İnsanların aydınlanma çağı nedir diye merak etmeleri son derece normal. Özellikle insanlık tarihinin önemli bir dönemini temsil ettiği için bu sürece mercek tutmak gerekiyor. İlk izlerini 17 ve 18. yüzyılda görülen ve aslında bu sürecin sonunda bilimin yeşermesiyle gün yüzüne çıkan bir süreçtir. Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa ise bilim konusundaki üstünlüğüyle aydınlanma çağı için kısaca lider olmuşlardır.
Fakat ilginç bir biçimde ayın tarih aralığında batı yarımkürede kölelik sisteminin maksimum seviyeye çıktığı da kayıtlara geçmiştir. Yani bu kapsamda aydınlanma çağı insanın aklını kullanması ve düzeni baştan yaratma çabası olarak yorumlanabilir.
Son derece gelişmiş fikirler bütününe ev sahipliği yapan akıl ve aydınlanma çağı tarih boyunca bazı kanunlara ışık tutmaya devam etmiştir. Hükümdarların, büyük halk topluluklarına hükmeden bir sarayın, kanunları belirleyen üst kademe insanların varlığına oluşan ciddi bir rahatsızlık söz konusuydu. Hak ve özgürlükler için bir milat olarak anılmasında da bunun önemi büyüktür.
Aydınlanma çağı nedir diye sorulduğunda da dini dogmalar yerine bilimin ön plana çıkarıldığı bir tarihi dönem demek yanlış olmayacaktır. Bu kapsamda da halkı belli bir yönde itmeye çalışan hükümdarların sonunun gelmesi gecikmemiştir. Örneğin aydınlanma çağı tarihi boyunca Fransız kralı XVI Louis’in kafasının kesilmesi halen daha gündemde olan olaylardan birisidir.
Bir noktada bağımsızlık bildirgesi ve bağımsızlık savaşı bu süreç için en önemli unsurdur. Aydınlanma çağının öncülerine baktığımızda ise insanlık tarihine yön veren pek çok ismin bu akımın önemli fenomenleri arasında olduğu görülüyor. Bilimin ışığında günümüz teknolojisinin de temellerini atan bilginler bu çağın insanları olarak anılırlar.
Sanayi devrimiyle başlayan süreç günümüze kadar gelirken Isaac Newton, Daniel Fahrenheit, Alessandro Volta, Benjamin Franklin ve Napolyon Bonapart bu sürecin önemli kavşakları arasında gösteriliyordu. Tabii ki aydınlanma çağı nedir konusunun muhatabı olan bir başka konu başlığını da kölelik olarak ele almadan geçemeyiz. 19.yüzyılın sonuna kadar devam eden kölelik batı yarımkürede milyonlarca insanın sefil olmasına ve hatta hayatını kaybetmesine yol açmıştır.
Husumetlisine pompalı tüfekle ateş açarken kendi eşini vurdu