
Bir yılı aşkın müddettir HDP Diyarbakır Vilayet Başkanlığı önünde oturma aksiyonu yapan ailelerin kıssaları yürek burkmaya devam ediyor. Çocuğu dağa kaçırılan acılı annelerden İmmihan Nilifırka, “Mesleğini seviyordu, dört gözle bekliyordu, bütün belgeleri taktir ve teşekkür alıyordu. Sadece bize yük olmamak içi sabah okula gidiyordu, akşam ise restoranda çalışıyordu” dedi.
Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla HDP Diyarbakır il binası önünde 3 Eylül 2019’dan beri oturma hareketi yapan aileler, evlat nöbetinin 1’inci yılını geride bıraktı. Tüm olumsuz koşullara, teröristlerin ve uzantılarının tehditlerine karşın aileler hareketten vazgeçmedi. Teslim olan her çocuk, harekete dahil olan her aile örgütün çözülmesini sağlarken, ailelerin umutlarını da yeşertti.
“Oğlumun eli kalem tutması gerekirken silah verildi”
Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü son sınıf öğrencisiyken 21 Mart 2015’te terör örgütü tarafından dağa kaçırılan oğlu Mehmet (22) için oturma hareketine başlayan İmmihan Nilifırka, oğlunun elinin kalem tutması gerekirken silah verildiğini dile getirdi. İmmihan Nilifırka, oğlunun muhabir olmak için dört gözle okulunu okuduğunu kaydederek, çocuklarının ellerindeki kalemin alınıp uzunluklarından büyük silahlar verildiğini söyledi. Nilifırka, “Mehmet iyi bir evlattı, bu yaşa kadar bizi üzecek bir şey yapmamıştı. Bizim kimse ile işimiz olmaz, siyasetle de işimiz olmaz, biz gariban bir aileyiz. Mehmet’le aramız çok iyiydi, hengame, şiddet yoktu. Bu zamana kadar hiç üzmedi bizi, çok güzel bir evlattı. Hiçbir kötü huyu yoktu, okuyordu. Bize yük olmamak için okuldan döndüğü üzere iş arardı. İzmir’de okuyordu, arkadaş yaptı, saf ve içi pak bir çocuktu. İçine kapanıktı, her şeyi bizle paylaşmazdı. Gittikten sonra kardeşleri, ben ve babasına darbe oldu. Yaşayamıyoruz, 5 yıldır gözyaşı döküyor, önümüzü göremiyoruz. Kulağımız telefonda, gözümüz kapıda, Mehmet’le yatıp onunla kalkıyorum lakin Mehmet yok. Birinci göz ağrım, ciğerim gitti biz mahvolduk. Daima ağlıyorum, çok iyi bir evlattı. Mehmet oğlum beni duyuyorsan gel, kapımız sana açık, ailecek seni çok özledik, perişanız. Ben PKK ve HDP’den çocuğumu istiyorum. Diyarbakır’ın yalnızca ismini biliyordum, buraya geldim oğlumun burada ayak izinin olduğunu biliyorum. Bütün dünya bilsin çocukları buraya getirip uyuşturucu veriyorlar, gece kamyona katıp götürüyorlar. Bu anneler ağlamasınlar, kâfi artık dayanamıyoruz. Dışarı çıkıyorum Mehmet, içeri geliyorum Mehmet. Oradan taşındım lakin yolda bir öğrenci gördüğümde benim de oğlum böyleydi, sırtında çanta vardı. Mesleğini eline alacaktı, Mehmet nereden geçtiyse daima söylerim buradan geldi buradan gitti diye. Mesleğini seviyordu, dört gözle bekliyordu, taktir ve teşekkür alıyordu. Sadece bize yük olmamak içi sabah okula gidiyor, akşam ise restoranda çalışıyordu. Gittikten sonra bir görüntü atmışlardı, küme halinde gençler vardı. 10 yaşında bir genç kızın dağda işi ne. Boynundan büyük bir silah veriyorlar, kalemi bıraktırıp silah verdiler. Biz bunu asla kabul etmiyoruz” dedi.