
Her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü kutlanan Anneler Günü yaklaşırken, içimi kemiren bir rahatsızlığı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Çünkü itirazım var!
Anneler Günü’nün sadece bir güne sığdırılmasına karşıyım.
Kabul etmiyorum!
Bugün sosyal medya hesapları, mezar taşı fotoğraflarıyla dolup taşıyor.
Altına yazılan duygulu cümleler, timsah gözyaşlarıyla bezenmiş sözler…
Ama acı olan şu ki; bu paylaşımların büyük bir kısmı, annelerine yaşarken kıymet vermeyen, onları yalnızlığa mahkûm etmiş, dört duvar arasında kaderine terk etmiş insanların sahne performansından ibaret.
Ne yazık ki, bizler zamanla annelerimizi görmezden gelen, onları yaşlılar yurtlarına bırakan, köy evlerinde unutan bir toplum haline geldik.
Ve şimdi bu kişiler, sosyal medya üzerinden “çok seviyormuş” gibi davranıyor.
Açık konuşayım:
Bu iki yüzlülükten nefret ediyorum!
Vicdanınıza Sesleniyorum
Vicdanınızı bu sahte paylaşımlarla rahatlatmaya çalışıyorsanız, boşuna uğraşmayın.
Çünkü o tren çoktan kaçtı!
Şu an hayatta olan ama bir “Nasılsın?” mesajına bile hasret kalan o güzel insanlar, bizim annelerimiz…
Onlar ne isterler ki?
- Bir tabak sıcak yemek,
- Başlarını koyacak güvenli bir yatak,
- Bir evladın ilgisi, şefkati, saygısı…
Başka bir beklentileri yok ki.
Ama gün gelecek, bu insanlar ebediyete göçtüğünde, yine bu mecralarda methiyeler dizilecek:
“Çok özledim, çok seviyordum…”
“Canım anam, nur içinde yat…”
He he…
Yine tribünlere oynanacak.
Nasıl olsa birileri inanır, değil mi?
Hâlâ Geç Değil
Ama hâlâ vakit varken, çağrım size:
- Ananız hayattaysa, yarın bile geç olmadan gidin yanına.
- Öpün ellerini, alın hayır duasını.
- Hatta alın evinize götürün.
Onları yalnızlığa mahkûm etmeyin.
Çünkü sonra çok geç olabilir.
Ve dökeceğiniz gözyaşlarının kimseye faydası olmayacak.
Kıymet Bilenler Müstesna
Elbette bu sözlerim, annelerinin kıymetini bilenlere değildir.
Onları, annelerine duydukları vefa ve bağlılıktan dolayı Allah için seviyorum.
Ve Son Söz:
Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz.