BursaGündemYazarlar

Mezara Değil, Yüreğimize Gömülen Çocuklar

Bazen kelimeler kifayetsiz kalır, bazen acı öylesine büyüktür ki, ifade edecek söz bulamayız. Küçücük bedenler, henüz yaşamaya bile başlamadan, hayalleriyle birlikte toprağa karışır.

Çocukların gülüşleriyle şenlenen bu dünya, onların kaybıyla karanlığa gömülür.

Oysa;

Bir çocuğun ölümü, yalnızca bir ailenin değil, bütün bir toplumun yüreğinde derin yaralar açar.

Narin’in yaşadığı da işte böyle bir yara, acının en derin haliyle yüzleştiğimiz bir gerçeklik.

Bugün hepimizin yüreği, o küçücük bedenin kaldırmadığı yükü taşıyor.

Narin;

Daha dün gibi hayat doluydu.

Bir çocuğun masumiyeti, umut dolu bakışları vardı.

Onun da hayalleri, özlemleri vardı;

Büyüyecek, belki doktor, belki öğretmen olacaktı.

Ama olmadı…

Bir canavarın ellerinde, geleceği karartıldı.

Bugün, Narin’in gülüşü mezar taşına kazındı.

Ve bizler, sadece seyrettik.

Narin;

Bugün okul sıralarında oturacak, ilk defa sırtına çantasını takacak, belki de el yazısıyla adını yazmaya çalışacaktı.

Ama;

Narin, bunların hiçbirini yapamayacak.

Çünkü;

Narin, henüz çocuk yaşında, hayallerini bile kuramadan, baba yarısı dediğimiz amcasının elleriyle boğularak öldürüldü iddia ediliyor.

Yetmedi, bir torbaya konulup, vicdanların karardığı bir gecede dereye atıldı.

Bu acı bir hikaye değil, bu bir cinayet!

Bu;

Türkiye’nin kalbine saplanmış bir hançer.

insanlığımızın mezara gömülüşü.

Ekran Resmi 2024 09 09 14.21.16

Bu cinayeti kurgulayan, uygulayan ve üstünü örtmeye çalışan herkesin payı var bu suçta. Çocukları koruyamayan bir toplum, geleceğini karanlığa teslim etmiş demektir.

Narin’in sessiz çığlığı, hepimizin yüreklerinde yankılanmalı.

Nasıl olur da bir çocuk, üstelik kendi ailesinden biri tarafından böyle hunharca katledilir? Nasıl olur da bu zalimlik, saklanmaya çalışılır?

Narin’in sessiz çığlığı;

Ekran Resmi 2024 09 09 14.21.01

Daha önceki yıllarda benzer şekilde katledilen çocuklarımızın acısını yeniden gün yüzüne çıkardı.

Leyla Aydemir, Eylül Yağlıkara, Rabia Naz Vatan

Bu çocuklar da Narin gibi, cahilliğin kurbanı oldular.

Bu masumların isimleri, toplumumuzun utancıdır.

Narin, Leyla, Eylül, Rabia…

Bu çocuklar, bu karanlık dünyaya, masumiyetlerini feda ederek veda ettiler.

Artık bu isimlerin arasına yenileri eklenmemeli.

Bir çocuğun daha öldürülmesine göz yummamalıyız!

Türkiye’de çocukların böylesine korkunç şekilde katledilmesinin sebepleri üzerine düşünmek zorundayız.

Eğitimden yoksun, sevgi ve merhamet nedir bilmeyen bireyler yetiştirdiğimizde, bu karanlık tablonun parçalarını tamamlıyoruz.

Toplumsal değerlerimizin çöküşü, adaletsizlikler ve cezasızlık, böylesi suçların önünü açıyor. Çocuklarımızı koruyamayan bir adalet sistemi, toplum olarak hepimizin yüz karasıdır.

Narin’in;

Mezara değil, mezarlığa değil, kalbimize gömülmesi gerekir.

Bu çocuk, ailesinin koruyamadığı, devletin sahip çıkamadığı bir çocuk.

Bu, hepimizin utancıdır.

Çocuklarını katleden toplumlar, yarınlarını da karanlığa mahkum ederler.

Bu olayda suçlu kim olursa olsun, örnek teşkil edecek şekilde cezalandırılmalı.

Bu ceza, yalnızca bir kişinin değil, toplumun vicdanını rahatlatacak, gelecekte benzer olayların yaşanmasının önüne geçecek kadar caydırıcı olmalı.

Narin’in;

Yaşadığı bu korkunç kader, hiçbir çocuğun başına gelmemeli.

Her çocuk, güvende olmayı, sevgiyle büyümeyi hak eder.

Ama;

Narin’in okul yolculuğu, kara toprağın altında son buldu.

Bu kabul edilemez!

Buna yürek dayanmaz!

Bugün, hepimizin kalbine bir mezar kazındı.

O mezarda, bir çocuğun masumiyeti, hayalleri ve yarınları yatıyor.

Narin’in katledildiği köyde değil, belki de hiç görmediği bir başka köyün mezarlığında toprağa verilmesi bile bu acının boyutlarını anlatmaya yetiyor.

Köy, belki de bu acıya, bu utanca daha fazla dayanamazdı.

Bizler, böylesi trajedilerin yaşanmaması için ne yapıyoruz?

Çocuklarımıza sahip çıkmak, onları korumak için ne kadar çaba gösteriyoruz?

Bu;

Sorular, her birimizin yüreğinde yankılanmalı.

Narin’in sessiz çığlığı, hepimizi uyandırmalı.

Çocuklarımızın mezarları değil, umut dolu geleceklere açılan kapıları olmalı.

Bu acıyı yaşayan,

Bu cinayeti işleyen,

Bu sessiz çığlığı duyan herkes bilmelidir ki,

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmamalı.

Çocuklarımızı korumak, onların geleceğini güvence altına almak, hepimizin sorumluluğudur. Bu sorumluluğu yerine getirmeyen herkes, bu cinayetlerin bir parçasıdır.

Narin’in hatırasına saygıyla…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu