar geniş bir Türk coğrafyasında etkili olmuştur. Böylece Azerbaycan, sadece Cedidçilik hareketine katılan değil, aynı zamanda onu taşıyan ve dönüştüren bir merkez olmuştur.
Azerbaycan aydınlarının Türk Dünyasına en büyük katkılarından biri de kurdukları Azerbaycan Halk Cumhuriyeti olmuştur. 28 Mayıs 1918’de ilan edilmiş ve 1920 yılına kadar varlığını sürdürmüş olan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti, Türk ve İslam dünyasındaki ilk laik, demokratik cumhuriyet olma özelliğini taşımaktadır. Bu yönüyle Türk Dünyası için tarihî bir dönüm noktasına sahip Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kısa ömürlü olsa da Türk Dünyasında yakılan cumhuriyet meşalesi fikrinin bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin (1991) kuruluşuna kadar bir umut ve ideal olarak yaşatılmıştır. Günümüzde bile Azerbaycan Cumhuriyeti, Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin mirasını sahiplenmekte ve bu kadim mirasıTürk Dünyası ile bütünleşmenin bir temeli olarak görmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde ve teşkilatlanmasında da Azerbaycanlı aydınların önemli rolü oynamışlardır. Azerbaycanlı aydınların Birinci Dünya Savaşında farklı cephelerde Türk Ordusunda görev almaları yanında Türkiye Cumhuriyetinin teşkilatlanmasında da fikrî, kültürel ve entelektüel düzeyde, özellikle Millî Mücadele dönemi, eğitim reformları, basın-yayın ve Türkçülük ideolojisinin gelişimi gibi alanlarda önemli katkıları olmuştur. Mesela Mirza Fetali Ahundzade, Hasan Bey Zerdabi, Celil Memmedkuluzade gibi aydınların modernleşmeye ilişkin fikirleri Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünsel temellinin şekillenmesi katkı sağlamıştır. Azerbaycanlı yayınlar (özellikle Molla Nesreddin) Osmanlı aydınları tarafından yakından takip edilmiş, bu dergideki mizah, eleştiri ve toplumsal reformlar üzerine yazılar, Meşrutiyet dönemi ve Cumhuriyet öncesi fikir atmosferine katkı sağlamıştır. Özellikle toplumcu gerçekçilik, halkçı bakış açısı, kadın haklarıve eleştirel düşünce, Azerbaycan’dan Türkiye’ye taşınan önemli fikir akımları başında yer almıştır.
Günümüzde ise Azerbaycan Türk Devletleri Teşkilatının lokomotif ülkelerinden biridir. Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurucu üyelerinden olan ve teşkilatın gelişmesinde aktif rol oynayan Azerbaycan, Türk Dünyasının ortak kültürünün, dilinin ve geleneklerinin korunmasında ve yayılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Nizami Gencevi, Fuzuli, Hacı Zeynalabdin Tağıyev gibi önemli kültür figürleri Türk-İslam medeniyetine büyük katkılar sunmaktadır. 2020’deki Karabağ Savaşı sonrası Azerbaycan’ın elde ettiği başarı, Türk Dünyasında birlik duygusunu güçlendirmiştir. Özellikle tecrübeli lider Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in sergilediği güçlü liderlikle hali hazırda Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) önemli bir vizyon kazandırmakta ve TDT’ye üye ülkeler arasında işbirliğinin gelişmesine rehberlik etmektedir. “Türk dünyası bizim ailemizdir” söylemini kullanarak Türk Dünyasında birlik ruhunu teşvik eden Aliyev, her fırsatta Türk Dünyasının potansiyeli ve muhtemel işbirliği alanlarına dikkat çekmektedir. Son seçimde zaferle çıkan Aliyev, Azerbaycan Milli Meclisi’nde yemin ederek göreve başlamasının ardından 14 Şubat 2024 tarihinde yaptığı konuşmada Türk Dünyasına verdiği önemi şu sözlerle dile getirmiştir:
“Öncelikle Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Açıkça söylemek istiyorum ki bu bizim için önceliktir. Türk Devletleri Teşkilatı bizim için temel uluslararası organizasyondur, çünkü o bizim ailemizdir. Bizim başka ailemiz yok. Türk dünyası bizim ailemizdir. Türk Devletleri Teşkilatının küresel alanda önemli bir aktör ve güç merkezi haline gelmesi için ortak çaba sarf etmeliyiz. Bunu ancak birlikte başarabiliriz.
Türk Devletleri Teşkilatı üyesi olan tüm ülkelerle kardeşlik ilişkilerimiz vardır. Politikamız, Türk Devletleri Teşkilatını güçlendirmektir. Burası; büyük bir coğrafya, büyük bir arazi, büyük bir askeri güç, büyük bir ekonomi, doğal kaynaklar, ulaşım yolları, genç nüfus, artan nüfus ve aynı soydan, kökten gelen halklardır. Bundan daha güçlü başka bir birlik olabilir mi? Elbette ki hayır.”