
Op. Dr. Bilgehan Aydın, Türk Tabipler Birliği (TTB) ile ilgili gündemde konuşulan mevzulara dair açıklamalarda bulunarak, “Elinde silahla görüntüsü olan bir tabibe barış mükafatı verilmesi, TTB’nin siyasallaştığının net bir göstergesi olmakla kalmamış, birebir zamanda tabiplerin bu süreç içerisinde elde edebilecekleri mümkün kazanımların önünü tıkayan bir gelişme olmuştur” dedi.
Geçtiğimiz günlerde gündemin önemli mevzu başlıklarından birisi de Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) mevcudiyetinin devamına yönelik tartışmalar oluşturdu. Hususun Türk hekimliğine ve dolayısıyla sağlık sistemine ziyan vereceği niyetiyle fikirlerini beyan eden Op. Dr. Bilgehan Aydın, “Bu tartışmaların çıkış noktası TTB’nin doktor özlük haklarının korunması ve sürdürülmesi olarak tanımlanabilecek asli görevi ve meşgalesinin yanı sıra siyasi çekişmelerin içinde yer almasıydı. TTB’nin kapatılmasının talep edilmesine kadar varacak şekilde alevlenen bu tartışmanın en başta Türk hekimliğine ve dolayısıyla sağlık sistemimize ziyanı olacaktır” dedi.
Bilgehan Aydın verilen mükafatla birlikte TTB’nin siyasileştiğinin net bir göstergesi olduğunu da dile getirerek, “Halen deneyim etmekte olduğumuz Covid-19 pandemisi sürecinde, sürecin en başından itibaren hükumet ve kamuoyu nezdinde Türk sağlık çalışanlarına yönelik son derece olumlu bir algı oluşmuş durumda. Bu sonuna kadar hak edilmiş algı, TTB’nin faaliyetlerini Türkiye Cumhuriyeti hükumetiyle eş güdüm ve karşılıklı anlayış içerisinde, kendini daha iyi söz edebileceği bir mecrada sürdürmek yerine, son dönemde herkesin birbirini anlayabileceği şekilde olumlu bir dönüşüm geçirmekte olan ortama ziyan verebilecek bir siyaset içerisinde bulunması sonucunda aksine dönme ihtimaliyle karşı karşıya. Elinde silahla görüntüsü olan bir tabibe barış mükafatı verilmesi, bu siyasetin en görünür olduğu an olmuştur. Bu tercih, TTB’nin siyasallaştığının net bir göstergesi olmakla kalmamış, birebir zamanda doktorların bu süreç içerisinde elde edebilecekleri beklenen kazanımların önünü tıkayan bir gelişme olmuştur. Bunun da Türk tabiplerinin, hangi siyasi görüşe dâhil olurlarsa olsunlar, hak kaybına uğramalarına neden olacağı kuşkusuzdur” biçiminde konuştu.
“Barış isteyen insan eline silah almaz”
Türk Tabipler Birliği’nin terör elebaşı Asya Abdullah’a “Barış, dostluk ve demokrasi” mükafatı vermesi ile ilgili de açıklama yapan Op. Dr. Bilgehan Aydın “Ben her kimliğin kendini siyasi ortamda söz ve temsil edebilmesi gerektiğine inanan bir kişiyim. Lakin, elinde silahla fotoğrafı olan ve terör faaliyetleri içerisinde yer almış bir kişinin barış mükafatına layık görülmesini de barış kavramının tabiatına ve tarifine uymadığını düşünüyorum. Barış isteyen insan eline silah almaz, almamalıdır. İki yanlış bir hakikat etmez. Kişilerin ve halkların hakları için seslerini yükseltmeleri elbette ki en doğal haklarıdır; ama silahlı savaşın ve zulmün sona ermesini talep eden birinin eline şahsen silah alması nereden bakılırsa bakılsın tutarsızlıktır. Dolayısıyla burada bizim için önemli olan bu kişinin hangi siyasi partiye mensup olduğu değil, asli görevi doktorların özlük haklarını korumak olan bir kurumun, elinde silahla görüntü vermiş bir bireye barış mükafatını layık görmesidir” tabirlerini kullandı.
“Bu mükafatı verecek kurumun bir meslek birliği olamayacağı da apaçık ortadadır”
“Eğer bir barış mükafatı verilecekse, bu onur eline silah almamış kişilerin olmalıdır. Bu mükafatı verecek kurumun bir meslek birliği olamayacağı da apaçık ortadadır” diyerek sözlerine devam eden Aydın son olarak da, “Kurşun yarası almış bir kişiyi iyileştirebilecek bir tabip otuz beş yılda, bir hemşire yaklaşık yirmi yılda yetişmektedir. Yani o kişinin hayatta kalması için bütün bir sağlık takımı toplam elli yılı aşkın bir müddet boyunca eğitim almak ve tecrübe sahibi olmak zorundadır. Bu kadar emek verilmiş, değerli bir eğitim ve tecrübe birikiminin, hangi koşullar altında olursa olsun silah imgesiyle, yani insanı yaşatma niyetinin tam zıddıyla özdeşleşmiş bir figüre barış ideası atfedilerek hiçe sayılması her şeyden önce bizim ‘Önce, ziyan verme,’ şiarımızla çelişmektedir. Dahası, tabiplerin hayata ve insanı yaşatmaya hürmet duyma ilkesini de zedeleme potansiyeline sahiptir” diyerek sözlerini tamamladı.