17 Ağustos Gölcük Depremi’nde 17 akrabasını göçük altında kaybeden 37 yaşındaki Ahmet Yakut, diğer beşerler da tıpkı acıyı yaşamasın diye zelzele araştırmacısı oldu. Yaptığı araştırmalarla yaşanabilecek zelzeleleri önceden varsayım eden Yakut, kendisini toplumsal medyadan takip eden 250 bin takipçisine hiçbir karşılık beklemeden bilgi veriyor.
Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde yaşayan 27 yaşındaki zelzele araştırmacısı Ahmet Yakut’un ‘asrın felaketi’ olarak bilinen 17 Ağustos Sarsıntısında, Gölcük ilçesinde 17 akrabası göçük altında kalarak hayatını yitirdi. 16 yaşında yakınlarını kaybetmenin, meskeninin yıkılmasının acısını yaşayan Ahmet Yakut, beşerler birebir acıyı yaşamasın diye hobi olarak sarsıntı araştırmacılığına başladı. Jeofizik alanında çalışma yapan bir şirkette yıllar önce çalışan Yakut, iş yerindeki jeolog ve jeofizikçilerden öğrendiği bilgilerle konutunda araştırmalar yapıp zelzeleleri önceden varsayım etmek için çalışmalara başladı. Yıllardır meskeninde kurduğu sistemden ve zelzele ile ilgili bilgi sağlayan internet sitelerinden elde etiği verilerle hesaplamalar yapan Yakut, birçok zelzelesi önceden varsayım ediyor. Yakut, kestirimlerini bir toplumsal medya platformunda açtığı hesap üzerinden kendisini takip eden 250 bin kişi ile paylaşıyor. Daha önce birçok zelzelesi önceden varsayım ederek vatandaşlara duyuran Yakut, gece gündüz yaptığı çalışmalar için hiçbir karşılık beklemiyor.
“Teyzemin 3 tane çocuğu gözlerimin önünde vefat etti”
17 Ağustos Depremi’nde yaşadıklarını anlatan Yakut, “16 Ağustos 1999 gününe kadar ben de sizler üzere, en azından başka beşerler üzere zelzelesi bilmeyen, zelzelenin ne olduğunu anlamayan bir insandım. 19 Ağustosla karşılaşmak sahiden büyük bir hüzün. İnsanı sarstığını ve farklı bir hayata sürüklediğini gördüm. Zelzelede 17 akrabamı kaybettim. Komşularımı, sevdiklerimi de kaybettim. O gece çok garip bir geceydi. Ben daha önce o denli bir gece görmemiştim. Yıldızların çok net görülmesi ve daima kayması çok garipti. Hatta o gece arkadaşlarla ortamızda bir sohbet geçmişti, ‘Dilek tutalım’ demiştik. Gece ne olacağını bilmiyorduk ve o denli ayrılıp konutlarımıza gitmiştik. O gece çok berbattı. Denizevler Mahallesi’nde yaşadık biz. Teyzemin 3 tane çocuğu gözlerimin önünde vefat etti. Enkaz sürecine girmek bile istemiyorum. Çok berbattı. Sarsıntıdan çıkıp, enkazı görmek çok makus. Yaşamasanız bile o enkazın altında kalıyorsunuz. Ruhunuz, vücudunuz, fikirleriniz çekiliyor, adeta bir betona dönüşüyorsunuz” sözlerini kullandı.
“Ben zelzelesi uygun ya da makus bir şekilde halk diliyle anlatmak için buna kendimi yönlendirdim”
İnsanların sarsıntı acısını yaşamaması için araştırmalar yapmaya başladığını dile getiren Yakut, “Deprem araştırma işine, zelzelesi yaşayan biri olarak istiyordum. Daima zelzelelerin nasıl olduğunu merak ediyordum. Sarsıntısı yaşadığınız için de bu türlü bir kanıya giriyorsunuz. Allah nasip etti jeofizik alanında çalışma yapan bir şirkete işe girdim. Yaklaşık 4,5-5 sene orada çalıştım. Jeologlarla, jeofizikçilerle çalıştım, laboratuvarda koşuşturduk uzun bir müddet. Ben yalnızca bir jeolog değilim, tıpkı zamanda elektrik teknisyeniyim. Orada jeologların yaptıkları taban testlerini gördüm. Oradan merak saldım. Ben o gün 17 Ağustos Sarsıntısını yaşadığımda sonraki süreçte ne olacağı ile ilgili daima haber bekledim. Bir daha sarsıntı olacak mı, ölecek miyiz üzere birçok soru vardı aklımda. Ben bunu güzel ya da makûs bir şekilde halk diliyle halka anlatmak için buraya kendimi yönlendirdim. Merakla başladı. Tahminen bir hobiydi benim için lakin şu son 6 yıldan uygun sonuçlar aldık” diye konuştu.
“Fotoğrafları bile yok, onlara ilişkin hiçbir hatıra kalmadı”
Zelzelede hayatını kaybeden yakınlarından geriye hiçbir hatıra kalmadığını belirten Ahmet Yakut, bu durumun yıllardır kendisini derinden etkilendiğini kaydederek, “17 Ağustos’u yaşamadan önce benimde hayallerim vardı. Benim de umutlarım, apayrı niyetlerim vardı. 17 Ağustos bende çok şey değiştirdi. Yalnızca sevdiklerimizden geriye kalan bir mezar var. Fotoğrafları bile yok, onlara ilişkin hiçbir hatıra kalmadı. Hepsi enkazın altına gömülmüş, tarumar olmuş bir şekilde” biçiminde konuştu.
